Renault Mais Genel Müdürü İzzet Berk Çağdaş, önümüzdeki 5 yıl içinde otomotiv sektörünün geleceği noktalarla ilgili gençleri bilgilendirdi. Sürücüsüz otomobillerin yakın bir gelecekte, uygun fiyatlarla hayatımıza gireceğini hatırlatan Çağdaş, Türkiye’de bu gelişmelerin dünyaya oranla biraz daha yavaş gerçekleşeceğinin altını çizdi. Şehirlerin alt yapılarından kaynaklı bir gecikme yaşanabileceğine değinen Çağdaş, Türkiye’de kişi başına düşen otomobil rakamlarının da düşük olduğunu açıkladı. Türkiye’de bin kişiye 170 araba düşerken, bu rakam ABD’de 870, Almanya’da 650 civarında. DİJİTALLEŞME, TEKNOLOJİ, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Önümüzdeki süreçte, dünyada kullanılacak araçlarla ilgili Renault’un yatırım ve Ar-Ge konusunda öncü olduğuna değinen Renault Mais Genel Müdürü İzzet Berk Çağdaş, ‘’Dijitalleşme artık hayatımızın bir parçası. Onunla birlikte tabii ki sürdürülebilirlik, bundan sonra toplumumuzun, var olabilmesi için, hayatta kalabilmesi için, en küçük noktadan en büyük noktaya kadar, hepimizin üzerinde durması gereken başka bir alan. Aslında bizler geleceği sürdürülebilirlik üzerine inşa ediyoruz. Geleceğe baktığımızda, bizim ürettiğimiz araçların 3 tipi var. Yani Renault elektrikli araç segmentine en fazla yatırım yapan, en fazla Ar-Ge desteği sağlayan şirketlerden bir tanesi. Bunu neden yapıyor cevabı çok basit. Çünkü artık sürdürülebilirlik hayatımızın en önemli noktası. Bu dijitalleşme ile beraber hayatımızdaki en küçük noktalara tesir ediyor. Şehirleşmeyi etkiliyor, toplumun sosyal dokusunu dahi etkileyen bir yapıya sahip. Dijitalleşme, teknoloji ve sürdürülebilirlik üçü bir arada’’ ifadelerini kullandı. ŞEHİRCİLİK ALT YAPISI DEĞİŞMELİ Sürücüsüz ve kendi kendine iletişim sağlayarak yola çıkan araçların, dünyaya oranla Türkiye’de biraz daha yavaş gelişeceğini hatırlatan Çağdaş, ‘’Araçlar, Türkiye’de biraz daha yavaş gelişecek çünkü şehirlerimizin alt yapısı bu duruma çok müsait değil. Ama bu uygun hale getirildikçe dünyayla paralel bir süreçte Türkiye’de de bu uygulamalara başlanacaktır. Çünkü bu otomobiller ciddi bir şehircilik alt yapısı gerektiriyor. Dikkat ederseniz, bu teknoloji bu ürün vasıtasıyla kentsel yapıyı da değiştiriyor. Yani yollarda, otonom araçların seyahat etmesini sağlayacak, sistematik bir alt yapı Avrupa şehirlerinde çok hızlı bir şekilde başladı. Ama bu Türkiye’de biraz daha yavaş gerçekleşecek. Bunun sebebi, Ankara, İstanbul gibi şehirlerde çok büyük trafik yoğunlukları görebilirsiniz. Türkiye’de araç sahipliği aslında çok düşük. Türkiye’de her bin kişiye 170 tane araç düşüyor. Bunu ehliyetli nüfusa yaydığınızda kişi başına 140 tane araç düşüyor. Bu çok düşük bir rakam. Örneğin, Bulgaristan yeni Avrupa Birliği’ne girmesine rağmen kişi başına 370 tane araç düşüyor. Amerika’da kişi başı 870, Almanya’da 650, Yunanistan’da 480 civarında araç düşüyor’’ dedi. TEKNOLOJİ AİLE HAYATINI ETKİLİYOR Teknoloji ile birlikte değişimin aile hayatlarına kadar etki ettiğinden bahseden Çağdaş, ‘’Türkiye’de son 10 yılda aile müessesini çok ciddi anlamda değişim geçirdiğini görüyoruz. İstatistiklere baktığımızda, boşanma vakalarının sayı oran olarak arttığını görüyorsunuz. Bunun nedeni ne olabilir? En büyük neden, sevginin azalması diyebilirsiniz. Bu itici bir faktördür. Ama buna temel teşkil eden en önemli faktör, cep telefonu. Mesela bundan 50 yıl önce aynı sadakatsizlik ve aynı sadakat unsuru tartışılıyordu. Ama kimse bunu tartışmıyordu. Teknoloji ile birlikte bu artık ayyuka çıkmaya başladı. Instagram, Facebook, Whatsapp gibi bir sürü teknolojik unsur hayatımıza girdi ve toplumun dokusunu değiştirmeye başladı. Biz kabul edelim ya da etmeyelim insanlar yalnızlaşıyor ve bizler de yalnızlaşıyoruz. Birçoğumuz restoranlarda sadece telefonuyla ilgilendiğini göreceksiniz. Bu aile içinde de böyle. İnsanlar yalnızlaşıyor ve sanal bir kişilik inşa etmeye başladı’’ şeklinde konuştu. BENZİN VE DİZEL YAKIT DEVRİ KAPANIYOR Teknolojinin ulaşım alanında etkili olmasının kaçınılmaz olduğunu yakıt türlerinin ilerleyen dönemlerde değişim göstereceğini belirten Çağdaş, ‘’Dolayısıyla ulaşımın bundan etkilenmemesi mümkün değil. Bunu araç teknolojilerinde yardımcı diğer otomotivle alakalı alanlarda görüyoruz. Elektrikli araçlar diye bir konseptimiz var. Çünkü dünya karbondioksit emisyonu konusunda çok ciddi anlamda etkileniyor. Dünyanın en önemli üreticilerinden bir tanesi Volkswagen Amerika Birleşik Devletleri’nde kendisine karşı açılan bir davada çok ciddi cezaya çarptırıldı ve toplumu, tüketicileri kandırmakla suçlandı. Azot salınımının belirttiği oranın üzerinde olduğu ispat edildiği için bu cezaya çarptırıldı. Çarptırıldığı ceza 15 milyar dolar civarında bir rakamdı. Dolayısıyla biz hızlı bir şekilde görüyoruz ki önümüzdeki 10-20 yıllık dönemde artık içten yanmalı yani benzinli ve dizel motorların yerini öncelikle hybrid ve daha sonra da elektrikli motorlar alacak. Daha teknoloji, dijitali daha fazla kullanan ve daha hızlı olmak yerine daha akıllı araçlar hayatımıza girecek’’ diye konuştu. SÜRÜCÜSÜZ ARAÇLAR GELİYOR Yaklaşık 12 yıl sonra trafikteki araçların yüzde 15’ini otonom araçların oluşturacağı ifadelerini kaydeden Çağdaş, ‘’Eğer yasal engeller ortadan kaldırılırsa ki kaldırılacaktır, 2030 yılı itibariyle dünyadaki araçların yüzde 15’ini otonom sürücülü araçlar olması bekleniyor. Otonom sürücü demek yani sürücüsüz araçlar demek. Siz sadece ihtiyacınızı ön plana getiriyorsunuz. Sizin ihtiyacınız A noktasından B noktasına gitmekse, araç sizi otomatik olarak istediğiniz yere ulaştıracak. Buna cevap vermek için sizin aracı kullanmanız gerekmiyor. Artık otomobil endüstrisini yakın dönemde yani gelecek 10-20 ve 30 yıllık dönemde temel konu budur. İnsanların mobilite ihtiyacının değişmesi anlamında internet üzerinden birbiriyle iletişim kurabilen nesneler ortaya çıkacak. Henüz tam anlamıyla ticarileşemediği için bugün sizler göremiyorsunuz. Araçlar, benzin miktarınızdan, yol durumuna, sizin yorgun olmanızdan hasta olmanıza kadar birçok bilgiyi verilerle istasyonlara bildirecek’’ dedi. TİCARİLEŞME İLE BİRLİKTE HAYATIMIZA GİRECEK Sürücüsüz araçların aslında şu dönemde kullanılmaya başladığını ama henüz ticarileşmediğine değinen Çağdaş, ‘’Bunlar önümüzdeki dönemde artık ticarileşecek. Bu kaçınılmaz bir gerçek. Biz de bu konuya marka olarak çok önem veriyoruz. Simbiyo isimli bir teknoloji geliştirdik ve simbiyo kelime anlamı olarak kendi üzerinden beslenen demek. Bu araç sizi evinizden alıyor, gideceğiniz yeri söylüyorsunuz, otonom sürücü için ayarlanmış bir hatta sizi götürüyor. Siz yola bakmak zorunda kalmıyorsunuz, istediğiniz gibi gazetenizi ve kitabınızı okuyabiliyor ya da başka şeyler yapabiliyorsunuz. Şu anda biz 2 günlüğüne bazı gazetecileri bu aracın test sürüşü için Paris’e misafir ettik ki bu aracı basın görsün diye. Bunların hepsi çok yakın zamanda hayata geçecek ve ticarileşecek. Bu ticarileşme çok pahalı satın alması imkânsız boyutlarda olmayacak’’ ifadelerini kullandı. 5 YIL İÇİNDE 155 MİLYON ARAÇ Sürücüsüz araçlarda, güvenlik, konfor ve ulaşım süresince geçen zamanın etkili ve verimli kullanılması gibi alanlarda büyük değişiklikler sağlanacağını ama bunun için hız konusundan feragat edilmesi gerektiğinin altını çizen Çağdaş, ‘’Bütün amaç daha güvenli, daha eğlenceli, size daha yakın teknolojilerin hayata geçirilmesi. Biz mesela şu anda, hologram sistemi üzerine de çalışıyoruz. Örneğin 5 sene sonra sizler beni bir konferansa konuşmacı olarak çağıracaksanız, ben ofisimde otururken, hologram görüntü sizinle burada olacak. Bütün bunlar şu anda hayatımızın içine giren, ticarileşmemiş unsurlar. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde dünya üzerinde 155 milyon tane aracın internet üzerinden birbirleriyle iletişim kuracağı düşünülüyor. Bu yol ve sürüş güvenliğinin her şekilde artırıldığı, daha çevreci, sizi daha fazla düşünen, size daha fazla dokunan, davranışlarınızın bir modelini çıkararak ona göre davranan araçlar demektir. Bu tabii hızdan feragat etmeyi gerektiriyor. Ama onun yanında güven, konfor, eğlence, ulaşım boyunca geçen zamanınızı daha verimli ve daha keyifli geçirmenizi sağlayacak bir anlayış modeli olacak’’ dedi. (Rozita Merve HAMİDİ)

Editör: TE Bilisim