Bir İlber Ortaylı kitabıdır ‘Tarihin Işığında’. Yaklaşık 250 sayfadan oluşan kitap okunmaya değer bir kitaptır. Tarihin Işığında, İlber Ortaylı’nın çeşitli dergi ve gazetelerindeki bazı makalelerinden ve bazı röportajlarından oluşuyor. Tarihte olaylara objektif bakabilmek; çaprazlama okuyarak, tek bir kaynaktan beslenmeyip, birden fazla kaynağa bakmakla doğruya ulaşabileceğimiz tavsiyesini alıyoruz İlber Ortaylı’dan. Körü körüne bir insanı tanrılaştırmanın kötü olduğu gibi- zıddı olan acımasızca yermenin anlamsızlığına özellikle vurgu yapıyor.
Bu konuda müthiş bir kutuplaşma var. Veya tahammülsüzlük de diyebiliriz buna. Mesela karşıt görüşe sahip biriyle 2 dakika konuşamazsınız. Konuştuğunuzda hemen savunmaya geçecek ve kendini haklı çıkarmak için bütün gücünü sarf edecektir. Mesele tartışmak olmaz, münakaşa olur çünkü herkesin zapt etmek zorunda olduğu bir egosu vardır. Kimsenin kimseye tahammülü yok. 5-10 felsefe kitabı okuyup filozof olan, tarih bölümü bitirip “tarihçi” ünvanına sahip olan bilgeler var, o yüzden fikir alış-verişine pek açık değiliz çünkü çok biliyoruz. Kimsenin “Ben bilmem”i demeye lüksü yok.
Kitabın arkasında yer alan merak dolu cümleler bile sizi kitabı okumaya yönlendirebilir. Kitabın arkasında şu cümleler var; “Biz hep kendimize göre birer Enver Paşayız. Elimize fırsat geçse nice Enver Paşalıklar yaparız. Onu için birinci harbin komutanlarının aceleciliğini ve hayalciliğini hak vermesek de anlamak lazım. -Dünyada hiçbir doğru dürüst devlet yoktur ki dini kontrol etmesin. Bunun demokratik gelişmemişlik düzeyiyle de ilgisi yoktur.
Büyük dinlerin yapısı ve ananesi böyledir. -Fatih doğu ve batı dillerine hakimdi. Kanuni bir kuyumcu, 4. Murad ressam ve müzisyen, 2. Abdülhamid usta bir marangozdu. Abdülaziz şark ve garp musikisinde eserler bestelemişti. "Türkiyeli" ismi tercüme edilemez, içeriği bakımından bu kelimeyi teklif edenlerin de amacını zaten karşılamaz. Başka bir kimlik kullanmak isteyenler bunu ifade edebilirler.
Ama bunun için ülke yurttaşlığının ve kimliğinin adını değiştirmelerine lüzum yoktur, hakları olduğunu da zannetmiyoruz. Tarihçi İlber Ortaylı sıra dışı analizlerine ve güçlü yorumlarına devam ediyor. Kendisine has bakış açısıyla geçmişi "Tarihin Işığında" ustaca değerlendiriyor.”
Bildiğini bilmek de, bilmediğini bilmek de bilgidir” diyor Konfüçyüs. Yani insanın kendi cehaletini fark etmesinin de bir bilgi olduğunu savunuyor. İlber Ortaylı’nın ise bu konuda fenomen olmuş sözlerine hiç geçmeyelim. Önemli olan insanların, ırk-ideoloji-siyasal tutum gözetmeksizin birbirini dinlemeleri. Aynı görüşü benimsemeleri değil ki bunu bekleyemeyiz zaten.

Editör: TE Bilisim