Çok sayıda mesleği yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakan ve binlerce esnafın da kepenk kapatmasına neden olan korona virüsün darbe vurduğu mesleklerden biri de çanak ve çömlek sanatı oldu. Üç kuşaktır Nevşehir Avanos’ta çanak ve çömlek süsleme sanatı ile uğraşan Evren Topuz, pandemi dönemi boyunca iş yapamadıkları için birçok arkadaşının bu mesleği bırakmak zorunda kaldığını söyledi. 

Kültür ve Turizm Bakanlığından destek aldıklarını fakat bu desteklerin yeterli olmadığını belirten Topuz, “Virüsten sonra çanak ve çömlek sanatı darbe aldı fakat biz bu işi sevdiğimiz için sürdürmeye devam ettik” dedi. Avrupa’dan gelen misafirlerin çanak ve çömlek sanatına daha değer verdiğine vurgu yapan Topuz, bunun nedenini ise şu şekilde açıkladı: “Çünkü onlarda el işçiliği yok, makine var. Biz elimizdeki çanak ve çömleği yaparken elimizden kayması için su kullanıyoruz. Avrupalılar ise bu işi makine ile yaptıkları için makinenin içine su yerine seramik yağı kullanıyorlar. Toprağın içine karışan seramik yağı koku yapıyor. Onun için Türkiye de üretilenler daha çok tercih ediliyor” şeklinde konuştu.

“YÖREMİZDE TARIM VE HAYVANCILIK FAZLA GELİŞMEMİŞ”

Avanos yöresinde çömlekçilik ve halıcılık sanatının yaklaşık 4 bin yıldır geçim kaynağı olduğunu söyleyen Topuz, “Çünkü bölgenin üçte ikisi volkanik patlamalardan meydana geliyor. Tarımcılık ve hayvancılık pek fazla gelişmemiştir bu yüzden el emeği daha fazla gelişmiştir. Bu da örf ve adetlerimize şöyle yansımıştır; çanak çömlek yapmasını bilmeyen erkeğe kız vermeyelim, halı dokumasını bilmeyen kızı almayalım diyerek gününüze kadar bu sanatı taşımışlar. Ama o dönemde her halı dokuyan ve her çömlek yapanları evlendirmiyorlarmış. Bir testten geçirerek evlendiriyorlarmış” dedi.

“HERKESİN EVİNDE YOĞURT TERBİYE ETME KABI, GÜVEÇ KABI VE SU TESTİSİ OLMALI”

Birçok testi yaptıklarını bu testilerden birisinin de gözyaşı şişesi olduğunu ifade eden Topuz şunları söyledi: “Rivayetlere göre bu şişenin iki inanışı var. Birincisi kocaları savaşa giden eşlerin içini alır, sağ salim dönerse gözyaşlarını, cenazesi gelirse mezarına koyarmış. İkinci rivayet ise Hititler döneminde her genç kızın böyle bir tane gözyaşı şişesi olur, gözyaşlarını şişenin içine akıtır, şişeyi doldurursa hayalindeki erkeğe kavuşurmuş. Herkesin evinde yoğurt terbiye etme kabı, güveç kabı, su testisi ve kahve cezvesi olması gerekir. Yoğurt kabının içine yoğurdu mayaladığınızda isteğiniz yoğurdu elde edebilirsiniz. Hatta hazır yoğurdu içine koyup bir gün bekletirseniz bile isteğiniz kovamı alırsınız. Su testinin özelliği uzun süre kalan su içinde kokmuyor ve suyun içindeki kireci bile temizliyor testi. Uzun süre kalan su yosun tutma özelliği var ama testi de öyle bir şey olmaz. Bir de yumurta tavamız var. Tavayı tüpte ısıtıp kahvaltı masasını koyun sonra da içine yumurtanızı kırın ve kendisi pişer. Harika bir tat alacağınızı göreceksiniz.”

“PİYASADA, AZ PİŞİRİLEREK DAHA UCUZ ÜRÜNLER SATILABİLİYOR”

Çanak ve çömlek sanatının puf noktalarına değinen Topuz, kullanıcılara bilinmesi gerekilen bazı önerilerde bulundu: “Yaptığımız bu ürünleri yaklaşık iki hafta kendi kendine kurumasını sağlıyoruz. Güneşe koyup kurutabiliriz ama çatladığı için emeklerimiz boşuna gidiyor. Bu yüzden içerde yavaş yavaş kurutuyoruz. 1040 derecede minimum 16 saat pişiriyoruz. Eğer bu çömlekler 1040 derecede pişirilmiyorsa kullanım amaçlı değil sus amaçlı oluyor. Biz de yakıt maalesef en pahalı kısım olduğu için az pişirilerek daha ucuz ürünler satılıyor. Pişmiş ürünler ile pişmemiş ürünler arasındaki farkı sesten anlayabiliriz. Çömlekten çatlak sesi çıkıyorsa iyi pişmemiştir. Tek ses çıkıyorsa ve eko veriyorsa çömlek iyi pişmiştir”

“HEM OKUDUK HEM DE BU SANATI YAŞATMAYA ÇALIŞTIK”

Çanak çömlek sanatına 9-10 yaşlarında başladıklarını dile getiren Topuz, “Yaklaşık 5 ile 7 yıl arasında bir çıraklık dönemimiz oluyor. Eğer 7 yıl içerisinde ustaya kafa tutmazsanız size işin püf noktasını gösterip işinize sanatınıza devam etmenizi sağlayacaktır. Eğer ki kafa tutarsanız geçirdiğiniz 7 yıllık çıraklık döneminiz boşa gitmiş olacaktır. Önemli olan ustaya dik kafalılık yapmamaktır. O yüzden biz ustaya her zaman hürmet ve saygı gösteririz. Zaten bu sanat günümüze kadar usta-çırak ilişkisinin bu boyutu sayesinde devam ederek gelmiştir. Dedem çömlekçiydi ama babam plastik çıktıktan sonra bu işi bırakıp inşaat teknikerliğini okudu. Fakat zamanla Fransızların buraya gelişiyle birlikte özelikle Fransız turistlerin gelişiyle birlikte bu sanat tekrar önem kazanmıştır. Dedem hep bu sanatı yaşatmaya çalışmıştır. Bize de hem okuyun hem de bu sanatı yaşatın dediler biz de bunu yapıyoruz. Ben de muhasebe okudum” diye konuştu. 

“AVRUPALILAR ÇANAK VE ÇÖMLEK SANATININ DEĞERİNİ DAHA İYİ BİLİYOR”

Topuz, “Biz de el işçiliği ikiye ayrılır. Usta ve ustat diye ayırıyoruz. Usta dediğimiz kişiler beş ya da yedi yılda yetişiyor. Üstat dediğimiz kişiler on yıl ve üzeri emekçilere diyoruz. Sadece yetişmesi de yetmiyor on yıllık üstatların kendi eserlerini de yapması gerekiyor. Kızılırmak’ın eski yataklarından kırmızı toprağı getiriyoruz, yeşil kil ile su kullanarak karıştırıyoruz. Bir havuz çukurunda bir gün bekliyor. Toprak iyice bekledikten sonra silindir makine ile karıştırıp bunu güzelce toz haline getiririz. Sonra bunu çamur haline getirip poşetlerin içinde iki hafta bekletiriz. Ama ne kadar beklerse o kadar güzel oluyor. Avrupalılar ve gelen misafirlerimiz çanak ve çömlekçiliğin değerini daha iyi biliyor. Çünkü onlarda el işçiliği yok, makine var. Biz elimizdeki çanak ve çömleği yaparken elimizden kayması için su kullanıyoruz. Avrupalılar ise bu işi makine ile yaptıkları için makinenin içine su yerine seramik yağı kullanıyorlar. Toprağın içine karışan seramik yağı koku yapıyor. Onun için Türkiye de üretilenler daha çok tercih ediliyor” ifadelerini kullandı. 

“BİRÇOK ARKADAŞIMIZ BU İŞİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDI”

‘Vali ve kaymakamımız sağ olsunlar bize çok destekçi oldular’ diyen Topuz konuşmasına şu şekilde devam etti: “Kültür ve Turizm Bakanlığımız bize çok destek oldu. Daha iyi destekler olsun istiyoruz ama ancak bu kadar olabiliyor. Ben bu işi severek yapıyorum. Virüsten sonra bu sanat büyük bir darbe yedi. Fakat biz bu sanatı sevdiğimiz için bu işi sürdürmeye devam ettik. Bu süreçte birçok arkadaşımız bu işi bırakmak zorunda kaldı. Çömlekler az pişerse çok su bırakır. Normalde testinin yüzeyi terlemesi gerekir. Eğer ki bir günün sonunda su testisinde hiç su kalmıyorsa çatlaklar vardır. Sırlama da yapıyoruz. Ama ben yoğurt ve güveçleri sırlamasız tavsiye ediyorum. Çünkü yoğurdu düşünün yoğurdun suyunun çekilmesi için içinin sırsız kullanması gerekilir ki suyu çekilsin. Yoksa kalıp gibi bir yoğurt elde edemezsin. Bunları ömürlük kullanmak için, desenlerin uzun olması için sırlanması gerekir. Yoksa önerilecek bir şey değil.”

AVANOS’TA ÇÖMLEKÇİLİK

İnsanlık tarihinin en eski el sanatlarından biri olan çömlekçiliğin, ilk ne zaman başladığı tam olarak bilinmemekle beraber, Avanos’ta da çömlekçiliğin tam olarak ne zaman başladığı kesin olarak bilinmese de Hititlerden buyana Avanos’ta çömlek yapıldığından bahsedilmektedir. Çömlek yapmayı bilmeyen erkeklere kız verilmeyen Avanos’un çömleklerinin tarihi de çok eski zamanlara dayanıyor. Avanos’da çömlekçilik, Kızılırmak’ın kızıl rengini aldığı tüflü, killi topraklar ile yapılıyor. Avanos’un dağlarından ile Kızılırmak’ın eski yataklarından alınan yumuşak ve yağlı killi topraklar elenip çömlek yapımına uygun çamur haline getiriliyor. Bu killi çamurlar maharetli ustaların ellerinde şekillenerek Avanos’un o ünlü çanak çömleklerine dönüşüyor

Kadir GÜRHAN

Editör: TE Bilisim