TBMM’de kabul edilen kanunla Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulacak. Ancak, ülke turizm faaliyetlerinin yüzde 80’ini yürüten TÜRSAB, Ajans yönetiminde temsil edilmeyecek. TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, kanunun Cumhurbaşkanı tarafından yeniden değerlendirilmesini talep ediyor. Meclis'te önceki gece kabul edilen kanunla Türkiye'nin turizm hedeflerine ulaşması amacıyla imkân ve fırsatların dünyada tanıtılması, turizm potansiyelinin tüm yönleriyle ülke ekonomisine kazandırılması, turizm yatırımlarının ülke ekonomisindeki payının ve hizmet kalitesinin arttırılması için Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulması karara bağlandı. Kanunun içerik özeti bu. Biraz muğlak ama şimdiye dek tek tek STK'ların ya da bazı devlet kurumlarının birbirinden bağımsız olarak yarım yamalak yürüttüğü faaliyetlerin tek elde toplanması anlamına geliyor bu. Ve kesinlikle çok olumlu bir gelişme. Bu kurumun icra ve yönetim kurulları olacak. Başkanlığını da Turizm ve Kültür Bakanı yürütecek. YÖNETİM KURULUNDA, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan Yardımcısı, Tanıtma Genel Müdürü, THY Yönetim Kurulu Başkanı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından işletilenler hariç olmak üzere havalimanı ve terminal işletmelerini temsilen en yüksek cirosu olan ilk iki işletme arasından her üç yılda bir sırayla görevlendirecek birer kişi, bakanlıktan turizm işletmesi belgeli tüm tesislerin bulundukları coğrafi bölge bazında temsilini sağlamak üzere Marmara ve Akdeniz bölgelerinden ikişer üye, Ege, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden birer üye ile seyahat acentesi işletme belgesi sahiplerinin ilgili mevzuatı uyarınca kendi aralarında yapacakları seçimle belirlenecek bir kişi olmak üzere, toplam 15 üyeden oluşacak. Ajansın yürütme organı olan İCRA KURULU; Tanıtma Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan Yardımcısının başkanlığında, Tanıtma Genel Müdürü, bakanlıktan turizm işletmesi belgeli tesislerden Marmara, Akdeniz ve Ege bölgelerini temsil eden Yönetim Kurulu üyeleri arasından bakan tarafından seçilen üç üye olmak üzere toplam beş üyeden oluşacak. Buraya kadar olan bilgiler ışığında dikkati çekmeyen bir nokta var. O da Türkiye'deki turizm faaliyetlerinin yüzde 80'ini yürüten, kanunla kurulmuş ve kısa adı TÜRSAB olan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği bu kurullarda yok. Tamamen by-pass edilmiş durumda. TÜRSAB, sadece danışma kurulunda yer alacak. O da TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), Türkiye Otelciler Federasyonu, Türkiye Otelciler Birliği temsilcileriyle dönüşümlü olarak... “TURİZMİN BÜYÜK BÖLÜMÜ ÜZERİMİZDEN DÖNÜYOR” TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ile konuştum. Çok kırgın ve bu kanunun Cumhurbaşkanı tarafından yeniden değerlendirilmesini talep ediyor. Firuz Bağlıkaya kurumsal olarak yasa çıkmadan evvel çalışmalar yaptıklarını, diğer derneklerle birlikte geçen hafta tüm partilerin grup başkan vekilleriyle bunu paylaştıklarını belirterek özellikle kendisinin AK Parti grup başkan vekillerini ziyaret edip yasa tasarısındaki eksiklikleri anlattığını ifade etti. Aslında kendi seyahat acentesi nedeniyle TÜRSAB'ın üyesi olan Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Ersoy ile görüşememiş Firuz Bağlıkaya. Bağlıkaya, yasada sadece kendilerinin değil yine yasayla kurulmuş Rehberler Derneği'nin de bulunmadığını ifade ediyor. Firuz Bağlıkaya sorularıma şöyle cevaplar verdi: Neden TÜRSAB bu kadar önemli? Turizmin bir konaklama ayağı var, bir ulaşım ve bir de pazarlama ayağı var. Biz pazarlama ayağındayız TÜRSAB olarak. İstediğiniz otelin muhasebesine bakın, faturalarının yüzde 80'i seyahat acentelerine ve tur operatörlerinedir. Fuarlara gidin bakın, tur operatörleri ağırlıklıdır. Konaklama yerleri de katılır ama onlar tanıtım amaçlıdır, direkt satış amaçlı değildir. Ağırlık olarak tur operatörleri ve seyahat acenteleri satış yapma amaçlıdır fuarlarda. Dolayısıyla turisti esas getiren mekanizmanın pazarlama mekanizmasının bu oluşumun içinde yer alması doğal olandır. Sayın Bakan'ın firması da sizin üyeniz, sizi muhatap almıyor mu? Kendisiyle konuştuk ama bilmiyorum. Biz kendisinin Bakanlık'ta neler yaşadığını bilemiyoruz. Bu konuda değerlendirme yapamamam. Herhâlde kendine göre sebepleri var. Ama bu bizim kabul etmediğimiz sebepler. Nedir o kabul etmediğiniz sebepler? Yani Sayın Bakan “Eğer bu karar alma mekanizmalarında siz olursanız herkes böyle bir talepte bulunur” diyor. Ama siz herkes değilsiniz. Biz de aynını söylüyoruz “Biz herkes değiliz” diyoruz. Biz kanunla kurulmuşuz. Türkiye'deki turizmin büyük bir bölümü bizim üzerimizden dönüyor. Öyle olsa herkes yasayla kurulurdu. Seyahat acenteleri arasından bir temsilci alınacakmış. Hangi temsilciyi alacaklar? Seçimle gelecek. E biz zaten seçimle geliyoruz ve tüm seyahat acentelerini temsil ediyoruz. Kongreden sonra yani bir kongre daha yapıp bu yönetim kuruluna bir yönetici seçimi mi yapalım? Bir de icrada yokuz. Seçilmiş bir teşkilatın başkanı değil de bir başkası bilmediğimiz bir yöntemle seçilecek icra kuruluna. Ne sebeple bilemiyorum. “ÖNCE BİZ OLMALIYIZ” Kanunla yapılmak isteyen ne? Bizim amaçladığımız kanun teklifinde ağırlıklı olan kısım Türkiye'nin tanıtımı ve ülkemizin algısıyla ilgili bir tanıtıma yönelikti. Gerçekten de bir takım lobilerin ve grupların yönetilmesi mevcut yasalarla mümkün değil. Lobi faaliyetlerinde bulunulması gerekiyor. Bunlar için çok yüksek ücretli ve çok yüksek bütçeli kadrolar gerekiyor. Ülke turizmi için Türkiye'nin pazarlaması ve algı yönetiminin tek merkezden ve güçlü biçimde yapılması gerek. Türkiye'nin en büyük acente kuruluşu TÜRSAB bunun içinde yer almıyorsa bu eksik olacaktır. Daha da iddialı konuşuyoruz. Önce biz olmalıyız, daha sonra başkaları olmalı. Çünkü bu bizi ilgilendiren bir şey. Zaten hâlihazırda yaptığımız bir şey. Zaten bunu Avrupa'da biz yapıyoruz. Bakanlığın bütçelerine bakın bu tanıtım konusundaki bütçelerine. Son derece mütevazıdır, kısıtlıdır. Hâlbuki gidin bakın tur operatörlerine orada milyonlarca avro para harcıyorlar. Gazete ilanları var, televizyon ilanları. Hepsinden önemlisi de Türkiye ile ilgili negatif haberlerin çıkmasının önlenmesi var bu işin içinde. En önemlisi bu. Bir haber çıktıktan sonra siz onu ne kadar toparlarsanız toparlayın, geçmiş olsun haber alıp başını gitmiştir. Dolayısıyla basın yayınla kanaat önderleriyle odaklarla iyi ilişkiler yapılmalı ve bu tek merkezden büyük bütçeyle yapılmalı. Türkiye'ye yönelik kara propagandaya karşı çıkmak için bu oluşum gerekliydi ve doğru bir girişimdi ama bizim olmayışımız büyük eksiklik. Yani diyorsunuz ki öyle şeyler yapılmalı ki bu tür haberlerin altının boş olduğu konusu Avrupalılarda bir kanaat olarak oluşmalı. Aslında çıkmaması lazım. Bizim rakiplerimizle ilgili çıkmıyor. Türkiye'de olan olayların iki misli Yunanistan'da oluyor, Yunanistan'la ilgili kötü haber çıkmıyor. İspanya ile ilgili çıkmıyor. Bizde hemen çıkıyor, hatta abartılarak çıkıyor. Çünkü yurt dışında faaliyet gösteren büyük turizm şirketlerinin Yunanistan'da yatırımları var, Türkiye'de yok. Onlar kendi yatırımlarını korumak istiyor. Dolayısıyla onlar kendi yatırımlarının olduğu ülkelerle ilgili mümkün olduğunca negatif haber yapmamak istiyorlar. Bizim ülkemizde böyle bağları olmadığından hemen küçük bir şey abartılarak ortaya çıkıyor. Yabancı yatırımcıların o zaman Türkiye'ye yatırım yapması gerekiyor. Yabancı yatırımcılar bu işin sigortası. Diğer ülkelerdeki kadar burada risklerinin olması gerekir. Peki, sormak isterim ne kadardır Türkiye'de yabancı yatırımcı? Vallahi kendi mülkü olan yabancı yatırımcı çok az hakikaten. Yok gibi bir şey. Bir Hilton var sahibi Hilton değil. Four Seasons var mesela sahibi Türk. Club Med diyelim. Kendi işletmesini gelir kendi yapar misal. Bunun gibi resort markalar olması gerekir. Sadece TUİ'nin Türkiye'de kiraladığı oteller var. Ama ülkemizde 4-5 adet otel varsa İspanya'da 150 tane var. (İHA)

Editör: TE Bilisim