Ankara ilk bakıldığında bozkırın ortasında, kurak, bazı kişilere göre gri, coğrafi özelliğine göreyse sarı görünür göze. Dışarıdan gelenlereyse sandığının aksine yeşil görünür. Doğal ikliminde kendiliğinden yetişen türler dışında egzotik ve sıra dışı türleri de vardır.
Başkent olduktan sonra ekmek kapısına dönen şehir, Anadolu’nun farklı bölgelerinden aldığı göç ile sadece insan nüfusuna değil, o nüfusun memleket hasretlerini bir nebze olsun gidermesi için yanlarında getirdiği fidana, çalıya, tohuma da yurtluk etmeye başlar.
Bunun yanında yine başkent olmasıyla beraber memur ve bürokrat sayısının yoğunluğu, yaptıkları yurt dışı seyahatlerinden getirdikleri farklı coğrafyaların bitkilerini karasal iklime alıştırmaları ve büyükelçilik ilişkileri de bitki çeşitliliğin artmasında etken olmuştur.
Egzotik türlere geçmeden önce Ankara’da keşfedildiği için bilimsel adlarında ve günümüz kullanımında isminde ‘Ankara’ geçen çiçeklerle sizi tanıştıralım: Karşınızda sırasıyla; Ankara Çiğdemi, Ankara Çarşağı, Ankara Karanfili ve Ankara Sığırkuyruğu:
Ankara’da şimdiye kadar 137 tür egzotik, 32 tür sıra dışı ve 187 tür doğal(kendiliğinden) olarak nitelendirilen ağaç ve ağaççık gözlemlenmiştir. Doğal tür sayısının egzotik ve sıra dışı türlerin sayısına yakınlığı Ankara ikliminin sanılanın aksine kurak olmadığını gösteriyor.
Egzotik türlerden biri, 2017 yılında ABB tarafından tanesine 7000 Euro ödenen, daha sonra da depolarda çürütülen Himalaya Sediri’dir. Botanik Park’ta, AÜ Fen Fakültesi’nde ve Anıttepe Neyzen Tevfik Sokak’ta (anıt ağaç olarak tescillenmiştir) sağlıklı örneklerini görebilirsiniz.