Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923’tarihinde kurulduğundan beri millî birlik ve beraberliğin sağlanması, yeni bir toplum yapısının oluşturulması amacıyla kültür çalışmalarına, inkılaplara ağırlık verildi. Bu çalışmaları bilimsel bir temele oturtmak ve bilimin ışığında yürümek gerekiyordu. Bu sebeple önce 1924 yılında İstanbul Dârülfünununda (Üniversitesinde) Türk dili, tarihi, kültürü üzerine araştırmalara, incelemeler yapmak üzere Türkiyat Enstitüsü kuruldu. Enstitü, bütün Türkiye’nin ihtiyacına cevap veremeyeceğinden Ankara’da 1931’de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) ve 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) adlı bilim derneklerinin kurulması kararlaştırıldı. 12 Temmuz 1932’de kurulan Türk Dil Kurumunun (o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti)  “Türkçe Kurultayı” adı verilen ilk genel kurulu 26 Eylül 1932 günü Dolmabahçe Sarayında yapıldı. Türk Dil Kurultayı’nda daha önce yapılan çağrının da etkisiyle 814 üyeyle birlikte katılanların sayısı 917’ye ulaştı. Ülkenin her yanından ve her meslekten kişilerin, saz şairleri ile yemenili köylü kadınlarının katılımı, toplantının ulusal özelliğini göstermişti. Birinci Türk Dil Kurultayı’nın toplandığı gün olan 26 Eylül tarihi kurultayda alınan kararla Dil Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. Türk Dil Bayramı’nın 87. yıl dönümünü kutladığımız Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) 12 Temmuz 1932’de kurulması öncesinde yaşanan Türkçe ile ilgili bazı bazı olaylar, TDK’nin oluşumunu zorunlu hâle getirmiştir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarından 20. yy.ın başlarına kadar dilde sadeleşme ve alfabeyi geliştirme, değiştirme yönünde önemli tartışmalar yaşanmıştır. 1927 yılında Azerbaycan’da Latin kökenli bir alfabenin kullanılmaya başlanması Türkiye’yi etkiledi. Aynı yıl Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Nutuk’unu okumasından sonra dil ve alfabe çalışmaları alevlendi. 3 Şubat 1928 tarihinde İstanbul’da ilk Türkçe hutbe okundu. 20 Mayıs 1928’de TBMM’de kabul edilen bir kanunla (Beynelmilel Erkânın Kabulü Hakkında 1288 Sayılı Kanun) milletlerarası rakamların kullanılmasına başlandı. Kanun müzakereleri sırasında alfabenin değiştirilmesi isteği sık sık dile getirildi.  Maarif Vekâletince (MEB) Latin kökenli Yeni Türk Alfabesini hazırlamak üzere 27 Mayıs 1928’de Dil Heyeti/Dil Encümeni Kuruldu. Encümenin hazırladığı alfabeye son şekli verildi. TBMM, 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Türk Alfabesi Kanunu’nu (Türk Harflerinin Kabul ve  Tatbiki Hakkında 1353 Sayılı Kanun) kabul etti. Birinci Türk Dil Kurultayı’nda Türk Dil Kurumu Başkanı Samih Rıfat, kurultayın açış konuşmasında, amacın Türkçeyi ulusal dil düzeyine çıkarmak, yazı dili ile halk dili arasındaki ayrılığı gidermek olduğunu belirtmiş, bu amaca da ancak halkın katılımıyla ulaşılabileceğini söylemişti. Kurultayda, Türk Dil Kurumu’nun tüzüğü üzerinde çalışılmış, tüzüğün birinci maddesi şöyleydi: "Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin yüksek koruyucu başkanlığı altında 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti adlı bir cemiyet kurulmuştur." Derneğin amacı da şöyle belirlenmişti: "Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir." “26 Eylül Dil Bayramı”, aynı zamanda “Dil İnkılabı”nın da coşkuyla kutlandığı bir gün. Bilindiği gibi “Dil İnkılabı” 1 Kasım 1928 yılında gerçekleşti ve dört yıl sonra ilk defa 26 Eylül 1932 günü “Birinci Türk Dili Kurultayı” toplandı. Kurultayın üçüncü günü yani 28 Eylül, Karamanoğlu Mehmed Bey’in 13. yüzyılda “Bundan böyle divanda, hankâhda, dergâhta Türkçe konuşulacaktır.” dediği günün yıl dönümüne rastlamıştır. “Birinci Türk Dil Kurultayı”nın toplandığı gün olan 26 Eylül ile 28 Eylül; bu iki tarihin örtüşmesi daha sonraki yıllarda önem kazanmış ve Eylül ayının 26. gününü de içine alan son haftasında geleneksel olarak Türk Dili Kongresi toplanır olmuş, aynı tarih Türkçe için “Dil Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Türk Dil Kurumu tarafından dört yılda bir “Uluslararası Türk Dil Kurultayı” adıyla düzenlenen kongrelerde Türk dili hakkında bildiriler okunup kararlar alınmaktadır. Kongrede sunulan bildiriler, Kurum tarafından kitap hâlinde bastırılarak araştırmacıların yararına sunuluyor. Bu Kongrelerde Türkoloji ilmine emeği geçen bilim adamlarına da ödüller verilmektedir.    

Editör: TE Bilisim