İlk önce dünya nüfusunun beşte birini oluşturan Çin Halk Cumhuriyetini saran Corona Virüs tehdidi bu aralar bütün dünya halklarını tehdit altına almış bulunuyor. Dünya devletleri ve milletleri bu tehlikeye karşı alarma geçmiş durumda. Önce, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığıyla hareket eden ülkeler, küresel bir çağda, ilişkilerin bu kadar iç içe geçtiği bir dünyada yaşadıklarını unuttukları için, virüse karşı önemsiz önlemler aldılar. Ne zaman ki Corona Virüs devletlerin sınırlarına, kapılarına dayandı işte o zaman ciddi önlemler almaya başladılar. Birçok ülke virüs tehdidi nedeniyle geçirgen bir yapıya sahip olan sınır kapılarını kapatmış durumda. Ülkemiz de ne zaman ki virüs Çin’den İran’a bulaştığı zaman, yani sınırlarımıza dayandığı vakit sınırlarını kapatmış oldu. Hatta İran’dan gelen 16 yolcu virüs şüphesi nedeniyle Ankara Zekayi Tahir Kadın Doğum Hastanesi’nde gözlem altına alındı. Virüsü ensemizde hissettiğimiz an milletçe harekete geçmeye başladık. Kimimiz maske taktık, kimimiz sık sık elimizi yıkamaya başladık, kimimiz bol su içmeye, kimimiz ise, toplu taşıma kullanımından uzak durmaya başladık.  Bir de krizi fırsata çevirenlerimiz var. Bu vatandaşlarımızdan ve esnaflarımızdan özellikle bahsetmek istiyorum. Bu ekip hiçbir zaman değişmiyor. Ne zaman ki ülkede olağanüstü bir durum yaşandığında bu ekip iş başına geçiyor. Bunlar, herhangi bir doğal felaket anında ya da terör saldırısında fırsat kollayıp yolcuları en yüksek maliyette taşıyan taksiciler gibi fırsat kollayanlardır. Mesela virüs belirtisi ülkede yokken 50 adet maskeyi 100 liraya satanlar, şimdi virüsü fırsat bildikleri için 50 adet maskeyi 200-300 TL arasında satıyorlar. Böyle zor durumlarda krizi fırsata çevirerek ekonomik gelire dönüştürenleri ne milletimiz ne de Allah affeder. Bunlar en büyük günahı işleyen etik yoksunu insanlardır. Bu insanları her zaman bir köşeye yazmak ve lanetlemek gerekir ki, utanıp bir daha aynı şeye yeltenmesinler. Tabi utanması olan insan olağanüstü durumlarda böyle davranır mı? Orası da ayrı bir tartışma konusu. Şimdi virüse karşı maske takarak korunmanın ülkemizde bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde orta da dolaşan ufak bir bilgiyi ben de sizlerle paylaşmak istiyorum belki yararı olacaktır. Siz de bu bilgiyi çoğaltabilirseniz daha yararlı olacaktır. Ne demişler bilgi paylaştıkça yararlı olur ve güzelleşir. Yeni korona virüs günlerce enfeksiyon belirtisi göstermeyebilir. Bu durumda enfekte olup olmadığını nasıl anlarsınız: Ateş veya öksürük şikayeti ile hastaneye gittiğiniz zaman, akciğerler genellikle % 50 fibrozdur ve artık maalesef çok geçtir! Tayvanlı uzmanlar, her sabah yapabileceğimiz basit bir öz kontrol öneriyorlar: Derin bir nefes alın ve nefesinizi 10 saniyeden fazla tutun.  Öksürme, rahatsızlık, tıkanıklık veya gerginlik vb. olmadan durabilirseniz, akciğerlerinizde fibroz olmadığını ve temelde enfeksiyon olmadığını gösterir. Şüphelendiğiniz veya kritik zamanlarda, her sabah temiz hava bulunan bir ortamda kendi kendine bunu kontrol edin! COVID-19 vakalarını tedavi eden Japon doktorlar tarafından mükemmel tavsiye: Herkes ağzının ve boğazının nemli olmasını sağlamalı, asla KURU olmamalıdır.  En az 15 dakikada birkaç yudum su için.  NEDEN?  Virüs ağzınıza girse bile... İçme suyu veya diğer sıvılar onları yemek borunuzdan ve mideye yönlendirir.  Karın içinde mide asidiniz tüm virüsü öldürecektir.  Eğer düzenli olarak yeterince su içmezseniz, virüs nefes borunuza ve oradan da akciğerinizin içine girebilir.  Bu çok tehlikelidir. Lütfen bu mesajı aileniz, arkadaşlarınız ve bu konudan yararlanabilecek herkes ile paylaşın!  İnsanların dünyanın her yerinde korona virüsünden kurtulmasına yardım edin.

Editör: TE Bilisim