Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, ileride herhangi bir su kıtlığının yaşanabileceğine dikkat çekerek ‘’DSİ verilerine göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1.350 m3‘tür ve Türkiye su azlığı yaşayan bir ülkedir. 2030 yılında ülke nüfusumuzun 100 milyonu bulması öngörülmektedir. Bu durumda kişi başına düşen su miktarı 1100 m3‘e düşecek ve su kıtlığı yaşanabilecektir’’ ifadesini kullandı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, Dünya Su Günü’nde sağlıklı suya sahip olmayan insanların neden görmezden gelindiğinin nedenleri ele alınarak su kriziyle mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Dr. Bozoğlu, Dünya Su Günü'ne ilişkin yayınladığı mesajda, şu değerlendirmeyi yaptı: ‘’DSİ verilerine göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1.350 m3‘tür ve Türkiye su azlığı yaşayan bir ülkedir. 2030 yılında ülke nüfusumuzun 100 milyonu bulması öngörülmektedir. Bu durumda kişi başına düşen su miktarı 1100 m3‘e düşecek ve su kıtlığı yaşanabilecektir.’’ ‘’BÜYÜKŞEHİRLERDE SU KAYIP ORANLARI YÜKSEK’’ Bozoğlu, yaptığı yazılı açıklamada kentlerde sağlanan suyun şebekelerdeki yetersizlikler nedeniyle kaybolmaya başladığının altını çizerek ‘’ Bu konuda belediyelerin daha fazla yatırım yapmasına ihtiyaç vardır. Örneğin, 2017 verilerine göre Ankara‘da %36, İstanbul‘da % 24, Mardin‘de %77, Mersin‘de %41, İzmir‘de %30, Van‘da %64, Sakarya‘da %50, Gaziantep‘te %40, Balıkesir‘de %49, Antalya‘da %35, Gümüşhane‘de %72, Zonguldak‘ta %61 oranında su kaybı olduğu öngörülmektedir. Bu oranlar maliyetle temin edilen suların hedefe ulaşmadan kaybolduğunu göstermekte, hem doğaya hem de belediye bütçelerine yük getirmektedir. Yapılacak teknik alt yapı çalışmaları ile kayıp oranları %20 ve altına çekilebilecektir. Su fakirliği riski bulunan ülkemizde kayıp oranlarını azaltmak ivedi bir ihtiyaçtır’’dedi. ‘’ YÜZEY SULARININ %79‘U KİRLENMİŞTİR’’ Bozoğlu: ‘’Su fakiri olmaya aday ülkemizde su kalitesine bakıldığında yüzey sularının %79‘u kirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın verilerine göre 141 yüzey suyunun %43,3‘ü çok kirlenmiş suyu tanımlayan 4.sınıf kalitede, %19,9‘u kirlenmiş suyu tanımlayan 3. sınıf kalitede ve %15,6‘sı az kirlenmiş suyu tanımlayan 2. sınıf kalitededir. Yüzey sularımızın sadece %21,3‘ü yüksek kalite suyu tanımlayan 1. sınıf kalitededir. Yüzey sularımızın kirlenmesinin nedenleri arasında evsel ve endüstriyel atıksuların yeterli arıtılmaması veya arıtım yapılmadan alıcı ortama (yüzey sularına) deşarjı, gereğinden fazla zirai ilaç ve gübre kullanımı, katı atıkların vahşi depolanması ve deniz suyunun akarsuya karışması vardır.’’ YER ALTI SULARIMIZ TÜKENİRKEN AYNI ZAMANDA KİRLENİYOR! Bozoğlu: ‘’Yer altı sularımız gittikçe azalmakta ve aynı zamanda yine atıksular, endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle kirlenmektedir. Örneğin, Meriç - Ergene havzasında bulunan yeraltı sularının yarısının  tükenmeye başladığı ve tamamının kirlenmiş olduğu görülmektedir. Aydın ve Denizli illerini de kapsayan Büyük Menderes havzasında yer altı sularının yarısı, İzmir‘in de bulunduğu Küçük Menderes havzasında yer altı sularının yaklaşık üçte ikisi, Manisa‘yı da kapsayan Gediz havzasının yer altı sularının yaklaşık dörtte biri, Bursa‘yı kapsayan Susurluk havzasının yer altı sularının üçte ikisi yoğun miktarda kirlenmiştir. İzinsiz kuyular ve izin verilenin çok üzerinde kuyulardan su çekilmesi yeraltı sularının azalmasının ana nedenleri arasındadır. Öte yandan, yeterli denetim yapılmaması da bu durumu daha da arttırmaktadır. Adapazarı, Eskişehir, Ankara illerini de kapsayan Sakarya, Afyonkarahisar‘ı kapsayan Akarçay, Manisa ve İzmir‘i kapsayan Gediz havzalarında çok hızlı bir şekilde yer altı suyu seviyesi azalmaktadır. Konya bölgesinde yer altı suyu seviyesinin 150 metreden fazla düşmesi nedeniyle 300‘ü aşkın obruk oluşmuş ve bu durum evlerin çökme riskini de arttırmıştır.’’ ‘’İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SU KRİZİNİ ARTTIRIYOR’’ İklim değişikliğinin suya erişime etkisini değerlendiren Bozoğlu, şu açıklamalarda bulundu: ‘’ İklim değişikliği ile birlikte farklı bölgelerde farklı etkilerin olacağı bilinmektedir. Ülkemizin iç kısımlarında kuraklık artacak, kuzey kısımlarda yağış rejimi değişikliği nedeniyle sel afeti artacak, deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte kıyı kentlerimiz olumsuz etkileneceği tahmin edilmektedir.  Bu kapsamda, su tüketiminin azaltılarak sera gazı tüketiminin de azaltılmasını sağlamak aynı zamanda da iklim değişikliğine uyum kapsamında kentlerin su ve atıksu alt yapısını geliştirmek, revize etmek temel ihtiyaçlarımız arasındadır. Arıtılmış suyun tekrar kullanımı da önemli bir iklim değişikliği uyum aracıdır.’’ SAĞLIKLI SUYA ERİŞMEK HEPİMİZİN HAKKI, KİMSEYİ ARKAMIZDA BIRAKMAMAYI BAŞARABİLİRİZ! Bozoğlu: ‘’Genel olarak su temini ve sanitasyon sorunu olan bölgelere yatırım yapılması bir gereklilik olup, herkesin güvenilir suya erişimi sağlanmalıdır. Su kirliliğinin önlenmesi için halihazırda olan atıksu arıtma ve içme suyu arıtma tesislerinin uygun çalışması sağlanmalı, yapılacak tesislerin de ihtiyacın çok altında veya çok üstünde tasarımının olmaması önemlidir. Katı atıkların vahşi depolanmasının önüne geçilerek, sızıntı sularının sularımızı kirletmesi önlenmelidir. Ayrıca tarımda gereğinden fazla zirai ilaç ve gübre ve arıtılmamış suyun kullanımı ile sularımız kirlenmekte olup, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Denetleyici ve düzenleyici merciler, güvenilir suyun temini için destek vererek ve denetleyerek tüm insanların kaliteli suya erişimini sağlamalıdır.’’ ‘’SU KANUNU‘NUN TBMM GÜNDEMİNE GELMESİ ÖNEMLİ BİR ADIM OLACAKTIR’’ Su verimliliğini artırmak için arıtma tesisleri desteklenmeli, su kıtlığını önlenmek için suya bağlı ekosistemlerin korunması gerektiği, güvenli içme suyuna kavuşmak için altyapılar geliştirilmelidir ifadesini kullanan Dr. Bozoğlu, ‘’Kamu yararı, ekolojik denge ve iklim değişikliğini ön gören bir Su Kanunu‘nun TBMM gündemine gelmesi önemli bir adım olacaktır. Ülkemizde sorunların çözümü için yeterince çevre mühendisi, akademisyen, yatırımcı, sivil toplum kuruluşu ve kamu kurumu kapasitesi bulunmaktadır; bu nedenle Dünya Su Günü‘nün bu yılki temasında vurgulandığı gibi "kimseyi geride bırakmamayı" başarabiliriz!’’ şeklinde konuştu. ‘’ BELEDİYE BAŞKANLARI SEÇİLMELERİ HALİNDE SU KAYIP ORANLARINI AZALTMALI…’’ Son olarak Belediye Başkan adaylarına çağrıda bulunan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, Belediye Başkan ve meclis üyesi adaylarının seçilmeleri halinde su yönetimine yönelik olarak yapacakları projeleri paylaşmaları ülkemiz için çok önemli. Belediye başkanları seçilmeleri halinde su kayıp oranlarını azaltmalı, atıksu arıtma tesislerinin verimli işletilmesini sağlamalı, olmayan bölgelerde ivedilikle ilk bir yıl içerisinde tesis yapımı ve kanalizasyon, içmesuyu temini faaliyetlerini planlamalı, arıtılmış suların tekrar kullanımını sağlayacak yöntemleri hayata geçirmelidir. Herkesin musluklarından temiz su içebileceği koşulları yaratmaları en temel ihtiyacımızdır. Kentteki su tüketimini azaltmak ve atıksuları arıtmak iklim değişikliğine uyum için de bir zorunluluktur’’ dedi.  (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)  

Editör: TE Bilisim