Üniversitede okurken işletme hocamız Erinç BÖGE okulumuz boğaz görmez ama önemlidir demişti. Aslında hoca üniversiteli olmanın bilincinde olun diyordu. Çünkü bizde üniversiteli olmak nedir bilinmiyor. Test ve tost çocukları bir anda entelektüel ortama düşüyor. Girmeleri ve uyum sağlamaları gerekirken paraşütsüz evrensel ortamda buluyorlar kendilerini.

Üniversite kişinin artık olgunluk yolunda atacağı ilk adımdır. Hayatın en önemli tercihidir. Hangi alanda gelişeceğine ve ortamda bulunacağına karar vermek gerekiyor. Babasının zoruyla Cerrahpaşa tıp bitiren ve ABD TUS sınavına hazırlanan bir genç; sonunda kararını verip bilişim alanında çalışmaya karar verir.

Ebeveynler kendi çocuklarının okumasını istiyor. Okuma isteklerini sorgulamıyor. Herkes kendi çocuğunu üniversite okutmak istiyor. Sınavda başaramazsa paralı ya da yurtdışında okutuyor. Ceketimi satar okuturum mantığını taşıyor. Ama çocuk ne istiyor diye sormuyor.

Lisede Ruşen arkadaşım ders çalışmadığı için ablası sen ancak ODTÜ tıbbı kazanırsın deyince; annesi de inşallah benim oğlum doktor olacak demiş. 

Tayyar ALTIKULAÇ hocanın dedesi hem alım hem de çiftlik sahibi. Abisi ile birlikte yanına çağırır. Önce abisine sorar okumak istiyor musun? Hayır cevabını alınca, kayayı çağırır çifte çubuğa gönderir. Tayyar hocadan evet cevabını alınca derhal rahmeti tedrisata başlar. Hoca Arapların bulunduğu ortamda dahi kıraati istenen kişi oldu.

Yalçın AKDOĞAN'a neden bu kadar çok üniversite ve de taşrada açılıyor dediğimizde; vatandaş istiyor demişti. Demokrasi sadece halkın istekleri olursa; yönlendirme ve vizyon meselesi ortadan kalkar. Popülizm eğitimi teslim alır.

İskender PALA yüksek öğrenimi Erzurum’dan İstanbul'a geçiş yapmasının sebebini şöyle açıklar: Ayı leğende değil gökyüzünde seyretmek istedim der. Akademi hayatı liseden farklıdır. Hayat artık başlamıştır. Ekrem DEMİRLİ hoca fakülte 1. Sınıfa başlayan genç benim meslektaşımdır der. Akademi hayatın içinde olmak ve sürdürebilirliği sağlamak demektir. 

Ülkemizde taşrada açılan yüksek öğrenim kurumları gelir kapısı olarak görülmekte. Kiralık ev, market müşterisi, kırtasiye, öğrenci lokantaları ile öğrencinin etinden ve sütünden yararlanılan canlı muamelesi görülüyor.

Cumhurbaşkanına sunulan YÖK Anadolu projesinin hayata geçirilmesini bekliyoruz. Büyük üniversitelerden taşraya destek olacak. Tematik eğitimler verilecek. Bulundukları şehrin kalkınmasına hizmet verecekler. 

Ülkenin seçkin okullarına gelince onları da yenilemek gerekiyor. İnovasyona ihtiyaçları var günümüz değimiyle. Devletine ve halkına tepeden bakan değil, birikimlerini toplumun hizmetine sunmak mecburiyetindeler. Dinimize göre ilmin zekatı yüzde yüzdür.

1933 üniversite reformundan itibaren elitiz bir sınıfın ortaya çıktığını göremedik. 1960 ihtilâli cübbeli bir darbedir her şeyden önce. Kendilerini herkesten üstün gören profesörler kıyama durdular. Tarihte ulema sınıfının neler başardığını biliyorlardı zira.

İhtilal sonrası o kadar despottular ki İstanbul Hukuk fakültesindeki 100 öğrenciden ancak 1 tanesi ancak geçebiliyordu. Deniz GEZMİŞ ve arkadaşları önce bu zulme direnerek ortaya çıktı. Sonrasında seni de geçtim Kemal diye bağıran ve rektör koltuğuna oturan eylemciler oldular. Ardından banka soygunları ve adam kaçırmazlar geldi.

Babam ve oğlum filminde ne güzel anlatıyor: Anadolu gençlerinin masumiyetten teröristliğe giden yolunu. Saf gençlerin siyasi emellere nasıl alet edildiğini görüyoruz. En son bunu FETÖ’cüler ve PKK’lılar yaptılar. Değişik taktikler ve sinsi planlar ile oyunlar çevirdiler.

Malatya’dan Galatasaray lisesini kazanıp sonra moleküler biyoloji okuyan genç kızımız yılbaşında uyuşturucudan ölüyor. Bu durumu sorgulamamız gerekiyor. Sadece okul başarısı ile olmadığını anlamalıyız. İyi öğrencilerimizi duygu ve sosyal hayat açısından geliştirmeliyiz.

Okuyan öğrencilerimizin toplumla kaynaşmasını sağlamalıyız. Herkes üniversiteye gitmeden ara eleman meselesi ile çözülmeli. Ebeveynler bu konuda bilinçlenmeli. Çocuğu hakkında uzman eğitimci yönlendirmesi almalı.

Hukuk ve ekonomi reformu önce üniversitelerden başlamalı. Rektörler ve diğer yöneticiler bilgiyi gelire çevirebilmeli. Projeler ve finans teknikleri ile olanakları artırmalıdırlar. Öğrencilere yarı zamanlı iş olanakları dönebilmeleri gerekli. Başarılı öğrenciler için burs sağlanmalı. Ders dışında akademik çalışma alanları tanınmalı.

Vahdettin Köşkü derhal 29 Mayıs üniversitesine geri verilmeli. Üniversite isimlerinden Atatürk'ten Erdoğan’a tüm siyasiler yerine ilmi adlar verilmeli. Politik görüşler değil akademik ilkeler geçerli olmalı.

Herkes üniversiteli olmak zorunda değil, akademisyenler her şeyi bilmek mecburiyetinde olmamalı, toplum ulema sınıfının kıymetini bilmeli.

Kriterimiz ve çıtamız Erciyes Tıp fakültesinin aşı çalışması olmalı.

Editör: TE Bilisim