Yılbaşı kutlama geleneği, 325 yılında alınan bir kararla Hz. İsa’yı anmak için kutlanmaya başlanmıştır. İsa Peygamberin doğum günü 24/25 Aralık'tır. Bugün “Christmas/Noel (kutsal gündür)”, Christ, İsa'nın adıdır. 25-26 Aralık  Hristiyanların bayramıdır. 31 Aralık  tarihi “Yeni Yıl” olarak kutlanır.

Hıristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı, Türklerin “Yeniden Doğuş Bayramı”dır. Türklerin tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir “Akçam Ağacı” bulunuyordu ve bu ağaca “Hayat Ağacı diyorlardı.

Yılbaşının kökeni Türklerin 21 Aralık’ta kutladıkları “Nardugan Bayramı”dır. Tarihte, takvimi ilk kez bulan ve uygulayan Türkler, günlerin uzamaya, gecenin kısalmaya başladığı 21 Aralık gününü 22 Aralık gününe bağlayan günü yılbaşı olarak kabul etmiş ve kutlamaya başlamışlardır. Çünkü bu tarih, günlerin uzadığı, gündüzün geceyi, aydınlığın karanlığı yendiği bir gündür. Türkler bugünü “Nardugan Bayramı” ve “Yılbaşı” olarak kabul ederek, aydınlığa, bilgiye, yenilenmeye verdikleri önemi ve değeri göstermişlerdir. 

Biz Müslümanlar, “Yeni Yıl Kutlanması”nı Hristiyanların “Noel Kutlaması”na benzetirken, Noel Baba kıyafetini Hristiyan kıyafeti, çam süslemesini de yine Hristiyanlara mal ederiz.  Oysa, Noel Baba kıyafetini ve çam süslemesini Türklerden kopya edip gelenek hâline getirmişler ve Hristiyan ritüeli olarak devam ettirmişler ve etmekteler. Duayen Tarihçi Muazzez İlmiye ÇIĞ, ‘Noel Baba kıyafeti’ veYeni yıl çam süslemesi’ninTürklere ait olduğunu, Türklerin İslamiyet öncesi dönemdeki geleneklerinden geldiğini  “NARDUGAN, TÜRKLERDE ÇAM BAYRAMI” başlıklı yazısında şöyle anlatıyor:  

“Eski Türklerde, gökyüzü tanrısal bir güç olarak kabul edilirdi. Geceyle gündüz kavga halindeydi. 21 Aralık tarihinin ardından günlerin uzamaya başlaması, kutsal kabul edilen güneşin kavgayı kazandığı gün olarak kabul edilir ve bunun için şenlikler düzenlenirdi. Bu kutlamalarda ‘Akçam’ denilen çam dalı kullanılır, o çam dalının altına, Tanrı iyi insanlara iyi şeyler sunduğu için, hediyeler konulurdu. Tanrı gelecek yıl iyi şeyler versin diye de, o çam dalına iyi dilekleri simgeleyen bezler, süsler bağlanırdı. O gün aileler bir araya gelir, yemekler yapılır, yenir, şarkılar söylenip, dans edilirdi.”

Nardugan sözü, Moğolca kökenli nar (güneş) ve  Türkçedeki tugan/dugan (doğan) sözcüklerinden meydana gelmiştir. Nardugan sözü, “Yeni doğum” anlamındadır;  “doğan” ve “Çam Bayramı” demektir. Tatarlar bu bayrama “Koyaş Tuğa” yani “Güneş Doğan günü” derler. Başkurtlar, “Udmurtlar, Nardugan” veya “Mardugan, Mişer Tatarları “Raştua”, Çuvaşlar “Nartavan” ya da “Nartukan”, Zırizyalar “Nardava”, Mokşalar “Nardvan” adını verirler.

Türklerde “Nardugan Bayramı ve Akçam Ağacı süsleme” geleneğiher yıl21 Aralıkta yapılırdı. “Narduğan Bayramı”nda yani “Yeni Yıl Kutlamaları”nda; insanlar evlerini temizler, en iyi elbiselerini giyer, yaşlılar ve komşular ziyaret edilirdi.

Nardugan, Roma’da “Satürnalya”, Antik Yunan’da ise “Dionysos Şenlikleri” olarak kutlanan, Türklerde “Güneş’in Doğuşu” anlamına gelen ve Ön Türklerdeki atalar kültü döneminden günümüze kadar Orta Asya coğrafyasında “Güneş kültü” adına kutlanan bir bayramdır. Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır. Bunun nedeni ise Türklerin eski inanışına göre tıpkı Mısır mitolojisinde olduğu gibi gece ile gündüz sürekli savaşırlar ve 21 Aralık günü en uzun gecedir ve ardından Güneş daha çok görünmeye başlar, günler uzar. Bu yüzden Türklerce “Ay yılı” esasına dayalı olarak 22 Aralık gününü takiben ilk dolunayın çıktığı gün yeni yılın ilk günüdür.

Türkler, “Yeni Yıl Kutlamaları”nda ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul ettikleri ve Türk Mitolojisi’ne göre tüm insanların türediği ağaç olan Akçam Ağaçları’nı süsler ve bu ağaçların altında, çevresinde geleneksel oyunlar oynar, kopuz eşliğinde şarkılar söyler ve eğlenceler düzenler.

Türklerde Çam Bayramı “Nardugan”

Türklerin tek tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir “akçam ağacı” bulunuyordu. Bu ağacın tepesi de gökyüzünde oturan tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzuyor ve buna “hayat ağacı” diyorlar. Bu ağacın motifleri yüzyıllardır Türk halı, kilim ve işlemelerinde sıkça görülmektedir.

“Ülgen Baba” ve Ayaz Ata” denilen kutsal kişiler “beyaz uzun sakallı, pelerinli” birer iyilik melekleri ve insanların koruyucusu.  Sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor. Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece, gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra da gün, geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle “akçam ağacı” altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi diye Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, yılı iyi geçirdik, diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar; dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar tanrıdan. İnanca göre, bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş.

Bu bayram için evler temizleniyor ve güzel giysiler giyiliyor; ağacın etrafında şarkılar söylenip oyunlar oynanıyor. Kutsal yaşam ağacı olarak kabul edilen “Akçam Ağacı”nın dallarınaistek ve beklentileri dile getiren yazıtlar bağlanır. Yaşlılar, büyükbabalar ve nineler ziyaret edilir, aileler bir araya gelerek birlikte özel yemekler yenilirdi. (Yedikleri, yaş ve kuru meyveler yanında, özel bir yemek ve bir tür de şekerleme.) Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömrün çoğalacağına, uğur geleceğine inanıyorlar. Bu gün dönümünde fena olanlar iyi, cimri olanlar eli açık oluyor. Yeraltında kütülüklerin aynı zamanda “Gök Tanrısı” Ülgen’in kardeşi olan Erlik de o gün iyi ve eli açık olarak sırtında kürklü kaftanı, başında kırmızı başlığı ve ayağında çizmeleri elinde torbası ile hediyeler dağıtıyordu.

Noel Baba’nın da yine Türk geleneğinden günümüze geldiğini belirten Muazzez İlmiye Çığ, “Bugün Noel Baba olarak kabul edilen yaşlı adamın, gökyüzü tanrısının kötü kardeşi yeryüzü tanrısı olduğuna inanılır. 22 Aralık’ta onun bile iyi olmaya karar vererek, kapı kapı dolaşıp hediyeler verdiği düşünülürdü. Noel Baba’nın kıyafetleri tıpkı Türk geleneklerindeki kıyafetleri yansıtır. Bu adet, Hunlarla birlikte Avrupa’ya, Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte Hıristiyanlara geçti” sözleriyle; “Yılbaşı” yani “Noel Kutlama”  geleneklerinin Türklerin Yılbaşı Bayramı  “Nardugan” geleneğinden geldiğini, Avrupa’ya ve Hristiyanlara Türklerden geçtiğini dile getirmektedir.

Editör: TE Bilisim