Geçmiş siyasal tarihimizde en önemli dönüm noktası 1889 yılında İttihat ve Terakki partisinin kurulmasıdır. Siyasi hayat partilerin çabaları ile hayat bulur. Sessiz halk yığınlarının örgütlü bir şekilde düşüncelerini ve görüşlerini ifade etmesini sağlar. Ahmet Ümit tarafından yazılan Elveda Güzel Vatanım romanı partinin aslında gayri resmi tarihini çok güzel ve şairane biçimde anlatır. Hürriyet ve İtilaf partisi ise ana muhalefet partisi olarak en etkin siyasi örgütlenme oldu. Gerçek anlamda bir siyasi mücadele yaşandı. 1909 Sultan 2.Abdülhamid tahttan indirildikten sonra 1918 2.Dünya Savaşı sonu son derece karışıktır. Bazıları bu dönemi İttihatçıların söz sahibi olduğu yıllar olarak gösterir. Oysa oldukça kavgalı ve suikast dolu bir dönemdir. Rumeli topraklarını ve Balkan harbini kaybetmeksizin yegane sebebi ittihatçı ve halaskar zabitan grubu diye zabitlerin ikiye ayrılmasıdır. Askeri hiyerarşiyi bozup düşman yerine birbirleriyle uğraşmışlardır. Orduya siyasi fitne girmiştir. Cumhuriyet kurulduktan sonra ya ordu ya meclis diye şart konuldu. Karabekir paşa meclisi Fevzi paşa orduyu tercih etti. 11 Haziran 1913 Mahmut Şevket Paşa suikastı Devleti Aliye’nin ölümünün ilhanıdır. 1918 sonrası verilen İstiklal Harbi ancak 1923 yılında Cumhuriyet idaresinin ilanı ile yeniden damarlara kan verilmesini sağlamıştır. Aslında 23 Temmuz 1908 2.Meşrutiyet ilanından, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilanına kadar geçen süre bir nevi 2.Fetret devri gibi bakabiliriz. Trablusgarp, Balkan, 1.Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi yitip giden sadece yıllar değildi. Genç nesillerimizi savaş meydanlarında kaybettik. Kalanlar ya fiziksel yaralı ve sakat ya da fikri çaresizdi. Mehmed Çelebi 1.Fetret dönemini nasıl toparladıysa, Mustafa Kemal Atatürk 2.Fetret döneminde yanmış yıkılmış bir topraklardan bir devlet çıkardı. Dolayısıyla muhafazakar çevreler bu olguyu ve sebebi incelemeden sonuç üzerinden hüküm vermekten kaçınmalı. İçindeki düşünlerinde böyle prim yapmasını engellemeli. İstiklâl Harbi dönemi Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk grupları, yeni rejim döneminde Cumhuriyet Halk Fırkası adı altında siyasi oluşuma gitti. 1926 İzmir suikastı ve İstiklal Mahkemesi kararları ile yapılanmasını belirledi. İstanbul 6 Ekim 1923 düşmandan kurtulduğu gün Refet paşa İtirafçı avına çıkmıştı. İzmir suikastı davasında İttihatçı olarak az daha asılıyordu. Atatürk hastalık döneminde iken Şükrü Kaya bir istibdat şefi gibi ülkeyi yönetti. Hatta İnönü bile suikast korkusu ile hasta ziyaretine gidemiyordu. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak paşanın tam desteğiyle İsmet İnönü başa geçti. Bizim devlet töremiz gereği paraya devletin başının resmi basılır. Ayrıca Atatürk dönemi hakları ellerinden alınan birçok kimseye iadeyi itibar yapılmasını sağlar. Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy , Rauf Orbay vb. kişiler böylece kurtuluşa erdi. 7 Ocak 1946 tarihinde Demokrat Parti CHP içinden çıkan Adnan Menderes, Celal Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu. 1950 seçimleri ile iktidara geldi. Ancak 27 Mayıs 1960 ihtilâli ile düşürülebildi. CHP o tarihten bu yana tek başına iktidar yüzü görmedi. Seçim kazanamadı. Amma velakin ismini ve cismini kaybetmedi. 12 Eylül 1980 darbesi ile kapatıldı. Lakin yeniden açıldı ve devamlılığını sağladı. Demokrat Parti ihtilal ile kapatıldıktan sonra kurulan Adalet Partisi ki sembolleri aynı kırat, mirasa sahip çıktı ama ismi devam ettirmedi. 12 Mart 1971 sonrası ortaya çıkan milli görüş ve milliyetçi düşünceler ayrı partileşme yolunu seçti. 12 Eylül 1980 sonrası Anavatan Partisi 4 eğilimi birleştirdim dedi. Ama siyasi yasaklar kalkınca herkes evinin yolunu tuttu. 1991 seçimlerinde Başbuğ ve Hocanın koalisyonu ve 1994 belediye seçimi rüzgârıyla ana eksene oturan milli görüş ve milliyetçi hareket bugünkü Cumhur ittifakına kadar geldi. 2001 yılından itibaren AK Parti ülkeye damgasını vurmuş durumda. Şimdi kendi içinden partiler ortaya çıkmaya başladı. Zaman ve gelişmeler ne gösterecek hep beraber göreceğiz. Ancak bizde lider ağırlıklı bir siyaset söz konusu olduğu için ölüm vakti gelene kadar değişim görülmemektedir. Yıkılan bir devletten bir cumhuriyet çıkardık. Şimdi asıl mesele dünya çapında etkin olmak. İstanbul değil Hannover belediye başkanı olmak. Belit Onay bunu başardı ve çıtayı yükselttiği gibi kulvarında değiştirdi. Halkımız artık iç çekişmeleri, kendi istiklallerini düşünenleri, havasından geçilmeyenleri ve koltuğu bırakmayanları ve kendisini aşağılayanları istemiyor. Yeni iş olanakları ve hayatının kalitesinin artırılmasından yana. Gündelik hayatta güven ve huzur istiyor. En önemlisi gençler nasihat değil imkan, kadınlar sığınma değil saygı istiyor. NOT Cahit UÇUK İMPARATORLUK ÇÖKERKEN eserini okuyalım ki ne olduğumuzu bilelim, nerden düştüğümüzü anlayalım, nasıl ayağa kalkarız diye düşünelim ve çaba sarf edelim.
Editör: TE Bilisim