Sosyoskop’ isimli blog sitesinin ekibi Ankara'da devam eden sosyoloji okumalarının yürütücülerinden oluşuyor.  16 Mayıs 2017 tarihinde kurulan platform, sosyal bilim sohbetlerini ve paylaşımlarını sürdürmeyi ve yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Sitenin kurucularından Bahattin Cizreli, ‘’Sosyolojinin, herkes tarafından üretilebileceğini göstermeye çalışıyoruz’’ dedi. Sosyoskop isimli blog sitesinin kurucularından Sosyolog Bahattin Cizreli ve  Sosyolog Alkan Üstün ile sosyolojinin gündelik hayattaki yerini ve Sosyoskop sitesinin kuruluş aşamalarını konuştuk. Sosyoloji ve sosyal bilimlerin kısa bir tanımını yapan Sosyolog Bahattin Cizreli, ‘’Siyasetin insanların zihinlerini iğdiş ettiği, insanların bilinçlerini bir grup azınlık için manipüle ettiği bir dönemde demokrasi ancak insanların kendi çıkarlarının bilincinde olduğu bir toplumsal durumda ortaya çıkabilir. Aksi durumda demokrasi dediğimiz şey insanların sadece seçimden seçime sandığa gittiği ve kendi çıkarlarının bilincinde değil de, manipülatif yaklaşımlar sonucunda oy verdiği bir sürece dönüşür. Zira son dönemde dünyada pek çok seçim sonucu bu bağlamda tartışılmaktadır. Özellikle Amerikan seçimlerinde bu yoğun bir şekilde görülmektedir’’ ifadelerini kullandı. DÜŞÜNME YÖNTEMİNİN POPÜLERLEŞTİRİLMESİ ‘Sosyoskop’ isimli blog sitesinde, sosyoloji ve sosyal bilimlerin popülerleşmesi ve toplum içinde daha fazla konuşulur hale gelmesi için birçok alan sağladığına değinen Cizreli, ‘’ İnsanlar nasıl kendi çıkarlarının bilincinde olur ve tercihlerini yaparlarsa bu da ancak insanların onları manipüle edeceklere karşı farklı düşünme biçimlerini, eleştirel düşünme biçimlerini kazanmaları ile mümkün olur. Eleştirel düşünme biçimi de sosyal bilim literatürünün paylaşılması, yayılması, sosyal bilim insanlarının kullandıkları düşünme yönteminin popülerleştirilmesi ile mümkün olur diye düşünüyoruz. Bu yüzden diyoruz ki; sosyal bilim sadece kavramsal, soyut üretimlerin yapıldığı bir disiplin değil, popüler bir kullanım alanı ve bir düşünme yöntemidir. Bize de sosyal bilimden yararlanan insanlar olarak daha geniş kitlelere yaymak düşüyor. Hem ‘Blog’ faaliyeti hem de sohbetleri sürdürmeye karar verdik’’ şeklinde konuştu. SOSYAL BİLİM YAYINI ÇIKARMAK İSTİYORUZ İleride popüler bir sosyal bilim yayını çıkarmak istediklerini anlatan Cizreli, ‘’Bu sitede ve bizim sohbetlerimizdeki en önemli nokta, sadece kitaplarda olan ya da sosyologlarca, sosyal bilimcilerle üretilen bir faaliyet olmadığını göstermek. Herkesin katkı sunabileceği ve herkes tarafından üretilebilecek bir faaliyet olduğunu söylemeye çalışıyoruz. Bunun için bilimin popülerleşmesine önem veriyoruz. Sadece kavram ve terimlere boğmadan gündelik hayata temas eden çıkarımlarda bulunmaya çalışıyoruz. Daha önce okumalar ve küçük yayın faaliyetleri yaptık ama başlattığımız ‘Sosyoskop’ çok yeni bir faaliyet. Bunu biraz deneme amaçlı yapıyoruz. Uzun vadeli hedefimiz; matbu bir sosyal popüler yayını çıkartmak. Tasarımı, grafiği çok güçlü olan, mizahi unsurları içeren bir yayın çıkartmak ama bu bir ekip işi. Üretim işi. Dolayısıyla biz bu ekibi kuracak tecrübe sürecine ihtiyaç duyuyoruz. Blog faaliyeti ile başladık ama bu iş olur mu olmaz mı emin değiliz. Şu ana kadar keyifli geçiyor. Bazıları sıkılıyor bazıları bir şeyler öğrendiklerini iddia ediyorlar’’ dedi. KARİKATÜR VE ÜNLÜ SÖZLERLE DESTEKLİYORUZ ‘Sosyoskop’ blog sitesinin diğer kurucularında Alkan Üstün, sosyal medya üzerinden birçok kullanıcıya ulaştıklarını belirterek, ‘’Sosyoloji okumaları bu işin sadece bir ayağı. Buraya gelen kitle sadece temaslarda olduğumuz insanların tümünü oluşturmuyor. Twitter, Facebook ve İnstagram adreslerimiz de var. Oradakiler daha görsele dayalı, daha kısa, sosyal bilimcilerden vurucu bir söz paylaşma gibi ya da bir karikatür paylaşma gibi. Aslında oralardan daha fazla kişiye ulaşıyoruz. Faaliyetin bir ayağı da okumalar yapmak ama bahsettiğimiz kişiler sosyologlar olduğu için onların görüşlerini anlatırken de temelde bazı işlerden yararlanmaya çalışabiliriz. O bir problematik olabilir. Bugün ele aldığımız kuramcılar olabildiğince matematiksel işlemlere dayalı. Şemalara dayalı ve soyut ifadeler kullanan kuramcılar. Bunu ifade etmek zorunda kaldık’’ yorumunu yaptı. SOSYAL BİLİMLERDE SÜREKLİ SIFIRDAN BAŞLAYAMAYIZ Sosyal bilimlerde, kuramcılar ve teorik bilgilerin başlangıçta bilinmesi gerekliliğine değinen Sosyolog Cizreli, ‘’İnsanlar konuşurken atıflar yaparak konuşur. İnsanlar arasında ortak bir hafıza, ortak değerler ve ortak semboller vardır. Bu atıflara dayalı konuşuruz. Mesela, ortak bir Youtube videosu izlemişizdir, ortak bir mizah dergisi okuyoruzdur, oradaki bir espriyi kullanarak, birbirimize,  normalde 10 dakika anlatacağımız bir hikayeyi 10 saniye içerisinde o hissi geçirmiş oluruz. Sosyal hayat duygulanımdan da olur. Biz sosyal bilim üzerine konuşacaksak şunu yapamayız; atasözleri, deyimler kullanarak, şekiller göstererek sürekli sıfırdan başlayamayız. Biz bir okul programı düzenlerken onlara metinler yolluyoruz. Bunlara okuma zorunluluğu koşmuyoruz. Okudukları takdirde faydalanacaklarını ifade ediyoruz. Ama her seferinde sıfırdan başlayamayız. Toplumsal yaşamı yaratan özne nedir ve kimdir sorusu bizim faaliyetimizle çok ilişkili bir soru. Toplumsal değişimi yaratan özne; mesleklerinde iyi insanlardır ve bu insanların kitlelerle yaptıkları paylaşımdır. ‘Sosyoskop’ da bu terimler anlamında bir denemedir. İnsanlar Amerika’da kendi haklarında küçük konuşmalar yaptıklarında ne hakkında konuştuklarını biliyorlar’’ ifadelerini kullandı. KİTAP ÖNERİLERİ Sosyoloji ve sosyal bilim alanlarında, yeni başlayanlar için kitap önerilerinde bulunan Cizreli, ‘’Wright Mills’in, ‘Sosyolojik İmgelem’ kitabı, Durkheim’ın ‘İntihar’ kitabı, Adorno’nun ‘Kültür Endüstrisi’, Phil Zuckerman’in Din Sosyolojisine Giriş ve Herkes için Postmodernizim kitapları sosyoloji okumaları için çok faydalı eserler’’ dedi. DEVLET DESTEĞİ BÜYÜK KATKI SAĞLIYOR Devlet desteklerinin, bilimsel çalışmalarda büyük katkı sağladığına değinen Cizreli, ‘’Sosyoloji insanın kendi toplumunda adına düşünebilme kabiliyetidir.  Avrupa hakkında düşünebilen bir insan olduğu için Marx büyük bir insan. Weber, Almanya hakkında düşünebildiği için büyük bir insan. Sosyoloji kendi toplumuna dair düşünebilme iradesini ve iddiasını gösterenlerin olduğu ülkelerde güçlenir. Elbette devletlerin verdiği destek, büyük sermayenin verdiği destek çok büyük katkılar sağlıyor’’ yorumunu yaptı. SOSYAL BİLİMCİLERİN LİTERATÜRE HAKİM OLMASI GEREKİYOR Sosyal bilimlerin gelişmesi ve çalışmaların arttırılması için önerilerde bulunan Cizreli, ‘’Sosyal bilimcilerin, öncelikle meslek ahlakına sahip olmaları lazım. Sosyal bilimciler kitap okumuyor. Akademisyenler düzenli kitap okumuyor. Bırakın tartışmayı yazmayı, köşe yazılarında sosyolojiye dair kullandıkları kavramlar gündelik siyasetin ihtiyaçlarını karşılamaktan başka bir anlam taşımıyor. Daha sonra sosyal bilimcilerin yaptıkları sempozyumlar aşırı politik. Kimse bilim dinlemek ya da argüman geliştirmek için sempozyum yapmıyor. Sosyal bilimciler araştırma yapmak istemiyorlar, sahaya inmek istemiyorlar. Dolayısıyla bu şartlarda devlet kurumları, devlet bakanlıkları veya bu şartlarda sermaye Türkiye’de her ne kadar isteksiz olsa da sosyal bilimlerle ilgili bir proje yaptığında karşısında bir bilmeyenler yığını görüyor. Bu tip projelerde, dolayısıyla sermaye sahibi ve devlet sorumluları şunu soruyorlar, ‘Ben buradan ne elde edebilirim?’ Bu sorunun karşılığında bir şey görmüyor. Sosyal bilimcilerin, yöntemlerine sadık kalmaları lazım ki bunun için yöntemi bilmeleri lazım. Bunun yanında sosyal bilimcilerin literatüre hakim olması araştırma pratiğine sahip olması gerekiyor’’ şeklinde konuştu. SOMUT POLİTİKA ÇİZGİSİ ORTAYA ÇIKIYOR Sosyoloji alanında, birçok kurumda geniş çaplı çalışmaların yürütüldüğüne değinen Alkan Üstün, ‘’Birleşmiş Milletler, UNICEF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar, sosyal araştırmalarla ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Bunların sonucunda da tabii ki politika çıktıları oluyor. Örneğin, Afrika önümüzdeki 20 yılda kuraklıklar karşı karşıya kalacak gibi sonuçlar ortaya çıkıyor ve bunlarla ilgili somut bir politika çizgisi ortaya çıkıyor. Almanya güçlü bir ekonomiye sahip değil mi? Ama Almanya felsefesiyle, tarihiyle, sosyolojisiyle güçlü. Fransa, sosyolojisiyle, siyaset bilimiyle güçlü, İngiltere, iktisadıyla, antropolojisiyle güçlü. Amerika, sosyoloji, antropoloji ve iktisat bilimiyle güçlü’’ dedi. Sosyal bilimleri maddi kazanca dönüşümü konusuna da değinen Cizreli, ‘’Sosyolojiyi, maddi kazanca, iletişimciler ve reklam alanında çalışanlar çok iyi yapıyorlar. Çünkü onlar, doğrudan pratik fayda odaklı yapıyorlar. Sosyal medyada, insanların neleri beğendikleri, neleri tükettikleri, hangi siyasi görüşlere sahip oldukları o siteler tarafından tamamen analiz edilebiliyor’’ ifadelerini kullandı. (Rozita Merve HAMİDİ)    

Editör: TE Bilisim