Vefasızlara gitme onlar birer yıkık köprüdür demiş Hz. Mevlana. Bu söze tüm kalbimle katılıyorum.” Kim size değer veriyor ve zaman ayırıyorsa, sizde ona "Vefa" hediye edin. Çünkü gerçek dost, insana zamanını ayırandır” İnsanı çoğu zaman yanında sandıklarından farklı kılan da bu değil midir zaten? Günlük hayatta da çok sık kullanırız ‘vefa borcu’ kelimesini. Adı borç diye geçse de kişinin karşı tarafa vereceği gönül borcudur bu.
Şimdi size vefayla harmanlanmış örnek bir hikaye alıntılayacağım
“Olay İngiltere’de geçiyor… Yaşlı bir adam, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere yuvarlanmış ve hafif bir şekilde yaralanmış. Sokaktan geçenler yaşlı adamı hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar. Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman yapmışlar, ama biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını da inceleyeceklerini söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış acelesi olduğunu, beklemek istemediğini söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuşlar. Adamcağız da :
– Karım huzur evinde kalıyor. Her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim… Geç kalmak istemiyorum demiş.
Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde, demiş hemşire.
Adam üzgün bir ifade ile:
– Ne yazık ki karım alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bile hatırlamıyor, demiş.
Hemşireler hayretle “madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için yine de koşturuyorsunuz” demişler. Adam buruk bir sesle:
– Ama ben onun kim olduğunu unutmadım demiş.”

Editör: TE Bilisim