Özel Haber: Türkan Çatal Yıldız

26 Eylül Dil Bayramı’nda Ankara’da açılan ve büyük bir ilgi gören Kelime Müzesi’ni müze sorumlusu Emre Süngü ile konuştuk. Kelime Müzesi’nin Türkiye’nin ilk ve tek örneği olduğunu ifade eden Süngü, müze kurucusunun edebiyatçı, yazar Şermin Yaşar olduğunu söyledi. Süngü, müzenin kuruluş amacının kelimelerin, deyimlerin kökenlerine dair etimolojik bilgilerin somut eserlerle buluşturulması, aktarılması olduğuna vurgu yaptı. Müzenin yaşayan müze olduğuna da değinen Süngü, müzede yer alan kelimelerin gün içerisinde bile değiştiğini paylaştı. 

Müze Sorumlusu Emre Süngü

Kelime Müzesi Sorumlusu Emre Süngü müzenin bir yaşayan müze olduğunu ifade ederek, “Müzede yer alan eserlerin gün içerisinde bile değiştiği olabiliyor. Özellikle yaşayan müze olmayı amaçlayan bir müze. Bundan dolayı da Kelime Müzesi alışılmışın dışında bir müze. Müzemize gezmek için bir rota yok, ziyaretçilerimiz istedikleri köşeden müzeyi gezmeye başlayabilir. Çünkü her katımız birbirinden bağımsız olarak hizmet veriyor” dedi.

Kelime Müzesi kim tarafından ne amaçla kuruldu?

Kelime Müzesi edebiyatçı, yazar Şermin Yaşar tarafından kuruldu. Başlarım Şimdi Anneliğe, Tarihi Hoşça Kal Lokantası, Dedemin Bakkalı gibi kitapları ile tanınan Yaşar, Kelime Müzesini kurarak dilimizin inceliklerini ziyaretçilere anlatmayı hedefliyor. 

Dil aslında düşüncelerimizin, zihnimizin bir yansıması. Kelime Müzesi’ni ise kelimelerin, deyimlerin kökenlerine dair etimolojik bilgilerin somut eserlerle buluşturulması, aktarılması diye özetleyebiliriz. Biz de bize bırakılan bu mirası, çocuklarımıza, yetişkinlerimize aktarmak istiyoruz. Böylelikle nesilden nesle bilgiler devam etmesini ve Kelime müzesi bu anlamda bir farkındalık yaratmasını hedefliyoruz.

“BÜYÜK BİR İLGİ İLE KARŞILATIK”

Müze ne zaman açıldı ve müzeye olan ilgi nasıl?

26 Eylül Dil Bayramı’nda açıldı müzemiz. Açıldığı günden bu yana büyük bir ilgiliyle karşılaştığımızı söyleyebilirim. Hatta insanların kelimelere olan ilgisi bizi hem şaşırttı hem de çok mutlu etti. Hafta içi genelde okul grupları ziyarete geliyor ve hafta içleri yaklaşık 100-150 öğrenciyi kabul ediyoruz. Hafta sonu da dışardan ziyaretçilerimiz çok oluyor. Hafta sonu için de yaklaşık bin kişinin müzeyi ziyaret ettiğini söylemek mümkün. 

Kelime Müzesi’ni gezen kişinin burada ayırdığı süreye bakacak olursak bu esasında kişiden kişiye de değişen bir şey. Buraya gelen ziyaretçinin kelimelere olan ilgisine, etimolojiye olan yakınlığına ve bilgisine göre değişiyor diyebiliriz. Benim gördüklerime göre müzeyi 15 dakika gezip çok beğenerek ayrılan da var ya da 2 saat gezip ben müzeye doyamadım diyen de var. Ama şu gerçek ki 40 dakika müzeyi gezmek için yeterli bir süre. 

“YAŞAYAN MÜZE OLMAYI AMAÇLAYAN BİR MÜZE”

Kelime Müzesi’nden bahsedebilir misiniz? Ziyaretçiler müzeye geldiklerinde onları neler bekliyor?

Burası bir yaşayan müze, eserlerin gün içerisinde bile değiştiği olabiliyor. Özellikle yaşayan müze olmayı amaçlayan bir müze. Bundan dolayı da Kelime Müzesi alışılmışın dışında bir müze. Biz ziyaretçilerimize geldiklerinde en boş kattan başlamalarını öneriyoruz. Hatta gezmek için bir rota yok, ziyaretçilerimiz istedikleri köşeden müzeyi gezmeye başlayabilirler. Çünkü her katımız birbirinden bağımsız olarak hizmet veriyor. Müzemiz yaşayan müze olduğu için müzeyi gezen bir kişi 6 ay sonra tekrar müzeyi gezmeye geldiğinde bambaşka kelimeler görsün istiyoruz.

Müzenin girişinin olduğu katı gezmeye başlayan örneğin ‘misk gibi’ deyim ile karşılaşacaktır. Bu deyim esasında misk kokusundan geliyor. Ziyaretçilerimiz bu bölümden misk kokusunu da teneffüs edebiliyorlar.

Yine aynı köşede zırnık koklatmak deyimini anlatan bir kısım da bulunuyor. Zırnık aslında arsenik yani zararlı bir maddedir. ‘Sana zehir bile koklatmam’ demek aslında.

Şirazeden çıkmak deyiminin olduğu kısımdan bahsedecek olursak, şiraze şerit kökünden gelmektedir. Kitabın sert kısmına şiraze deniliyor, ama zamanla sadece kitabın şirazesi kaymış demekle kalmamışız ve insanlar için de şirazesi bozulmuş, kaymış deyimini uygunsuz davranışlarda bulunanlar için kullanmışız. 

Camın içinde yer alan suyun olduğu bir kısım bulunuyor müzemizde. Bu kısımda anlatılmak istenen ise ab-ı hayat. Ab su demektir, biz ise ab kelimesinden abdest, hoşab gibi kelimeleri türetmişiz. 

Pırlantanın altında kağıdımsı bir parça koyarak, pırlantanın daha hoş görünmesi sağlanıyor. Zamanla taş eskiyor ve pırlanta parlaklığını yitirerek ‘foyası ortaya çıkmış’ oluyor. 

Dikkat çeken eserlerimizden birisi de Atatürk’ün 3 boyutlu resmi. Türkiye’de ve dünyada gerçeğe en yakın portesi diyebiliriz. Yaklaşık 10 bin 700 Atatürk fotoğrafları incelenerek oluşturuldu. 8 aylık bir çalışmanın da ürünü. Bu kısım için ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği ve fotoğraf çekildiği kısım diyebiliriz. Bu kısımda aynı zamanda Atatürk’ün geometri kelimelerini Türkçeye çevirdiği kelimeler de yer alıyor.

Pirinç tanesi ve hemen üstünden bir büyütecin yer aldığı kısımda ise ‘gözünde büyütmek’ deyimini anlatıyor müze. 

Aslında sözlüklerin şu an sadece günümüzde kullanılmadığı, eskiden de dilbilgisinin olduğunu ifade eden bir kısmımız bulunuyor. Sözlük kültürünün çok eskiden de kullanıldığını aktarmak istiyoruz. Aynı zamanda da Atatürk’ün Latin harflerine geçerken nasıl bir tablo kullandığını da aktaran bir tablo yer alıyor. Önce Latin harflerini, sonra da Arap harflerinin görülebileceği bir kısım. 

Her harfe göre çekmecelerin yer aldığı bölümden bahsetmek istiyorum. Bu bölümde her harfe göre bir türkü ya da şarkı sözleri yer alıyorken çok bilinmeyen kelimelerin altında açıklamaların yer aldığı kısım. Ziyaretçileri genelde kendi baş harflerinin olduğu çekmecelerde yazan kelimeleri okut-yarak zaman geçiriyorlar. Bu kısımda aynı zamanda her harfin altında rulo şeklinde sarılmış o harflere ait kelimeler de bulunuyor. En az kelimenin olduğu harf ise j harfi. Türkçede j harfinden toplamda 153 kelimemiz var ve çoğu da Fransızcadan geçmiş kelimeler. En fazla kelimenin olduğu harf ise Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre K harfi. 

Müzede katlar arasında boylu boyunca uzanan avizede ise geçmişten bugüne tüm alfabelerden örnekler bulunuyor. Örneğin Latin Alfabesi, Göktürk Alfabesi ve Arap Alfabesinden örnekler görmek mümkün. Müzik ise kopuz ve at sesleri ile başlıyor, etkilendiğimiz kültürlerden, dinlerden izler taşıyarak cumhuriyetin çağdaş ritimleri ile bitiyor. 

İşte bu bahsettiğim kelimelerden yola çıkacak olursak dilimiz için farkındalık yaratmak ve bu alanda ilerlemek isteyen çocukların önünü açmak. Okul çağındaki çocuklar için çok faydalıyken onlara tam anlamıyla hitap ettiğini de söyleyemeyiz. Ama şu gerçek ki 7’den 70’e herkese hitap ediyoruz. Herkesin kendinden bir şey bulacağı konu muhakkak vardır. Bunu da zaten gelen ziyaretçilerimizin güzel dileklerinde bulunarak müzeden ayrılmalarından anlıyoruz. Müze anlayışında genellikle camların ardında sahnelenen eserler yer almaktadır. Kelime Müzesi’nde ise daha çok deneyimsel bir müze örneğidir. Ziyaretçilere dokunarak, keşfederek öğrenmeyi sunar. 

Kelime Müzesi’nin Türkiye’de başka örneği var mı?

Kelime Müzesi bu konseptle Türkiye’de ilk ve tek müze. Dünyada yerel boyutta böyle bir müze var mıdır ondan emin değiliz ama dünyada da bu konseptle bir müzenin yer almadığını biliyoruz. Biz de tüm Ankaralıları ve dünyanın her yerinden gelen yerli ve yabancı turistleri Kelime Müzemize davet ediyorum. 

Editör: TE Bilisim