Yaklaşık 50 yıldır Öztuğ Pasajı'nda terzilik yapan Terzi Tuzlukaya ile bugün varlığını korumaya çalışan, fakat yakın bir gelecekte yok olacak olan meslekler arasında şimdiden yerini alan terziliği konuştuk. Tuzlukaya, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan terzilik mesleğini şu şekilde tanımlıyor: 'Tufek çıktı mertlik bozuldu' derler ya, biz bu mertliğin bozulmaması için gayret ediyoruz. "ANKARA'YA EMANET BİR CEKET İLE GELDİM" 1942 Çorum doğumlu olduğunu, ilk okulu bitirdikten sonra da terziliğe başladığını söyleyen, Terzi Tahir Tuzlukaya, "Terziliğe başladığım dönemlerde eli ayağı temiz iki meslek vardı; birisi terzilik diğeri ise berberlikti. Babamın önerisiyle terziliği tercih ettik. Askere gidene kadar Mustafa Sezgen'in yanında çalıştım. Ondan mesleği ve disiplini öğrendim. 1964 yılında askerden döndükten sonra üzerimdeki ceketi satarak Ankara'ya geldim. Buraya bir emanet ceket ile geldim. 1965 yılından beri bu çarşıda, Öztuğ Pasajı'nda çalışıyorum. 40 numara da iki yıl kalfalık yaptıktan sonra, değerli bir abimden borç alarak kendi dükkanımı açtım. 1967 yılından beri kendi dükkanımı işletiyorum" dedi. "BİRÇOK SPORCU VE BÜROKRATA ELBİSE DİKTİM" Çarşının 1963 yılında açıldığını kaydeden Tuzlukaya, "Ben dükkan açtığım dönemlerde bu çarşı Ankara'nın en güzide çarşılarından bir tanesiydi. İtfaiye esnafı buraya taşınmıştı. Biz şimdiki gibi tamir üzerine çalışmıyorduk. Sipariş üzerine çalışıyorduk. O dönemlerde Barış Küce, Mahmut Uslu, Aydın Öz gibi spor camiasından önemli kişiler müşterilerimizdi. Voleybolcu Ender Kurt vardı. Çok zarif kibar bir insandı. Mustafa Deliveli, Fevzi Çelikbaş, Hüdayi Oral, Turgut Özakman, Kemal Deniz, Erol Atar gibi gazeteci ve bürokratlar bizim temel müşterilerimizdi.  Esnaf dükkanı olduğu için herkes gelip gidiyordu" diye konuştu. "50 YILDIR BU DÜKKANDA KİRACIYIM" 50 yıldır kiracı olarak bu işe devam ettiğini ve terziliğin  güzel bir meslek olduğunu ifade eden Tuzlukaya, "Düşünsenize size bir kumaş parçası geliyor. Sizde bu kumaş parçasını dikip güzel bir kıyafet ortaya çıkarıyorsunuz. İnsanları giydirmek çok güzel bir duygu. Bize kapılar hep açıktır. Cumhurbaşkanından tutun alt tabakaya kadar her yere gideriz. Turgut Özal ve müsteşarı Ahmet Selçuk'a çok elbise diktim. Bir çok milletvekiline de elbise diktik" şeklinde konuştu. "TERZİCİLİKTE MERTLİĞİ BOZMAMAYA GAYRET EDİYORUZ" Terzilikte birçok şeyin değiştiğine dikkat çeken Tuzlukaya, "Hazır giyimin çıkmasıyla her şey değişti. Hani tüfek çıktı mertlik bozuldu derler ya biz o mertliği bozmadık. Bozmamaya gayret ediyoruz. Mesela Eski Sanayi Bakanı Mehmet Dönen benim mesleği ile hazır giyimi bir tutmaya çalıştı. Ben kendisine dedim ki; eğer hazır giyim ile benim mesleği bir tutarsanız, ben mesleğimden şüphe etmiş olurum. Bu söz özerine bakan bir daha da konuşmadı"  ifadelerini kullandı. "MESLEKTE USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ KALMADI" Meslekte usta-çırak ilişkisinin kalmadığını belirten Tuzlukaya sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Çünkü artık çırak yetişmiyor. Zamanında burada 7 kişi çalışıyorduk. Şimdi ise iki kişi çalışıyoruz. Çekirdekten yetişme kimseyi bulmak imkansız. Konfeksiyonun çıkmasıyla birlikte çalışanların çoğu çekip gitti. 1980'den sonra kimse yetişmedi. Bu da terziciliğe bir ayıptır. Çırak yetişmediği için meslekte bitme noktasına geldi. Hatta çoğu meslektaşımız da dükkanını kapattı. Bu yaştan sonra kapatıp nereye gidebiliriz. Hiç olmasa bu dükkan bize bir hayat bağı oluyor. " "TERZİ SANATININ GÖRSELLİĞİNİ YAŞAMALI" Bir terzi olarak giyimine oldukça dikkat ediyorum diyen Tuzlukaya, "Terzi sanatının görselliğini yaşamalı. Dükkanıma gelen insan önce beni ve kıyafetimi inceler. Sonra da işçiliğimi öğrenir. İşçiliğim ve kıyafetim sanatımın bir göstergesidir. Bizim Çorum'da bir esnaf kültürü var. Karşılıklı yaşadığımız birbirimizi örnek aldığımız bir kültürdür. Bu kültürü ne kitapta ne de okulda öğrenebilirsiniz. Ancak yaşayarak ve kendi kendinizi yetiştirerek o kültürü almış olursunuz. Terzilik meslek olarak zariflik ve kibarlık isteyen bir meslektir. İnsanlarla diyalogu gerektiren bir meslektir. Bu iş bir bayrağı devralmak gibidir. Gittiği yere kadar sürdüreceğiz" dedi. "TOPLUMUN KÜLTÜRÜ EL SANATLARIDIR" Vatandaşın destek verdiği gibi devletinde el sanatına destek vermesi gerektiğini açıklayan Terzi Erdal Onaycı İse, "Devlet destek verirse meslekler 100 yıl daha yaşamaya devam eder. Toplumun kültürü el sanatlarıdır. Devlet el sanatından vergi alıyorsa, emekli maaşından para kesmemelidir. Son üç aydır bu parayı artık kesmiyorlar. Bu da el sanatına katkıdır. Ben bu sanatı yılbaşında bırakmayı düşünüyorum. Terziler yeniliğe açık değiller. Meslekte çağı yakalamalıyız. Yoksa gerilemiş oluruz" ifadelerini kullandı. (Kadir GÜRHAN)  

Editör: TE Bilisim