Ankara keçisi

Abone Ol

Anavatanı Tibet olan Ankara keçisi diğer adıyla tiftik keçisi Anadolu’ya geçtiğimiz yıllarda operasyon yaptığımız toprakların çok az ötesinde türbesi olan Süleyman şah tarafından 12. Yüzyılda getirilmiş.

18. yüzyılın başında Osmanlı’nın İngiliz Kraliçesi’ne 10 keçi hediye etmesiyle bu çok değerli ihraç ürünü yanlışlıkla elimizden çıktı. 
Kraliçe “Ben ne yapayım keçiyi” deyip sömürgesi olan Güney Afrika’ya gönderilen keçilerin erkek olanların kısırdı. Yalnız dişilerden birinin hamile olması Güney Afrika’yı dünyanın en çok (mohair) tiftik keçisi yünü ihracatçısı yapacaktı. 
Aslında önceden Türkmen aşiretler, elinde padişah fermanı olan İngiliz misyonerlerine karşı bu hayvanı damızlık olarak vermemek için silahlı çatışmaya bile girmişler. 

Salgın hastalık hayvanı kırarken tarih daha 1900 olmadan ihracatta bizi geçmişti Güney Afrika. 
Dünya ticaretinde yüzde beş olan payımız artıyor. Beypazarı, Güdül, Nallıhan, Ayaş ve daha birçok ilçemizde çıkrıkların artması ve dönmesi, çıkan sesler bize ninni gibi gelecektir. 

Bu yünü ince, temiz üstelik ‘alev almayan’ bir kumaş olan moher, kendi adıyla anılırken kendi toprağında mahsun durmamalı. 
Şu anda 200 binlerde olan sayı son yıllarda yapılan iyileştirmelerle artmaya başladı. Umarız bu destekler devam eder.