Salgın hastalıklar, kıtlık, savaşlar büyük felaketlerdir ve insanları, acıların ve yıkımların etkisiyle ekonomiden siyasete, kültüre kadar etkilemesi kaçınılmaz. Veba salgını, Orta Asya’da dağ sıçanlarında başlamış oradan Çin’e sırasıyla Kırım ve Avrupa’ya ulaşmış. Salgın, tanrıların gazabı ya da yıldızların etkisiyle ortaya çıktığına dair sanılıyordu. Bazı salgın hastalıklarında tütsü yakılarak ortamın güzel kokmaması sağlanırsa önleneceği sanılıyormuş. Bu bir şey değil, banyo yapılmazsa derilerindeki gözeneklerin açılmadığını ve o kötü hava vücuda girilemeyeceğini savunan “uygar” Avrupalılar 1800lü yıllara kadar böyle yapmışlar. Fanatik Hristiyanlar ise Yahudilerin suları zehirledikleri iddiasıyla onları yakma aşamasına taşımışlar bu olayı. Ortaçağda işlemiş oldukları günaha, burçların azizliğine, cadılara başka dinlere mensupların bulaştırdığına dair düşünceler yerini temizlik, iyi beslenme ve tıptaki gelişmelerle değişmiş. Hristiyan din adamları kedileri öldürmekten kadınları cadı diye yakmaya kadar götürmüşler. Çok örnekler var biz günümüze dönelim. İran’daki rejim insanlar üzerine garip baskıları getirdikten bu salgınla beraber vazgeçmek zorunda kaldı. Oradaki salgın merkezi Kum kenti, “karantinaya alınmalı cami ve türbelere giriş çıkışları konulsun” önerisi yapan doktorlar dinlenmedi şimdi tüm dünya gibi onlar da zor durumda. Ha Ortaçağdaki düşünce ha ‘Virüsü yayın ölümler artsın ki mehdinin gelmesi hızlansın’ diyenlerin ne farkı var? Bilim her zaman yol gösterici olmuştur, olacaktır. Batıda artık ne diyorlar; “ellerinizi Türkler gibi yıkayınız’. Taharet musluğu olan klozetler kapışılıyor. Bizde ise alkol bazlı temizlik ürünleri, kolonyalar hastalıklara karşı satış patlaması yaptı. Hristiyanlar “neredeyse” abdest almaya başladı. Aşı karşıtlarının sesi kesildi şimdi ‘ne zaman aşı çıkar’ derdindeler. Sağlığımız açısından bir süre namazlarımızı evlerde kılacağız. Kimsenin şüphesi olmasın, imanımızdan, itikatımızdan bir şey eksilmeyecek. Salgın hastalıklar herkesi farklı bir biçimde etkileyecek. Daha önce düşünmediğimiz fikirleri düşünecek, ortaya yeni bir davranış yeni bir anlayış hakim olacaktır. Karantinadaki günlerimiz bizlere yeteri kadar düşünme süresi tanıdı sanırım. Biz Türk toplumu için hep balık hafızalı derler fakat bu içinde bulunduğumuz durumları unutmamız çok zor olacak belki bu düşünce de kaybolur. Yeni bir döneme giriyoruz, büyük kırılmaların ne şekilde ortaya çıkacağını salgından sonra hep birlikte göreceğiz. Eskisi gibi olmayabilir her şey.
Editör: TE Bilisim