Haber: Türkan Çatal Yıldız

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, 2022 yılında tarım ve gıda sektöründe yaşanan gelişmeleri düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. 2022 yılının tarım sektörü açısından sorunların büyüdüğü bir yıl olduğuna değinen Demirtaş, “Sektörün kronik sorunları olan girdi fiyatlarındaki artış, destekleme miktarında yasanın öngördüğü miktarın altında kalış, sıfır gümrüklü ithalatın devam etmesi, çiftçi borçlarının giderek büyümesi gibi sorunlar giderilmek bir yana derinleşti. Bunun yanı sıra kuraklık özellikle hububat ekimi yapılan dönemde etkisini artırarak önümüzdeki yılın rekoltesini de etkileyecek boyuta ulaştı” dedi.

2022 yılında tarım ve gıda sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin konuşan Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, rekolteyi etkileyen faktörlerden en önemlisinin yağış durumu olduğunu ifade ederek, “Yağışlar Türkiye genelinde normaline göre yüzde 38 azalırken, tüm bölgelerimizde de normalinin altında gerçekleşmiştir. Bu durum gelecek yılın hububat üretimi açısından endişe vericidir” dedi.

Demirtaş’ın açıklamaları şöyle:

HUBUBAT ÜRETİMİ YETERSİZ

Hububat ürünlerinin başında gelen buğdayda Türkiye'nin uzun yıllar ortalaması TÜİK rakamlarına göre19 milyon ton civarındadır. Ancak Uluslararası Hububat Konseyi'nin rakamları TÜİK'in resmi üretim rakamlarına göre daha düşüktür. Türkiye'nin yıllık ortalama tüketimi de aşağı yukarı aynı düzeyde, yani 19 milyon ton olarak kabul edilmektedir. Ancak ülkemizde göçmen sorunu yaşandığı için bu tahminin reel durumu tam olarak yansıtmadığı, tüketimin aslında daha fazla olduğu bilinmektedir. Türkiye’nin buğday üretimine bakıldığında; resmi rakamlara göre 2020 yılında 20,5 milyon ton olan üretim, kuraklığın etkisiyle 2021 yılında yüzde 13,9 azalarak 17,7 milyon tona düşmüştü. Yeterlilik derecesi ise ekmeklik buğdayda yüzde 89,2 seviyesinde gerçekleşmişti. TÜİK'in 2022 ikinci çeyrek tahminlerine göre tahıl üretim miktarlarının 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20,7 oranında artarak yaklaşık 38,5 milyon ton olacağı açıklanmıştır. Buğdayda rekoltenin ise yüzde 11,9 oranında artışla 19,8 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir.

KURAKLIK GELECEK YILIN REKOLTESİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK

Rekolteyi etkileyen faktörlerden en önemlisi yağış durumudur. 2021-2022 üretim yılında 30 Nisan- 1 Ekim 2022 döneminde ülke genelinde yağışlar uzun yıllar ortalamasının altında, geçen yıl ortalamasının üzerinde olmuştur. Ülke geneli altı aylık yağış 409 milimetredir. Uzun yıllar ortalamasının 432 mm olduğu düşünülürse bu rakam ortalamanın yüzde 5 altında olmasına karşın geçen yılki rakamın (338 mm) bir hayli yüzde 21 altında kaldığı görülmektedir. Hububat açısından çok önemli olan ekim ayı yağışları konusunda Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün raporu geçtiğimiz günlerde yayınlanmış, raporda Türkiye genelinde ekim ayı yağışlarının normalin altında, geçen yıl yağışları civarında gerçekleştiği bildirilmiştir. Ekim ayı yağışı 30.8 mm, normali (1991-2020) 49.4 mm ve 2021 yılı ekim ayı yağışı 30.3 mm’dir. Yağışlar Türkiye genelinde normaline göre yüzde 38 azalırken, tüm bölgelerimizde de normalinin altında gerçekleşmiştir. Bu durum gelecek yılın hububat üretimi açısından endişe vericidir.

DESTEKLEME FONU YASANIN ÖNGÖRDÜĞÜ DÜZEYİN ALTINDA KALDI

2023 bütçesinde tarımsal destekleme fonu için ayrılan kaynak yüzde 0.29 oranı ile son derece yetersizdir. Dolayısıyla Sayın Bakan'ın bütçe komisyonunda sözünü ettiği "güncelleme" bir an önce gerçekleştirilerek, bütçedeki 54 milyar liralık harcama kalemi GSYH'nın asgari sınır olarak belirlediği yüzde 1 oranına yükseltilmelidir. Desteklemelerle ilgili bir başka sorun da mazot ve gübre desteklerinin çiftçilere nakit olarak değil Ziraat Bankası banka kartlarına yüklenerek verilmesidir. Bu uygulama nedeniyle bankadan 'müşteri kredi risk notu olumsuz' yanıtını alan üreticiler desteklemelerden yararlanamamaktadır.

Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş

HAYVANCILIK DESTEKLERİNDEKİ ARTIŞ YEM FİYATLARINDAKİ ARTIŞI KARŞILAMIYOR

Hayvancılığın gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri yem fiyatlarının yüksekliğidir. Hayvancılık, başta yem fiyatları olmak üzere girdilerinin yüksekliği nedeniyle rantabl bir sektör olmaktan çıkmakta, bunun sonucunda hayvanlar kesime gönderilmektedir. Bu durum hem hayvan sayısının azalmasına hem de süt ürünlerinin pahalılaşmasına yol açmaktadır. Bunun sonucunda et ve süt fiyatları yarışmakta ancak üretici üretimden adım adım çekilmektedir.

2022 yılında TÜİK tarafından yayınlanan hayvan sayılarına ilişkin veriler de bu saptamayı doğrular niteliktedir. Büyükbaş hayvan kategorisinde, sığır sayısı Haziran ayı sonu itibarıyla bir önceki yılın Aralık ayına göre %0,9 azalarak 17 milyon 693 bin baş, manda sayısı ise %1,5 azalarak 183 bin baş olarak belirlenmiştir. Hayvancılığa verilen diğer desteklere baktığımızda bu durumu değiştirecek bir tablo görülmemektedir.

GİRDİ MALİYETLERİNDEKİ ARTIŞ ÇİFTÇİYİ ÜRETİMDEN ÇEKİLME NOKTASINA GETİRDİ

2022 yılında ekonomide izlenen enflasyonist politikalar ve mali sistemde yaşanan bunalımlar gelir dengesizliğini daha da artırarak tüm çalışan kesimler gibi çiftçileri de olumsuz etkiledi. Özellikle de girdi maliyetlerindeki artış tarım ve hayvancılıkta gelir oranlarını düşürerek çiftçi ve besiciyi üretimden çekilme noktasına kadar zorladı. Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Eylül'de aylık bazda yüzde 2.90 artarken, yıllık bazda yüzde 138.15'e yükselerek yıllık bazda tarihi rekorunu kırdı. Artış oranı enerji alanında %193.88'e, gübrede yüzde 263,63'e kadar yükseldi. Endeks Ekim ayında önceki yılın aynı ayına göre %134.76 olurken 12 aylık ortalamalara göre %105.81 olarak gerçekleşti. Çiftçilerin sulama amaçlı kullandıkları elektrik borcu 2 milyar lirayı aştı. Sayısı belirsiz çiftçinin aboneliği iptal edilirken 25 bin civarında çiftçinin elektriği kesildi.

ÇİFTÇİ BORÇLARI 250 MİLYAR LİRAYA YAKLAŞTI

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, çiftçilerin bankalara olan kredi borcu 2022 Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 33,2 oranında artarak 186.9 milyar TL’ye yükselmişti. Bu rakamın yıl sonuna kadar 190 milyarı bulması beklenmektedir.  Takibe alınmış borç miktarı ise 4 milyara yaklaşmıştır. Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borç ve kredi kartlarıyla piyasaya olan borç da göz önüne alındığında çiftçinin toplam borç miktarı 250 milyar liraya yaklaşmış bulunmaktadır. Bu durum çiftçilerin üretime devamını zorlaştırmaktadır.

MALİYET ARTIŞLARI VE PAZARLAMA SORUNLARI GIDA ENFLASYONUNU KÖRÜKLÜYOR

Gıda fiyatları son 1 yılda yüzde 92 oranında yani resmi enflasyon düzeyinin üzerinde artış göstermiştir.

Uygulanan mali politikalar da gıda enflasyonunu körüklemektedir. Türkiye'de sonuna yaklaştığımız 2022 yılında uygulanan düşük faiz/yüksek enflasyon politikası tüm sektörlerde olduğu gibi tarım ve gıda sektörlerinde de fiyatları yukarı doğru itmiştir. Nitekim, Avrupa Birliği’nde yıllık gıda enflasyonu yüzde 14, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması ise yüzde 15 olurken Türkiye'de gıda enflasyonu yüzde 100'ün üzerine çıkmıştır. Dünyada, küresel gıda fiyatları 6 aydan bu yana aralıksız düşerken Türkiye’de  2 seneden beri gıda enflasyonu aralıksız yükselmektedir. Türkiye’de 2019-2021 arasında yıllık gıda enflasyonu yüzde 15-20 civarında seyrederken faiz indirim politikasının uygulandığı dönemde fiyatlar hızlı bir biçimde yukarı fırlamıştır.

SIFIR GÜMRÜKLÜ İTHALAT HAKSIZ REKABET YARATIYOR

 2021 yılı sonunda uygulamaya konulan hububat ve ayçiçek yağı ithalatındaki sıfır gümrük vergisi uygulamasında uzatmaya idilmesine ilişkin karar hububat için 2022 yılı sonuna kadar, ayçiçek yağı için de 1 Temmuz 2022'ye kadar uzatıldı.

Teknik ve sınai amaçla kullanılan yağlar ile rep ve kolza tohumu ithalatından gümrük vergisi 30 Haziran’a kadar sıfırlandı. Daha sonra yağlık ayçiçeği, aspir ve kanola tohumları ile ham ayçiçeği, kanola, aspir, mısır, soya ve palm yağları ithalatında uygulanan gümrük vergisi oranları da 2022 yılı sonuna kadar sıfırlandı. Ham, prina, soya, aspir, ayçiçek tohumu ve mısır yağları,, bazı hayvansal gıda, çeşitli unlar ve bazı yağların ihracatı, Tarım Bakanlığı’nın dönemsel olarak düzenleme yetkisine sahip olduğu ürünler listeye eklendi.

Sıfır gümrüklü ithalat politikasını doğuran ana neden ülkemizde birçok tarımsal ürünün üretiminin giderek düşmesine neden olan tarım politikalarıdır. Üretim azalması kendine yeterlilik düzeyini aşağı çekmekte, bu durum talebi artırarak fiyatları yükseltmekte, artan gıda enflasyonu toplumsal şikayetlerin artmasına yol açınca siyasi iktidar gümrük vergilerini düşürerek ya da sıfırlayarak ithalatın yolunu açmakta ve fiyatların bu şekilde indirmeye çalışmaktadır.

Doğal olarak temeldeki üretim eksikliği bu yöntemle giderilmediği aksine arttığı için aynı olay bir süre sonra tekrarlanmakta, böylece içinden çıkılması güç bir kısır döngü meydana gelmektedir. Bu döngü, çiftçinin yurtdışındaki rakipleri ile rekabet ortamını ortadan kaldırmakta sonunda vazgeçilen gümrük vergileri fiilen yabancı çiftçilere verilen desteğe dönüşmektedir. Bu durumun yarattığı sorunların başında çiftçi borçlarının sürekli artması gelmektedir.

Sonuç olarak tarım sektörünün temel sorunları 2022 yılında büyümeye devam etmiştir. Bu sorunların çözümü için kısmi önlemler yerine kalıcı çözümler getiren ulusal bir tarım programının uygulanması gerekmektedir. Bu program, geçtiğimiz yıllarda adım adım tasfiye edilen kamu iktisadi kurumlarının yeniden canlandırılması, Tarım Satış Kooperatifleri’nin yeniden çiftçiye hizmet eder hale getirilmesi, Ziraat Bankası’nın kaynaklarının ağırlıklı olarak tarıma yönlendirilmesi ve üretim kooperatiflerinin kamu sektörüyle desteklenerek güçlendirilmesi temeline dayandırılmalıdır.

Yetersiz desteklemeler Tarım Yasası'nın öngördüğü orana, yani GSYH'nın asgari yüzde biri oranına yükseltilmeli, üretimin önünde engel haline gelen çiftçi borçlarının tasfiyesi için özel bir program hazırlanmalıdır.