Adab-ı Muaşeret yani görgü kuralları… Çoğumuzun bildiğini varsaydığım ama uygulamaya gelince unuttuğumuz, yok sadığımız kurallar. Bir adab-ı muaşeret broşürü hazırlanıp şöyle sokakta elden ele herkese verilse diyorum. Gerçi verilse ne değişir onu da bilmiyorum çünkü adab-ı muaşeret’in aileden gelen bir kazanım olduğunu, çocukluktan bu yana süregelen terbiye ve ahlakla oluştuğuna inanlardanım. Saygı, nezaket, özen ve temizlik kuralları kırkından sonra öğrenilir mi? Öğrenilirse ne derece uygulanabilir açıkçası tereddütteyim. İnsanlarla nasıl iletişime geçilir? Bir kadınla nasıl konuşulur? Nasıl hitap edilir? Hoşuna gitmeyen bir yorum hakkında, hakaret etmeden nasıl eleştiri getirilir? Tüm bunların hepsi sizce sonradan kazanılabilir mi? Hani üstünüze bir şey alırsınız da bir beden büyük olup üstünüzde bol durur ya aynı o hesap üstünüze o kazak olmasına olur ama ne yaparsanız yapın emanet durur. Güzel bir söz var her zaman için kendime bunu hatırlatırım. Üslubun kimliğindir. Ağzından çıkan kelimelerle, büyüğünü küçüğünü bilmenle, hayattaki duruşunla, seni sen yapan değerlerinle üslubun ve duruşun her zaman için kimliğini karakterini oluşturur. Boksör Muhammed Ali’nin bir sözüyle karşılaşmıştım geçenlerde şöyle diyordu: “Bana iyi davranan ama garsona kaba olan birine güvenmiyorum. Çünkü o pozisyonda olsaydım bana da aynı şekilde davranırdı. Bu söz görgü kurallarının da bir tık ilerisine giderek ego tatminine kayıyor ama altında yatan asıl sebep ne yazık ki görgüsüzlük. Misal, para karşılığında size hizmet eden insanlardan emir kipiyle bir şeyler istemek görgüsüzlüğün dik alasıdır. İşte tüm bunları sonradan öğrenmek oldukça zordur. Kolay bile olsa insanın benliğine işlemez. Bu yüzdendir ki aile içerisinde verebilecek en temel eğitim her şeyden önce adab-ı muaşerettir. İyi terbiye, zeka ve almış olduğunuz eğitimle de görgü ve nezaket kuralları birleşirse hem topluma örnek olursunuz hem de iş hayatınızda başarılı olursunuz. Bana sorarsanız başarının sırrı da budur. İstediğin kadar iyi yerlere gel, insanlarda bırakacağın tek iz mevkiinden, konumundan ziyade üslubun olacaktır çünkü toplumda insanların değer ve nitelikli olması görgü kuralları ile alakalıdır. Güzellik ya da yakışıklılık sadece kapıdan geçmemize yardımcı olur ancak yerinde davranışlar ve görgü kuralları bizi biz yapar ve değer kazanmamıza yardımcı olur. Benim de görgü kurallarına ne derece uyduğum bilinmez, tartışılır ama çocukluğumdan beri ağzımdan eksiltmediğim, söylemeye özen gösterdiğim iki kelime vardır. “Lütfen” ve “Teşekkür ederim”. Söz ağından çıkmadan önce üç kapıdan geçmelidir, iyilik, nezaket ve lüzum… Bu üç süzgeçten geçirdikten sonra düşünmeli insan ne demişler, her şey incelikten insan kabalıktan kırılır!

Editör: TE Bilisim