Sosyal mesafelenme karantinadan ya da sokağa çıkma yasağından kimilerine göre daha etkili bir yöntem sayılıyor. Bu bela başımıza geldiğinde adımlar atılmaya başlandı. Hayır, birbirimize karşı değil virüse karşı. Uzaklaşalım diye. Evet, toplum içindeki hareketlerimizi sınırlayan önlemler can sıkıyor ama bu engellemeler hepimizin sağlığı açısından yapılması gerekenlerde bir kaçı. Okullar tatil edildi, risk grubunda bulunan 65 yaş ve üstüne sınırlamalar getirildi, sinema, lokanta, bar, gazino, kafe ve buna benzer topluca bulunulan yerler kapatıldı. Doğrusu da buydu. Eğitim en önemlisiydi ve uzaktan eğitim tvlerden başlatıldı. Bir kez de ben izledim. Bizim zamanımızdaki ilkokul derslerini verseler sıkılmadan hepsini izlerdim ama bizim hocalarımızla. Derslerden sıkılmıyorduk. İlk önlem sanırım ‘tokalaşmayalım, sarılıp öpüşmeyelim’le başladı. Bu salgından sonra da yavaş yavaş toplum olarak aramızda ‘mesafe bırakmamız’ artacak gibi. Yaşlıların elini öpmek, geleneklerimizde sönmez elbette. Ülkeler dahi sınırlarını kapatıp kendi içine çekilirken, aralarındaki yakın ilişkileri bile en az seviyeye indiriyor. Bu sadece belli bir süre için elbette. Yoksa gerçekten dünya çapında krize doğru giderdik. Kim bilir belki de gidiyoruz. Salgın uzaklaşmakla beraber kendimizden de uzaklaştığımızı göstermesin. İçinde bulunduğumuz durumda birbirimizden uzaklaşırken kendimizden uzaklaşmanın da tehlikesi içinde oluyoruz. Nasıl mı? Stres, uyku düzenimizde değişiklik, yeme içme alışkanlığımız, çocukların durumu gibi etkilerini kendi üzerimizde olumsuzluklar yaratmaması için adım atmamız şart. Birbirimize doğru değil, salgından uzaklaşmak için. Adım atalım ama insanlardan kaçmak için değil insanlara yakın olmak için.    
Editör: TE Bilisim