Aynı bir halkanın zinciri gibi her, insan, her olay, her durum birbirine bağlı. Her şey sabah yatağımızdan kalktığımızda ki ilk saatlerde başlıyor. Bir deyim vardır bilirsiniz tersinden kalkmak. Ben ona inanmıyorum tersinden kalkmak yerine, tersine giden olaylar veya kişiler oluyor. Sabah 5 dk geç çalan alarm, uzayıp giden trafik, sabah suratsızlığını çektiğiniz bir dolu insan bunları çoğaltmaya bahane çok ama ben şöyle yapmayı deniyorum. İnsanlardan ziyade çevreye odaklanıyorum. Misal, yolda giderken bir köpeğin kafasını okşuyorum. Sadece 5 6 günlük açan sarı tomurcuğa, rüzgardan dalları sallanan asırlık ağaçlara bakıyorum. Kuş cıvıltılarını ise ''Günaydın'' olarak algılıyorum. Daha doğrusu algılamak istiyorum. Enerjiye inananlardanım. Birbirimizden o kadar etkileniyoruz ki... "En çok vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalaması bir hayata sahipsin" demişler ne kadar da doğru ama kesinlikle o 5 kişiyle sınırlı kalmıyor. En basiti işe giderken toplu taşıma araçlarını kullananlar bilir, oradaki en ufak gerginlik bile sabahınızı hiç etmeye tüm gününüzün negatif geçmesine sebep olabiliyor. Aksini düşünün, sabah güler yüzle aralanan dudaklar, size samimiyetle bakan iki çift göz, tüm gününüzü götürüyor. Araba nasıl benzinsiz, telefon nasıl şarjsız çalışmıyorsa bizler de motivesiz, enerjisiz bir hayatta yok olup gidiyoruz. Bence insanoğlunun en iyi yakıtı tebessüm etmek ve samimi, candan olmaktır. Sevgiyi de bir kenara geçtim birini, bir canlıyı, bir köpeği istediğiniz kadar sevin. Eğer içinizdeki o enerji yoksa istediğiniz kadar sevin mümkünatı yok o hissi karşı tarafa geçiremezsiniz. ''Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu.Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.''

Editör: TE Bilisim