Sanatın iyileştirici gücü birçok insanın hayatına dokunmaya devam ediyor. Ankara’da yaşayan ressam Arzum Pınar Tiryaki, resim sanatının kendisine adeta bir merhem olduğunu dile getirerek ‘’Resme başladıktan sonra ruh halimde inanılmaz değişimler yaşadım, resim yaparken dünya duruyor. Kesinlikle üretin “Hayat kendi içine bakmak için bir aynadır” ifadesini kullandı. Emekli olduktan sonra zor günler geçiren Arzum Pınar Tiryaki, yaşadığı  zor günleri resim yaparak ve enstrüman çalarak dindirdi. Emekliliğin verdiği geçiş dönemi nedeniyle depresyona girdiğini kaydeden Tiryaki, ‘’Emeklilik sebebiyle yaşadığım bunalım bir türlü geçmedi doktorumun da tavsiyesiyle resme başladım o gün bugündür dünyam tamamıyla değişti’’ şeklinde konuştu. Biz de Güçlü Anadolu Gazetesi olarak ressam Arzum Pınar Tiryaki ile bir araya gelerek sanatın iyileştirici gücünü ve çalışmalarını ele aldık. ‘’EMEKLİ OLDUKTAN SONRA BOŞLUĞA DÜŞTÜM’’ Ankara’da yaşayan  Arzum Pınar Tiryaki, iş hayatının yoğun ve yorucu günlerinden sonra  emekli olunca boşluğa düştüğünü ifade ederek ‘’Emekli olduktan sonra aktif bir yaşamdan  pasif bir yaşama geçtiğim için kendimi çok rahatsız ve boşlukta hissettim bu da haliyle psikolojimi etkiledi.  Emekliliğin verdiği geçiş dönemi nedeniyle depresyona girdim, anksiyete başladı.  Ne yapacağım diye düşünürken aklıma kurslara yazılmak geldi çeşitli kurslara gittim Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenliği kurslardan faydalandım.  Başta da belirttiğim gibi emeklilik sebebiyle yaşadığım bunalım bir türlü geçmedi ve bir psikiyatra göründüm. Doktorum terapilerimde muhakkak bir hobiye yönelmemi önerdi.  Ben de böylece resme başlama kararı aldım, önceden hiç yeteneğim yoktu el işleri yapıyordum, örgü örüyordum, dikiş yapıyordum resimle ilgili olarak  hiçbir deneyimim yoktu’’ dedi. ‘’RESİM SANATI, BENİM TERAPİM OLDU’’ Zamanla resme başladığını ve 1 ay boyunca kursa gittiğini ifade eden Tiryaki, ‘’ Kısa bir süre kursa gittikten sonra denemelerimi evde yapmaya başladım. Önce yağlı boyayla başladım.  Yağlı boya olarak ilk yaptığım resim dünya klasiklerinden ‘İnci Küpeli Kadın’ oldu.  Portre çalıştım ve bu alanda daha başarılı olduğumu düşündüm. En çok kadın portresi çalışmayı seviyorum. Kadınların gözlerindeki o ifadeyi, ruhu, gözlerindeki hüznü ve aynı zamanda dik ve güçlü duruşlarını elimden geldiğince vermeye çalıştım. Gözlerdeki o ifadeyi resme dökmek bana terapi gibi geldi.  Resmederken gözün, kaşın, ifadelerin benim için çok önemli olduğunu ve onları vurgulamam gerektiğini gördüm. Çevremdeki insanlardan da olumlu geri dönüşler alınca kendimi portreye verdim. Yağlı boya, akrilik ve suluboya portre üzerinde çalıştım.  Şu ana kadar 200’e yakın resim yaptım. Yaptığım eserleri sosyal medya hesabımda da paylaştım böylece hiç tanımadığım insanlardan bile etkileşim aldım.  Yabancı ülkelerden resimlerimi takip edenler oldu. Özellikle Rus, Japon kadın ressamlar çok ilgi gösterdi. İşte tüm bunlar benim motive kaynağım oldu beni daha da kamçıladı bu sayede günde 3 tuval resim yapmaya başladım. ‘’DÜNYA, RESİM MASAM VE BENİM ÇEVREMDE DÖNÜYOR’’ ‘’Resim yaparken dünya duruyor. Dünya, resim masam ve benim çevremde dönüyor. Önceden hiç kağıdı kalemi alıp bir çizgi dahi çizmemiş biri olarak içimden bir ressam çıktı diyebilirim.  Herkes içindeki yeteneği böyle keşfedebilir.  Genellikle emekli olan insanlar bir süre sonra boşluğa düşüyorlar. Emekli olmanın verdiği rahatlık geçtikten sonra insanlar kesinlikle bir boşluğa düşüyor.  Kendinizi dinlemeyin. Okuyucularınızla sevdiğim bir anketodu paylaşmak istiyorum, “Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler. Saklayalım zor bulsunlar… Zor buldukları için belki kıymetini bilirler“, diyerek başlamışlar tartışmaya… Sorun büyükmüş… Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü…. Kimisi: “Everest`in tepesine saklayalım” demiş, kimisi: “Atlas Okyanusu`nun dibine”. “Tac Mahal`in kubbesi, İtalyan sofrası… Bir hastanenin doğum odası, dondurma külahı, şarap şişesi, sigara paketi, lale bahçesi…” Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş…Derken meleklerden biri “içlerine saklayalım” demiş… “Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!” İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış…’’   ‘’İNANILMAZ DEĞİŞİMLER YAŞADIM’’ ‘’Resme başladıktan sonra ruh halimde de inanılmaz değişimler yaşadım. En basitinden söylemem gerekirse önceden kafamda farklı sorunlar düşünürdüm en ufak bir şeye takılıp günlerce üzerinde dururdum fakat resme başladıktan sonra uyku problemim geçti acaba yarın hangi resmi yapsam acaba hangi renk çalışsam diye düşünmeye başladım. Bu da bana çok iyi geldi. Artık ev işimi bitirdikten sonra çayımı, kahvemi alıp resmimin başına geçiyorum. ‘’  ‘’PİYANO ÇALMAYA BAŞLADIM, KENDİMİ YENİDEN KEŞFETTİM’’ ‘’Yaptığım resimlerin bir ara satışını yaptım ama idealim ileride güzel bir sergi açmak ve gelirini şehit yakınlarına vermek. İnanın tek isteğim bu’’ diyen ressam Arzum Pınar Tiryaki, ‘’Resim yeteneğimi keşfettikten sonra boş geçen zamanlarıma üzüldüm kendimi farklı alanlara yönlendirmek istedim böylece piyanoya başlama kararı aldım. Ailemizde de müziğe yatkınlık olduğu için elime aldığım her enstrümana yeteneğim olduğunu keşfettim. Bu sebepten ötürü eşimle eve piyano almaya karar verdik. Yaklaşık olarak iki- üç ay piyano kursuna gittim. Çok enteresan bir şekilde piyanoyu çalmayı başardığımı da gördüm klasikler çalmaya ve kendi kendime duyduğum her müziği çalmaya başladım. Kısacası kendimi yeniden keşfetmeye başladım.  Beynin sağ ve sol lobu var benim sağ lobumun aslında diğerine göre daha fazla gelişmiş olduğunu fark ettim. Artık gün içerisinde hangi resmi yapsam hangi müziği çalsam onu düşünüyorum çok mutluyum’’ şeklinde konuştu. ‘’ÖNCEDEN ARA ARA ANKSİYETE YAŞARDIM ŞİMDİ ESER BİLE YOK’’ Tiryaki: ‘’Kadınlara mesajımdır, zamanım yok demesinler, kendilerine az da olsa zaman yaratabilirler. Kesinlikle bir hobiye yönelsinler bunun beyne, ruha o kadar çok faydası var ki… Özellikle ürettiğin şeyin karşısına geçip seyretmenin hazzı hiçbir şeyde yok.  İnanın bunun verdiği hazzı ben dünyada hiçbir şeyin yerine koyamıyorum. İnsanı çok mutlu ediyor.  Büyüklerimiz el emeği göz nuru diye boşuna dememişler. Yaptığım resimler benim çocuklarım gibi. Resimlerimi benim için özel olan insanlara armağan ediyorum ve daha sonra evlerinde resmimi asılı olarak gördüğümde içimi tarifsiz bir mutluluk kaplıyor. Önceden ara ara anksiyete yaşardım ama şimdi eser bile yok’’ ‘’ BAZEN KENDİNİ BULMAK İÇİN ÖNCE KAYBETMEN GEREKİYOR’’ Son olarak gazetemiz okurlarına mesajını ileten Tiryaki,  şunları dile getirdi: ‘’Kendinizi keşfedin, hayallerinize doğru gidin. “Hayat kendi içine bakmak için bir aynadır” sözü ne kadar da doğru… Kendinizde bilmediğiniz farkında olmadığınız birçok şey yatabilir yeter ki bunu ortaya çıkarmayı bilin.  İnanın üretmenin verdiği o mutluluk o haz hiçbir şeyde yok şahsen ben  kendime geç kaldığım için üzülüyorum sonradan çektiğim kaygıların ne kadar boş olduğunun farkına vardım anladım ki insanın tek kaygısı kendini keşfetmek olmalıdır. Bazen kendini bulmak için önce kaybetmen gerekiyor. Buradan gençlere tavsiyemdir zamanınızı önemsiz ve değersiz şeyler için harcamayın vaktinizin ve gençliğinizin kıymetini bilin. Hep ama hep üretin. Ne demişler ‘’üreten kendini, üretmeyen başkalarını tüketir. ‘’ (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim