Haber: Kadir GÜRHAN İş Ahlakı, Çalışma Hayatı ve Safahat temasıyla Ankara’da düzenlenen 5. Ahlak Şurası Mehmet Akif Ersoy Kültür Evi önünde yapılan basın açıklaması ile sona erdi. Bu yıl Hak-İş Konfederasyonu ve Türkiye Yazarlar Birliği ortaklığıyla düzenlenen şurada 33 akademisyen sunum yaptı. 81 ilden katılımcının katıldığı şurada Ahilik, meslek ahlakı, iş ahlakı ve aile gibi konular ele alındı.  Birçok başlığın konuşulduğu ahlak şurasının sonuç bildirgesi açıklandı. 5. Ahlak Şurası Sonuç Bildirgesi’nin açıklanmasından önce konuşan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, etkinliğin kendilerinde müthiş bir ufuk açtığını belirtti. Arslan, “Sadece Akif’i, Safahatı değil Ahiliği de tartıştık. Ahilik geleneğinin tarihi yürüyüş içerisinde geldiğimiz noktada acaba bugün için veya gelecek için hangi umdelerinden yararlanarak sorunlarımıza çözüm bulabilir diye tartıştık. Yeni bir model ihtiyacını ortaya koyduk” dedi.  Sonuç bildirgesinden önce konuşan Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Musa Kazım Arıcan ise, “Ahlak konusu hepimizin önemle üzerinde durduğu, ahlak olmadan hiçbir şeyin olmayacağını biliyoruz. Her mesele her konu ahlaka yani insana dayanıyor. İnsan olmadan hiçbir şey olmuyor” diye konuştu. Bir diğer konuşmacı Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı Mehmet Doğan da, “Büyük şahsiyetler adeta bizim yıldızlarımız gibi onlarla yönümüzü buluyoruz. Milletimizin yüzyıllık tarihi içinde gerçekten bir mutabat metni olarak rol oynayan istiklal marşını da genç nesillere bu hüviyetiyle tanıtmak için yapılan faaliyetlerin hepsi inşallah amacına ulaşmıştır” açıklamasında bulundu.  ARSLAN: BU ETKİNLİK BİZE MÜTHİŞ BİR UFUK AÇMIŞTIR ‘İyi niyetle samimiyetle yola çıktığımız 5. Ahlak şurasını tamamlamış olmanın gururunu yaşıyoruz’ diyen Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Hak iş sadece bir işçi örgütü değil. Hak-İş bu ülkenin insanlığın hangi sorunu varsa bu sorunla ilgilenen bu sorunlara yönelik çözüm üretmeye çalışan bu sorunun kaynağını tespit edip çözümler üreten farklı bir işçi konfederasyonudur. Ahlak şurası da böyle bir farkındalık oluşturmak için birlikte yaptığımız bir etkinlik. Hak iş ülkemiz için de insanlık için de gerçekten bizim geçmişimiz, müktesebatımız, tarihi yürüyüşümüz, medeniyet değerlerimiz ve referanslarımızdan yola çıkarak yeni bir ekonomik sosyal model arayışımızın da önemli bir çalışması olarak görüyoruz. Bu etkinlik bize müthiş bir ufuk açmıştır. Sadece Akif’i safahatı değil Ahiliği de tartıştık. Ahilik geleneğinin tarihi yürüyüş içerisinde geldiğimiz noktada acaba bugün için veya gelecek için hangi umdelerinden yararlanarak sorunlarımıza çözüm bulabilir diye tartıştık. Yeni bir model ihtiyacını ortaya koyduk. Bu modeli nasıl şekillendirebilir, hangi alanlardan hangi ilkelerden yola çıkarak bunu temellendireceğiz hususunu da konuştuk. Hasılı verimli bereketli bir toplantı oldu. Burada merhum Akif’in ruhaniyetinin de çok etkisinin olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman safahattan ve istiklal marşından alıntılar yaparak aslında Akif’i de bol bol andık rahmetle yad ettik. Hak-İş ve Yazarlar Birliğinin iş birliğinin devam etmesini diliyorum” şeklinde konuştu. DOĞAN: BÜYÜK ŞAHSİYETLER ADETA BİZİM YILDIZLARIMIZ GİBİ ONLARLA YÖNÜMÜZÜ BULUYORUZ Doğan, “Hem Mehmet Akif’i yad ediyoruz hem de istiklal marşımızın bir milli mutabakat metni olarak öneminin altını çiziyoruz. Büyük şahsiyetler adeta bizim yıldızlarımız gibi onlarla yönümüzü buluyoruz. Milletimizin yüzyıllık tarihi içinde gerçekten bir mutabat metni olarak rol oynayan İstiklal Marşını da genç nesillere bu hüviyetiyle tanıtmak için yapılan faaliyetlerin hepsi inşallah amacına ulaşmıştır. Ahlak şuarası bu faaliyetlerin amacına en uygun olanlarından biridir diye düşünüyorum. Mehmet Akif ve İstiklal Marşı yılının son büyük faaliyetinin adeta finali olmuştur” diye konuştu.  ARICAN: 2021 YILI ÜLKEMİZ AÇISINDAN BİRKAÇ KONUNUN ELE ALINDIĞI BİR YILDI ‘2021 yılı ülkemiz açısından birkaç konunun ele alındığı bir yıldı’ ifadelerini kullanan Arıcan, “Özellikle kültür ve fikir hayatımız için önemli isimlere ithaf edilen bir yıldı. Yunus Emre ve Türkçe yılı ilan edildi. Hacı Bektaş-ı Veli Yılı, Ahi Evran yılı ilan edildi ve en önemlilerinden bir tanesi de hem cumhurbaşkanımız tarafından hem TBMM tarafından İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Yılı ilan edildi. İstiklal Marşının yazılışının yüzüncü yılını bu yıl idrak ettik. Bu yıl dolayısıyla birçok faaliyet yapıldı. İlk başlangıcı TBMM’de 12 Mart’ta yine TYB ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi TBMM başkanımızın himayelerinde TBMM’de 5 günlük çok kapsamlı bir istiklal marşı sempozyumu gerçekleştirildi. Yıl içerisinde birçok kurumumuz, kuruluşumuz İstiklal Marşı Mehmet Akif konulu faaliyetler yaptılar. TYB olarak bizim geleneksel hale gelen ahlak şuramız vardı. 5. Ahlak şuramız bu yıla denk geldi” dedi.  “DÜŞÜNCE SAHİBİ İNSANLARIMIZ AKİF’İ KENDİLERİNE BİR MİHENK TAŞI EDİNMİŞ” Ahlak olmadan hiçbir şeyin olmayacağını söyleyen Arıcan, “Her mesele her konu ahlaka yani insana dayanıyor. İnsan olmadan hiçbir şey olmuyor. Dolayısıyla bu konuyu yine devam ettirme amacıyla iş ahlakı ve çalışma hayatı temasıyla 5. Ahlak Şurasını ülkemizin en büyük işçi örgütlenmesine sahip Hak-İş Konfederasyonu ile birlikte yaptık. Gerçekten bir ahlak abidesi olan Mehmet Akif ve İstiklal Marşı yılı dolayısıyla iş ahlakı çalışma hayatı ve Safahat üzerine odaklandı. Çok verimli iki gün ahlak şurası Safahat üzerinden iş ve çalışma hayatımıza Akif neler söyler başlıkları da işin içerisine girerek bir şura icra edildi. Şunu gördük; aslında ilim adamlarımız fikir adamlarımız, düşünce sahibi insanlarımız Akif’i gerçekten kendilerine bir mihenk taşı edinmiş.  Safahatı herkes okuyor okumuş. Ama Akif’i Safahatı özellikle iş hayatı iş ahlakı bağlamında okumak bir içerik üretmek Aktif’ten geleceğe yeni mesajlar oluşturma adına çok önemli fikir ve ilim adamlarımızın olduğunu gördük. Bunlar kayıtlara geçti. İnşallah bunları da yayınlayacağız. Bizim elimizde çok önemli metinlerimiz var. Çok önemli insanlarımız var. Aslında Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılı ve sonrasına ilişkin güçlü bir birikim sahibiyiz. İşte bu içeriklerle bundan sonrasına dair ümit varız. Ben bu şuranın hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı  
  1. AHLAK ŞURASININ SONUÇ BİLDİRGESİ
Bildirgede, Kovid-19 salgınının bütün toplumları ve iş dünyasını bir ahlak sınavıyla karşı karşıya getirdiği belirtilerek, "Yoksul ülkelerin aşıya erişim zorluğu, aşının sağladığı bağışıklıktan yoksun kalınması, sağlık sektöründeki adaletsizlikler ve ülkeler arasında mevcut ekonomik eşitsizlikler dünyayı büyük bir ahlaki başarısızlığın eşiğine getirmiştir." ifadeleri kullanıldı. Küreselleşme ve dijital çağ endüstrisinin ahlak tasavvurunun yerellikle olan bağlarını zayıflatarak dünya çapında değişen aktörler, yöntemler ve enstrümanlarla yeni bir yol haritası ortaya çıkardığının vurgulandığı bildirgede, şunlar kaydedildi: "Bir tarafta erdeme, sabra, hemhal olmaya, sosyal dayanışmaya ve rahmete vurgu yapan İslam kültürü, diğer tarafta ise bireyin haz ve isteklerini merkeze alan, 'anı yaşama' sloganlı filmler, reklamlar ve daha birçok kültür endüstrisi ürünüyle inşa olunan tüketim kültürü, insanların karşısında seçenek olarak bulunmaktadır. Bu iki farklı ahlak tasavvuruna maruz kalan bireyin tutarlı bir sentez oluşturması kolay olmamaktadır. Birçok kişi, farkında olmadan aynı anda içselleştirdiği bu iki farklı ahlak tasavvuru sonucu, tutarsız ahlaki davranışlar sergileyebilmektedir."  "GÜÇLÜ OLANIN, ZAYIF OLANI EZDİĞİ BİR DÜZEN AHLAKİ OLAMAZ" "Bireysel ahlak toplumsal ahlakı, toplumsal ahlak da bireysel ahlakı inşa eder" görüşlerinin yer aldığı bildirge şu ifadelerle devam etti: "Tüm toplumlar için ortak bir ahlak dili oluşturmanın imkanları aranmalıdır. Dinimiz, çalışmadan kazanmayı hedefleyen her türlü girişimi yasaklar. Ayrıca toplumun ahlaki değerlerini hiçe sayarak güven ve huzuru bozan rüşvet, tefecilik, stokçuluk, karaborsacılık ve alışverişte hile, kimi ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışları gibi haksız kazanç yollarına izin vermez. Çalışma hayatı, aile huzurunu koruyan, aile değerini yücelten ve iş yaşam dengesini sağlayan bir yaklaşımla tanzim edilmelidir. Helal lokma hassasiyeti, en az helal gıda hassasiyeti kadar yüksek olmalıdır. İnsan emeği kutsaldır. İnsan, kendisini emeği vasıtasıyla yeryüzünde gerçekleştirir. Biricik olan insanın kendisini gerçekleştirme imkanı olan emek sömürülemez. Üretim mekanizmasının en büyük paydaşlarından biri olan emekçilerin haklarının insan şerefine uygun biçimde belirlenmesi yönünde farkındalık geliştirilmeli ve bu ölçü, siyasetin öncelikli meselelerinden birisi olmalıdır. Güçlü olanın zayıf olanı ezdiği bir düzen ahlaki olamaz. Böyle bir düzende baskı ve zulüm vardır. Devletin yasaları baskı ve zulme hiçbir alanda imkan tanımamalı, ahlaki olanın yasal zeminde muhafaza edilmesi mümkün kılınabilmelidir. Bu anlamda yasal olanın aynı zamanda meşru ve ahlaki olana tekabül etmesi gerektiği unutulmamalıdır."