Emniyet Teşkilatı Şehit Aileleri Vakfı Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz, şehit ve gazi ailelerinin sorunlarını, SGK ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yaşadıkları sıkıntıları, şehit ve gazilerin anayasal haklarını ve vakfa yapılan yardımları anlattı. Yılmaz, “Türkiye’de şehitlik kavramı, kavramsal olarak bir netliğe kavuşmuş değil. Vazife malullüğü adı altında geçiyor. Bu da aileleri rencide ediyor. Yani şehitliğin bir tanımının olması gerekir. Gazilerde de aynı sıkıntı var” ifadelerini kullandı. “ŞEHİT AİLELERİMİZE HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERİYORUZ” Emniyet Teşkilatı Şehit Aileleri Vakfı’nın 1998 yılında dernek olarak kurulduğunu ve kuruluşundan bugüne kadar da şehit ailelerini resmi protokolde temsilen yetkili tek dernek olduğunu dile getiren Yılmaz, “Derneği 2011 yılında vakfa çevirdik. Yani vakfımız Emniyet Teşkilatı Şehit Aileleri Derneği olarak kuruldu. Yaklaşık 20 seneye yakındır şehit ailelerimizi, emniyet teşkilatımızın mensubu iken görevleri başında şehit olan ailelerimizle ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Onlara maddi manevi katkılar sunuyoruz. Özlük hakları ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Ailelerin kendilerini yalnız hissetmemeleri için elimizden geldiği duyarlılığı göstererek, birlik ve beraberliğimizi sağlamaya çalışıyoruz” dedi. “4 BİNE YAKIN ŞEHİT VE GAZİ AİLEMİZ VAR” İkisi bölge temsilciliği olmak üzere dokuz ilde temsilcilikleri bulunduğunu belirten Yılmaz, “En son Ege Bölgesi Temsilciliğimizi de İzmir’de açtık. Şuana kadar 4 bine yakın şehit ve gazi ailemiz var. Bu bireysel bazda sayı olarak 20 bine yakın kişiye hitap ediyor. Biz ailelerimizden üye aidatı alan bir vakıf değiliz. Şehit olduğunda bize direkt faksı gelir. Biz de aileyi üye yapar ve kendisi ile ilgilenmeye başlarız” diye konuştu. “ÇOĞU ZAMAN SGK İLE DAVALIK OLUYORUZ” Her şey kanunlarda, yasalarda yazıldığı gibi yürümediğini söyleyen Yılmaz konuşmasına şu şekilde devam etti: “Emekli sandığı ile dönem dönem sıkıntılar yaşıyoruz. Nihaiyi şehitlik haklarını veren, özlük hakları ile ilgili kararını veren Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. Emniyet Genel Müdürlüğü olayı anlatır, SGK’ya yazı ile bildirir, SGK’da işlem tesis eder. Orada bir kurul tarafından tesis ediliyor. Çoğu zaman SGK ile davalık oluyoruz. Ailelerimizin birçok hakkını dava yolu ile kazanıyoruz. En son örneğini ise helikopter kazasında yaşadık. Helikopter kazasında normal, sıradan bir maluliyet gibi işlem tesis edildi. Ailelere emekli sandığının 5434 sayılı kanununa göre maaşlar bağlanıldı. Oysaki 2012’de çıkan yasada göreve gidiş ve gelişlerde meydana gelen kazalar da terörle mücadele kapsamında değerlendirilmeye alındı.  Fakat SGK hangi mantıkla hareket ediyor bilemiyoruz. Ailelerimiz de bu konuda hem kendilerini mağdur hissediyorlar hem de onurları kırılmış hissediliyor. Çünkü gencecik evlatlarını veriyorlar.” “ŞEHİTLİK EN BÜYÜK MERTEBEDİR, ÖNEMLİ OLAN ONU DEVAMLI HATIRLAMAKTIR” Aileler adına davalar açıyoruz ve hiçbir ücret talep edilmeden bunları yürütüyoruz. Ailelerin parasal yönden çok fazla bir talebi yok. Şehitlik zaten en büyük mertebedir. Fakat ailelerimiz bu onuru yaşamak istiyorlar. Sürekli hatırlanmak istiyorlar. Öyle belirli günlerde, özel günler de değil de sürekli devletin bütün kademelerinde hatırlanmak istiyorlar. Maalesef bu da tam rayına oturmuş değil. Halen belirli günlerde anılıyorlar. Bir de Türkiye’de şehitlik kavramı, kavramsal olarak bir netliğe kavuşmuş değil. Vazife malullüğü adı altında geçiyor. Bu da aileleri rencide ediyor. Yani şehitliğin bir tanımının olması gerekir. Gazilerde de aynı sıkıntı var. “TERÖRLE MÜCADELE EDEN GAZİLERİMİZİN KİMLİKLERİNDE GAZİ YAZILMADI” Bizi yaralayan bir konu daha var. Bu konu bürokrasiden kaynaklıyor. Çünkü ben öyle tahmin ediyorum. Bu durumun siyasilerden kaynaklandığını sanmıyorum. 2008’den bu yana siyasal iktidara götürdüğümüz taleplerin yüzde doksanı karşılandı. Eskiden terörle mücadele kanunu kapsamında değerlendirmeler bu kadar geniş tutulmuyordu. Maaşlar emsal maaş değildi. Hatta bazı gazilerimizin Güneydoğu’da protez bacakla görev yaptıklarını biliyorum. Çünkü hakları yoktu. 2012 yılında bir kanun hazırladık ve meclisten geçti.  Bu kanunla aileler belli haklara kavuştu. Daha sonra yeni düzenlemelerle bu eksiklikler giderilmeye çalışıldı. En son ise 2017’de yapılan kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemeler yapıldı. Ailelerin maddi acıdan bir sıkıntıları kalmadı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının şehit ve gazi ailelerine bakan dairesi öyle bir handikap karar açıkladı ki; 15 Temmuz darbe girişiminde gazi olan vatandaşlarımızın kimliklerinde gazi yazılırken yıllarca terörle mücadele eden gazilerimizin kimliklerinde gazi yazılmadı. Bu gazilerimizin çok zoruna giden bir olay bu durumun bir an önce düzeltilmesi talebimiz var. Bu durumun düzeltilmesi için sayısız girişimlerde bulunduysak da bir sonuç alamadık. Buna bir an önce el atılıp bu kimlik ve unvan sorunun çözülmesi gerekir. Çünkü gazilik bir onurdur. “İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN BAŞBAKANLIĞA KADAR HEPSİNE İLETTİK” Bu karar siyasal iktidarın düşüncesi değildir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında yer alan bürokrasinin bir sorunudur.  Bu mesele için herhangi bir gerekçe de yok. Bunun değiştirilmesi çok zor da değil. Çünkü bu ilahi bir kelam değil kul yapımı bir karardır. Kimlikler toplatılıp değiştirilip tekrardan dağıtılabilir. Biz bu onur kırıcı olayı bütün kurum ve kuruluşlara ilettik. İçişleri bakanlığından tutup Başbakanlığa kadar bu sorunu ilettik. Kendilerine bir ayrım var,  bu ayrımın ortadan kaldırılması gerektiğini ilettik. Hatta aile ve sosyal politikalar bakanlığına bile ilettik. Bu saatten sonra kimse bizim haberimiz yok diyemez. “BİR HAK VERİLECEKSE GENELE VERİLMELİ” Yayınlanan kanun hükmünde kararname ile şehit ailelerine ÖTV’siz araçtan faydalanma ayrıcalığı getirildi. Böyle bir karar getirilince gazilerimizde haklı olarak sitem ettiler. Bir sefere mahsus bize de bu hak verilebilirdi. Ölmememiz suç mu? Sorusunu soruyular. Kavram karışıklığından kaynaklı gazilerinde bu haktan faydalandığı söyleniyor. Uzuv kaybı yaşayan gaziler sakatlık derecesine göre bu durumdan yararlanıyor. Gazilerimizin yüzde 60-70 sakat değil, dolayısıyla gazilerimizin çoğunluğu bu haktan yararlanamıyor. Bir hak verilecekse genele verilmeli. Yani ayrım olduğu anda sıkıntılar yaşıyoruz. Bu vatan bizimdir. 15 Temmuz’da çıkan kahramanlar da bu ülkenin kahramanlarıdır. Güneydoğu’da yıllarca terörle mücadele edenlerde bu ülkenin kahramanlarıdır. Nasıl ki FETÖ’Ye karşı kahramanlık gösteren bu halk diğer terör örgütlerine karşı da kahramanlık örneği gösteriyor. Üç tarafımız denizlerle dört tarafımız da hainlerle çevrilidir “BAĞIMSIZLIK İÇİN ŞEHİT VERİLECEKSE ELBETTE Kİ VERİLECEKTİR” Başucumuzda sürekli olayların olduğu ülkeler var. Bu olaylar ister istemiz bizim ülkemize de yansıyor. Türk insanı bu güne kadar vatanına sahip çıkmış, özgürlüğü için mücadeleler vermiş insandır. Bu mücadele bugün de yarın da devam edecektir. Hiçbir zaman da bitmeyecektir. Bağımsızlık için şehit verilecekse elbette ki verilecektir. Yaralanmamız gerekiyorsa yaralanırız. Onun için ufak tefek olaylarla bu insanların moralleri bozdurulmamalıdır. Bu tarz ufak tefek olaylar moral bozukluğuna ve şehit ailelerimizin üzülmesine neden oluyor. Biran önce bunların ortadan kaldırılması gerekiyor. “HAYIRSEVER VATANDAŞLARIMIZIN YARDIMLARI İLE AYAKTA DURUYORUZ” 98 yılında çıkan yasadan dolayı kamu kurum ve kuruluşları vakıf ve derneklere yardımda bulunamıyor. Dolayısıyla biz burada hayırsever vatandaşlarımızın yardımlarıyla ayakta duruyoruz. Beklenen düzeyde yardımlar da yapılmıyor. Biz kendi yağımızda kavrulup, bu kapıyı, bu çatıyı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Çünkü burası kutsal bir yerdir. Şehit ailelerin derdine derman olan ihtiyaçlarına çare bulunan, onları bir arada tutan çatıdır burası. Burası herkesin evi gibidir. Herkes sorununu buraya getirir, buradan çözüm noktasına ulaşmaya çalışırız. “15 TEMMUZ İÇİMİZDE HAİN OLDUĞUNU GÖSTERDİ” 15 Temmuz hain darbe girişimi içimizde bir hain olduğunu gösterdi. Hainin içimizde olması bizi üzmüştür. Özel Hareket Merkezinin bombalanması, Genelkurmayın basılması, meclisin bombalanması, Ankara Emniyetinin vurulması ve sivil vatandaşların üzerine ateş açılması bizi şaşırtmıştır. Akla gelebilecek bir şey değildir. Evet bu ülkede dönem dönem darbeler olmuştur. Fakat bu tarz bir ihanetin olabileceği kimsenin aklında geçmemiştir. Ailelerimiz sahipsiz değildir. Sadece hak ettikleri değeri her zaman görmek istiyorlar. Bu değerin kendilerine gösterilmesini bekliyorlar. Bu da onlara yetiyor. Şehit ailelerinin şehit etiketi unvanı var. Dolayısıyla bu ailelere daha çok değer verilmesi gerekiyor. (Kadir GÜRHAN)    

Editör: TE Bilisim