Aşure ayı…

Aşure, Türkiye’de en çok sevilen tatlılar arasında yer alıyor. Bir o kadar da dini önemi var bu tatlının. Tabi bir yandan da geleneksel bir tatlı olarak da geçiyor. 

Abone Ol

Her sene eski takvime göre belirlenen tarihte yani Muharrem Ayında oruçlar tutulduktan sonra evlerde aşure pişer. Önemli olan aşureyi pişirmek değil, pişen aşureyi komşularla, tanıdık-tanımadık birçok kişiyle, fakir fukara ile paylaşmaktır. Çünkü aşurenin bereketin bir sembolü olduğuna da inanılır. Bir o kadar da birleştirici ve bütünleştiricidir aşure.
 Aşurenin kendine göre birçok da hikayesi vardır. En bilineni ise Hz. Nuh’un adının geçmesiyle bilinen hikayesidir. Rivayete göre ise Hz. Nuh’un aşure ile olan bağlantısı ise şöyle anlatılır: 
“Hz. Nuh'un oğulları olan Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın diğer asi oğlu Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 1000 seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki Hz. Nuh (a.s.), çok zulme uğrar ve inanmayanların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah'a şikâyet eder. Allah (c.c.) , Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail'i (a.s.) kendisine yardımcı gönderir. 
Hz. Nuh (a.s) emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. Ve Allah (c.c.) sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Bu sırada büyük gemi hareket eder. 
Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. İşte o zamanda yapılmış çorbaya bugün 'Aşure' diyoruz. 
Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır. Aşure yüzyıllardan günümüze kadar değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilirdi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanır ve kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya ikram edilirdi. Hatta aşure dağıtan gönüllü "aşure sebilcileri" fakire, fukaraya aşure dağıtırdı. 
Muharrem ayı dinimiz açısından önemli olan pek çok hadisenin de yıldönümüdür. Cenab-ı Hak yeryüzünü ve gökyüzünü bu ayda yaratmış, birçok peygamberine yine bu ayda olan Aşure gününde özel ihsanlar sunmuştur. Ayrıca dinimiz açısından önemli olan pek çok olay yine Muharrem Ayı'nın 10. gününde gerçekleşmiştir. 
Aşure günü bu ayın onuncu ve en kıymetli günüdür. Allah-ü Teala, birçok duaları bu günde kabul buyurmuştur. Muharrem Ayı'nın 10. gününün pek çok üstünlükleri vardır. Dolayısıyla Aşure gününün Muharrem Ayı'nda olması bu ayın kıymetine kıymet katmıştır.” 
Görüldüğü üzere her yıl Muharrem Ayında kaynayan kazanlardan insanlara dağıtan aşurenin böyle bir hikayesi de vardır. Önemli olan ise evler pişeni kendin yemekten ziyade herkesle paylaşabiliyor olmaktır. Biz de umuyoruz ki bu inanç yaşayabildiği kadar yaşasın…