Yaşantımızda bizi düşünen birinin olması en güzel hediyedir bana göre. En az sizin kadar sağlığınızı, halinizi hatrınızı düşünen. Eskiden evlilikler de hep öyleymiş aslında. Eski topraklara bir bakın saygı ve sevgi çerçevesinin dışına bir an bile çıkılmamış. 

Size güzel bir örnek aktarmak isterim. “Olay İngiltere’de geçiyor… Yaşlı bir adam, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere yuvarlanmış ve hafif bir şekilde yaralanmış. Sokaktan geçenler yaşlı adamı hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar. Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman yapmışlar, ama biraz beklemesini ve  röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını da inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı bey huzursuzlanmış acelesi olduğunu, beklemek istemediğini söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuşlar. 

Adamcağız da: Karım huzur evinde kalıyor. Her sabah onunla kahvaltı etmeye giderim… Geç kalmak istemiyorum demiş.

Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde, demiş hemşire.

Adam üzgün bir ifade ile:

 Ne yazık ki karım alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bile hatırlamıyor, demiş.

Hemşireler hayretle “madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için yine de  koşturuyorsunuz” demişler. Adam buruk bir sesle:

 Ama ben onun kim olduğunu unutmadım demiş.

Editör: TE Bilisim