Sivil Havacılık Eski Genel Müdür Yardımcısı Oktay Erdağı, birçok ülkede etkisini sürdüren COVID-19’un dünyadaki hava taşımacılık sektörünü 152 milyar dolar, Türkiye’deki hava taşımacılık sektörünü ise 7,5 milyar dolar zarara uğrattığını söyledi. ‘Dünyada, şuan 20 bin uçağın 18 bini yerde yatıyor’ diyen Erdağı,”Geliri sıfıra inen ama gideri devam eden bir sektörden bahsediyorum. Uçakların bakım giderlerinin eksiksiz devam etmesini de buna eklemeliyiz” ifadelerini kullandı. Normalleşmenin kolay bir şekilde olmayacağını da belirten Erdağı, bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de devletin havacılık sektörüne yardım etmesi gerektiğini söyledi. Devlet yardımı olmadan havacılık sektörünün varlığını sürdürmesinin zor olduğuna dikkat çeken Erdağı,” Krizden çıkış için mutlaka bir kriz yönetim merkezi kurulmalı ve ortak akılla bu işin içinden çıkılmalıdır” dedi. “DÜNYADA İLK ONDA, AVRUPA’DA İLK DÖRTTEYİZ” 1983 yılında yayınlanan 2920 Türk Sivil Havacılık Kanunundan sonra Türk Sivil Havacılık Endüstrisinin sürdürülebilir bir büyüme yakalayarak bugünlere geldiğini hatırlatan Erdğağı, “Bugünlerden neyi kastediyorum; Şuan da Sivil Havacılık Sektöründe 210 bin personel çalışıyor. Bunun 35 bini lisansiyer personeldir. Yani yeterliliği onaylanan personeldir. Havacılık sektörünün şuan ki yıllık cirosu 30 milyar dolardır. Türkiye Hava Taşımacılığı Sektörü, hava ve kargo taşımacılığı konusunda dünyada ilk onda, Avrupa’da ise ilk dörttedir. Önümüzdeki 20 yıldan sonra Avrupa’da birinci dünyada 6’ıncı sırada olacağımız uluslararası kuruluşlar tarafından ortaya konuldu. Şuan 70 üniversitenin 77 bölümünde havacılık eğitimi veriliyor. Türkiye şu anda bölgesel bir güç. Ancak geldiğimiz noktada COVİD-19 bütün dünya havacılığını etkilediği gibi, bizim havacılığımızı da etkiledi. Şuan dünyada, 20 bin uçağın 18 bini yerde yatıyor. Gelir kaybının 152 milyon dolar olacağı öngörülüyor. Türkiye’de de hemen hemen çoğu uçak yerde yatıyor. Türkiye’nin 3 aylık zararı ise, ayda da 2,5 milyar dolar olmak üzere üç ayda 7,5 milyar dolar demek” diye konuştu.   “DEVLET YARDIMI OLMADAN MEVCUT DURUMDAN ÇIKIŞ ZOR GÖZÜKÜYOR” ‘Bu krizden sonra havacılık sektörü varlığını nasıl devam ettirebilecek, onun çok iyi izlenmesi ve gözlenmesi gerekir’  ifadelerini kullanan Erdağı, bütün dünyada oldu gibi ülkemizde de havacılık sektörüne devlet yardımının yapılması gerektiğini söyledi. Erdağı, “Devlet yardımı olmadan havacılık sektörünün bu krizden sonra varlığını sürdürebilmesi çok zor gözüküyor. Krizden çıkış için mutlaka bir kriz yönetim merkezi kurularak ortak akılla bu işin içinden çıkılmalıdır. Türkiye’nin en kalifiye ve eğitimli personeli havacılık sektöründe çalışıyor. Ki öyle de olması gerekiyor. Çünkü havacılık sektörü önemli bir sektördür. Türk Havacılık Sektörü mevcut yetişmiş personelini kaybetmemesi gerekiyor. Eğer, yetişmiş mevcut personelini kaybederse, krizden sonra varlığını sürdüremez. Bu nedenle sektörün mümkün olduğunca personelini tuttuğu anlaşılıyor. Bu tür kriz dönemlerinde yöneticinin aklına ilk gelen şey; personelini işten çıkarmaksa o iyi bir yönetici değil.  Türkiye’nin önemli bir havacılık laboratuarının 90 yıllık birikiminin kaybedilmemesi gerekiyor. Çok iyi yetişmiş uzman personellere sahip çıkılması ve onların korunması gerekir.  Sektörün bu konuda direndiğini biliyorum” şeklinde konuştu. “YENİ TEDBİRLER HAVACILIK SEKTÖRÜNÜ ZORA SOKAR” Uluslararası uçuşların ne zaman başlayacağının tam olarak belli olmadığını söyleyen Erdağı, konunun bu süreçte sadece konuşulup tartışıldığına vurgu yaptı.  Erdağı, “Örneğin sosyal mesafe konuları konuşuluyor. Fakat havacılıkta bu pek mümkün gözükmüyor. Özellikle son dönemde havacılık sektöründe çok büyük bir rekabet var. Rekabet nedeniyle hava yolları koltuk aralarını daraltarak daha çok koltukla uçup işletme giderlerini karşılayabiliyorlardı. Durum bu iken koltuklar arasına sosyal mesafe koyarak uçuş yapılması bana çok doğru gelmedi. Hava yolları yeniden uçmaya başladığı zaman, herhangi bir ilave işletme giderinin olmaması lazım. Zaten son iki üç aydan beri sıfır geliri olan hava yolu işletmelerine bir de ek maliyetler getirecek yeni tedbirler zorunlu kılınırsa, işi iyice çıkmaza sokar ve ekonomik sıkıntı ciddi derece de başlamış olacaktır. Herhangi bir ülkenin uluslararası uçuşlara izin vermesi tek başına yeterli değil, çünkü uçacağı ülkenin de buna izin vermesi gerekir. Şuan da böyle bir sarmal ile karşı karşıyayız. Bunların biraz zamana yayılacağı ve normalleşmenin kolay olmayacağı gözükülüyor. Bu konuda özellikle uluslararası kuruluşların çalışmalarını beklemekle ve onların yönlendirmelerine göre hareket etmemiz gerekir” açıklamasında bulundu. "UÇAK SALINIM GAZLARI ARASINDA HASTANE OLUR MU?” Son dönemlerde Atatürk Havalimanı’nda yapılacak olan hastane tartışmalarına değinen Erdağı konuşmasına şu şekilde devam etti:  Atatürk Havalimanı’nda mevcut iki pist kırıldı. Bunun üzerine bir hastane inşa ediliyor. Ancak dünyada bunun bir örneği yok. Biz de ilk defa duyuyoruz. Bu hastane inşaatı yapılınca hangi bilimsel çalışmalar yapıldı bilmiyoruz. Havalimanı kullanılmaya devam edilecekse, kargo uçakları inip kalkacaksa, o devasa uçakların iniş ve kalkışta çıkaracağı çıkaracağı gürültü belli. Bu gürültü ortamında bir hastane nasıl olur? Bekleyip göreceğiz. "Bir Boeing 747 kargo uçağı, taksi, kalkış, tırmanış ve inişte 7840kg havacılık yakıtı kullanıyor. Bunların toplamı yaklaşık 250 km'dir Heathrow'dan Edinburgh'e 530 km uçmak için 10.668kg yakıt kullanan uçak atmosfere 33 tondan biraz fazla salınım gazı (CO2) salıyor. 1 gram yakıt yakılması halinde yaklaşık 3.15 gram CO2 salınıyor.  Yakıtın Kimyasal yanma formülü ( CH4 + O2 = CO2 + H2O) bu bilgiler bile bize bir kargo uçağının AHL'na iniş ve kalkışta kaç ton Co2 bıraktığı hakkında bir bilgi veriyor. Şuana kadar baktığımızda göğüs hastalıkları hastanesi ormanlık alalarda ya da şehir dışında yapılıyor. Demek ki bu hastalar için oksijen çok önemli. Ama hava alanlarında hava kirliliği var. COVID-19 hastalığı en çok akciğerleri etkiyor. Hava alanında uçakların bıraktığı salınım gazının buna etkileri ölçüldü mü? Bu karar bilim kuruluna götürüldü mü? Bilmiyoruz. Dünyada bir örneği yok, ilk örneği Türkiye olacak. O gürültüde hasta doktor iletişimi nasıl olacak? Bekleyip göreceğiz. “ Haber-Fotoğraf/Kadir GÜRHAN

Editör: TE Bilisim