Milli Mücadele’nin bitmesiyle birlikte hemen hemen her alanda tarihte benzeri görülmemiş bir hızla köklü değişim süreci başladı. Zaman zaman büyük tartışmalar ve dirençlere sebep olsa da devrimler, yeni düzenin yeni yüzünü ortaya koydu. Amaç, Türkiye Cumhuriyeti’ni muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmaktı. Yeni devletin her adımı, yeni adımları beraberinde getirdi. Şapka Kanunu, Medeni Kanun, Harf Devrimi gibi büyük adımlardan biri de Soyadı Kanunu oldu.
2525 sayılı Soyadı Kanunu, İsviçre'den alınarak düzenlendi. 21 Haziran 1934’te TBMM’de kabul edildikten sonra 2 Temmuz 1934’te Resmi Gazete’de yayımlandı ve 2 Ocak 1935’te de yürürlüğe girdi.
Kanunun ilk maddesi gereğince “Her Türk vatandaşı, öz adından başka soyadını da taşımaya mecbur” tutuldu. Osmanlı döneminde verilen nüfus cüzdanlarının tamamı yeniden düzenlendi. Soyadı için ülkede adeta kampanyalar başladı. Gazeteler, dergiler sayfalarında Türkçe soyadı önerilerine yer vermeye başladı. Ülkenin ileri gelenlerinden ivedi bir şekilde soyadı alarak halka örnek olmaları istendi. Camilerde imamlar vaaz ve hutbelerinde Soyadı Kanunu’nun önemini anlatıyordu.
Dönemin önemli isimleri ve yakın arkadaşları soyadlarını Mustafa Kemal’den almak için adeta yarışıyordu. Mustafa Kemal de arkadaşlarına soyadı vermekten ayrı bir mutluluk duyuyordu.
Mustafa Kemal’in soyadını verdiği isimlerden biri de Org. Fahrettin Altay’dır. Soyadı nedeniyle Rusya’da bulunduğu sırada bir olay yaşar. “10 Yıl Savaş ve Sonrası” isimli kitabında bu anısını şöyle anlatır:
“Ertesi gün aynı saatte Varoşilof’la odasında karşılaştığımız vakit ayakta ve elleri arkasında kaşları çatık bir halde ilk sözü, ‘Bu Altay adı nereden çıktı’ oluyordu. Gayet güleç ve arkadaş tavırlı Mareşal’in bu yeni hali bir sürpriz olmuştu ki derhal kendimi topladım. Anladım ki beni Turancılıkla itham ediyor. ‘Arz edeyim’ dedim, oturduk. ‘Ben de sizin gibi bunun sebebini düşündüm. Bu ismi İran-Efgan hududunda bulunduğum sırada Atatürk verdi. Gazi Hazretleri sevdiği arkadaşlarına espri yapmaktan hoşlanır. Ben, Türk Generalleri arasında en uzun boylu olduğum için yakın bulunduğum Altay Dağı’na beni benzetmek isteği ile bu ismi verdiğine kani oldum.’
Varoşilof gülümsedi. Onun boyu kısa olduğu için bu sözler hoşuna gitmiş olacak ki güleç tavrını takındı.”
Mustafa Kemal’in yakın çevresindeki en büyük tartışma ise onun soyadının ne olacağıydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 24 Kasım 1934’te aldığı bir kararla Mustafa Kemal’e de “Atatürk” soyadını verdi.
Meclis iki gün sonra yani 26 Kasım 1934’te de sınıfsal üstünlük göstergesi olan “ağa, paşa, bey, hacı, hafız, molla, efendi” gibi lakap ve unvanları kaldırdı. Bunların kanun karşısında ve resmi belgelerde kullanılması yasaklandı.