“Kitap olmaya çalışıyorsun karşımda, konuşarak kitap yaratmaya kalkıyorsun. Oysa kitapların üstüne cümleler kurmakla yeni kitaplar yazılmaz.”

Sevgi Soysal’ın cezaevinde yazdığı ve 1973 yılında yayımlanan romanı olan Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, anlatımı göz önünde bulundurulduğunda, 70’li yıllar Ankara’sında bir grup insanın yaşamını konu edinir. Roman gerçekçi bir üslupla yazılırken; aile içi ilişkiler, sınıfsal farklılıklar, önyargı gibi birçok konuya değinir.

70’li yıllar Türkiye’sinde yaş/sınıf farkı olmaksızın herkeste 12 Mart döneminin izleri görülürken, buna paralel olarak romanda da bu izler bütün karakterlerde görülür. O dönemde gençlerin sisteme muhalif olması ve buna yönelik faaliyetler içinde bulunması Ali karakteri ile okuyucuya sunulur. Ali, Hukuk Fakültesi’nde okuyan ve sınıf çatışmasını iyi bilen bir kişidir. Ali’nin karakterinin ve ailesiyle olan ilişkisinin romanda idealize edildiği söylenebilir. Ali’nin sevdiği kadın olan Olcay ve onun abisi Doğan ise Halk Parti’li anneleri Mevhibe Hanım’ın kurallarının hüküm sürdüğü bir ev hayatı yaşıyordur. Bu ikili, Ali’nin evine gittiklerinde kendilerini hiç olmadıkları kadar rahat hisseder.

Burjuva sınıfı ve işçi sınıfının birlikte hareket ederek ideal bir geleceğe varacağı metaforu, bu üçlünün ilişkisi aracılığıyla okuyucuya yansıtılır. Romanda bahsi geçen ana olay, çürüyen bir kavak ağacının kesilmesidir ve karakterler arasındaki birleştirici unsur budur. Bu olay aynı zamanda, o dönemde ülkenin içinde bulunduğu karanlık durumu anlatması açısından metaforiktir. Buna ek olarak, devrilen kavağın altında yoksul bir işçinin kalması da tesadüfi değildir.

Sonuç olarak Sevgi Soysal toplumcu söylemle yazdığı bu romanında, kurtuluşa giden yolda bireyselliğin olmadığını, sosyal bunalımların politik yönünün olduğunu ifade eder ve küçük burjuva alışkanlıklarını bırakmadan halkla iç içe olmaya çalışan solcu aydınları Doğan karakteri üzerinden eleştirir.

Editör: TE Bilisim