Yaşama Dair Vakıf (YADA), 15 yıl önce Ankara’da birkaç sosyoloğun bir araya gelerek kurduğu bir vakıf. Toplumsal konular üzerine araştırmalar ve projeler üreten vakıf son zamanlarda da ‘meydan buluşmaları’ ismi ile bir araya gelerek toplumsal konular üzerine söyleşiler hazırlıyor. Amaç ise sivil toplum kuruluşlarının azalan etkisini tekrardan artırabilmek. Geçtiğimiz gün Ankara’da bir otelde YADA tarafından “Mülteci meselesi kimin meselesi?” isimli “meydan buluşması” gerçekleştirildi. Toplumsal meseleler üzerine çalışmalar yürüten YADA’nın hazırladığı meydan buluşmasında gün boyunca mülteci meselesi üzerine konuşuldu. Toplantı başlamadan önce konuşan YADA’nın kurucularından Uğraş Ulaş Kol ve proje koordinatörü Ceylan Özünel Türkiye’de sivil toplumun son hali ve Yaşama Dair Vakıf üzerine konuşma gerçekleştirdi. STK’LAR DIŞARIYA KAPALILAR” Yaşama Dair Vakfının kurucularından Uğraş Ulaş Kol, yaptığı konuşmada yapılan çalışmalarda insanların birbiriyle tanışmadan yaptıkları konuşmalarda ortamda bir ağırlık olduğunu ve samimiyetin yakalanamadığını ifade ederek, “Bundan dolayı biz de burada meydan konuşması şeklinde bir çalışma yürüteceğiz” dedi. YADA olarak 15 yıldan bu yana sivil alanda çalışmalar yürüttüklerini belirten Kol, “Öncelikle sivil toplum kuruluşlarının hem durumunu takip eden hem de yaptıkları işlerin sonuçlarının nereye gittiğine ilişkin araştırmalar yapıyoruz. Bunun yanında tabi yapılan araştırmaların sonuçlarını sivil toplum kuruluşlarının etkisini nasıl artırabiliriz diye STK’larla paylaşıyoruz ve kendimiz bir dizi araç geliştiriyoruz” diye konuştu. Aynı alanda çalışan kuruluşların genelde bir araya geldiğine, diğer kuruluşlara kapalı bir tartışma ortamının hazırlandığına değinen Kol, “Birçok kuruluş ya da STK başka bir sorun ile ilgili bir araya gelmiyor. Örneğin kadın ile ilgili bir konuda bir Alevi kuruluşu ile bir araya gelemeyebiliyorlar. Özetle daha çok kendi alanına ve kendi kurumuna kapalı bir sivil toplum olduğunu gözlemliyoruz. Bunu nasıl kırabiliriz diye yaptığımız çalışmalarda vardığımız sonuçlardan yola çıkarak biz de bir şeyler yapmaya başladık. Bunlardan ilki Sivil Sayfalar oldu. Hem sivil toplum kuruluşlarını izlemeye hem de orada çalışan insanlara sivil toplum kuruluşlarını tanıtan bir haber ve paylaşım ortamı sunan bir platform. Burada iki şeye çok dikkat ediyoruz. Hem farklı çalışma alanlarının kapsanmasına hem de yaklaşımı farklı olan STK’ların görüşlerine ve etkinliklerine yer vermeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. MEYDAN BULUŞMALARI… STK’ların kendi alanlarının dışındaki kuruluşlara kapalı olduklarını ve bu yüzden meydan fikrine karar verdiklerine değinen Kol, meydan buluşmaları hakkında şunları söyledi: “Son yaptığımız etkinliği de düşünerek meydan fikri bende 3 farklı kolona oturuyor. Bunlardan birincisi, farklı çalışma alanlarındaki STK’ları bir araya getirmesi ve dolayısıyla çalışma alanlarındaki geçirgenliği nasıl sağlarız sorununu ortadan kaldırıyor olması. Bugün burada mültecileri konuşurken de bu amaçla hareket edeceğiz. İkinci kolon ise şu: Biz yakın zamanda gençlik üzerine bir araştırma yaptık. Gençlerin gerilim konusunda sorunlar yaşadığını fark ettik. Örneğin aile ile gerilim söz konusu ise kişinin kendinden taviz verdiğini gözlemledik. Ben aynı şeyin sivil toplum kuruluşlarında da olduğunu düşünüyorum. Yani kendine benzemeyen, söylemelerinde güçlü itirazları olan STK’larla da bir araya gelmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Üçüncü olarak da bugüne kadar ki toplanma hallerimizden farklı yeni yöntemlerle neler yapabilirizi ortaya koyabilmek. Biz ise burada tanışmaya önem veriyoruz. İnsanlar birbirlerini tanımadan yaptıkları söylemlerle pek etkili olamayabiliyor. İnsanların biraz da olsa birbirlerini tanıdıktan sonra yaptıkları sohbetler ise daha etkili olmakta. Yani bunu tanışma, dinleme ve tartışma olarak sıralamak mümkündür. Özetle gerilimlerden kaçmadan, masaya birbirimizin farklarını koyarak ama birbirimize düşmanlık ve nefret söylemi gerçekleştirmeden nasıl sağlıklı bir tartışma yürütebilirizi arıyoruz. Bunu ise yaptıkça geliştiriyoruz. [caption id="attachment_58045" align="alignnone" width="653"] YADA’nın proje koordinatörü Ceylan Özünel[/caption] “STK’LARIN ETKİSİNİN AZALDIĞINI GÖZLEMLİYORUZ” YADA’nın proje koordinatörü Ceylan Özünel ise YADA hakkında şunları anlattı: “Bundan 15 sene önce Ankara’da kurulmuş bir vakıf. Birkaç sosyoloğun bir araya gelerek araştırma projeleri ürettikleri bir vakıfız. Genellikle sosyal sorumluluk amacıyla toplum üzerine, dezavantajlı gruplar üzerine araştırmalar yapan bir grubuz. Bu bilgiyi de hem topluma hem de karar vericilere ulaştırmak için misyon yüklenmiş durumdayız. Zamanla vakıfta üretilen bilgiler projelere dönmüş. Bu anlamda Avrupa birliği, BM ve konsolosluklar ile projeler üretiyoruz. Bütün konularda çalışmalar yapıyoruz. Toplantılarımızı meydan şeklinde yapmamızın nedenine gelecek olursak, yapılan bir araştırmaya göre sivil toplum kuruluşlarının etkisinin azaldığını ve itibarının da düştüğünü gösteriyor. Bunun ise iki önemli nedeni var. İlki sivil toplum kuruluşlarının kendi içine kapanmış olması. Kendisine etnik, kültürel ya da başka nedenlerden dolayı benzemeyen sivil toplum kuruluşlarının toplantılarına katılmamaya başlıyorlar ve bu da oluşacak etkiyi azaltıyor. İkinci olarak ise temalarına kapalılar. Bir çevre kuruluşu çevre ile ilgili bir toplantı hazırlıyorsa diğer paydaşları toplantısına dahil etmiyor. Bunun bir örneği var. Organik tarım çalışan bir proje vardı. Bu projede organik tarımın çiftçi üzerindeki etkisini araştırmak adına biz de toplantıya dahil olmuştuk. Organik tarım artık birçok kişinin desteklediği bir program, ama organik tarım konusunda çiftçi kadınların yükünün arttığını, kadınları çalışma saatlerinin artırılıp ürün verimlerinin azaldığını tespit ettik. Bu tabi ki organik tarım kötüdür anlamında bir şey değil. Ama bunu yaparken kadınların iş yükü de dahil olmak üzere birçok konuya bakmak gerekiyor. İşte temalar arası geçiş bu noktada devreye giriyor. Bundan dolayı YADA olarak ‘meydan etkinlikleri’ yapmaya başladık. İlkini İstanbul’da gerçekleştirdik. İstanbul’da ise kentleşme üzerine bir meydan buluşması gerçekleştirmiştik.” “MÜLTECİLERE İNSAN HAKKI PERSPEKTİFİNDEN BAKMALIYIZ” Özünel, meydan buluşmalarından sonra bir raporlaştırma sağladıklarını ve aslında bir atölye çalışması gerçekleştirdiklerini belirterek şunlardan bahsetti: “Katılımcıları atölyeye davet ediyor ve savunuculuklarını bu anlamda geliştirmelerini istiyoruz. Ve sonrasında sonucu Sivil Sayfalar’da yayınlıyoruz. Bugün burada toplanılmasının nedeni ise yine meydan buluşmaları adı altında mülteci meselesinin kimin meselesi olduğunu konuşacak olmamız. Meydan buluşmaları tabi sadece bugünkü toplantı ile sınırlı kalmayacak, devam edecek. Üçüncüsü için henüz başlığımızı belirlememiş olsak da kadın üzerine olacak. Daha çok toplumsal cinsiyeti kapsayan bir buluşma olacak. Türkiye’de yaşayan mültecilerin nefret söylemlerine maruz kaldıklarını ifade eden Özünel, “Konuya insan hakkı perspektifinden bakmak gerekiyor. Aynı zamanda bizi kutuplaştırıcı etkilerden arınıp, bir arada yaşamı nasıl tecrübe etmeliyiz buna bakmak gerekiyor. Kendi ülkelerinde yaşanan savaştan dolayı göç eden insanlardan bahsediyoruz. Yani kendi ülkelerinden dışlanan insanlardan… Bahsettiklerim sadece Suriyeliler değil, her millet için geçerli. Bu noktada dediğim gibi yapılması gereken daha etkili çalışmalar yürütmek ve insan hakları perspektifinden bakmak gerekiyor” dedi. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim