Fransız gazeteci Berthe Georges Gaulis, Ankara için şöyle der: “Yeryüzünde yedi sekiz şehir vardır ki her birinde bir dünya kuruludur. Bunlar, insanca birleşmenin fikir yapısını temsil eder, gelgeç bir yolcuyu ya da her şeyi gözlemeye kararlı bir misafiri eşit derecede etkilerler. Ankara, işte o şehirlerden biridir. Bir pota ki kişilikler onun içinde erimeye gelir ve içinden bambaşka kişilikler çıkar. Onun vurduğu damga, her kökenden simalarda görülür. Başlar kalkıktır, bakışlar parlaktır ve Ankara’dan geliyor olmak, bugün tüm İslam dünyasında, kendini dinletme ayrıcalığını vermektedir.” Fransız gazeteci Berthe Georges Gaulis, Anadolu’ya birisi Osmanlı İmparatorluğu döneminde olmak üzere üç kez gelmiştir. Yazılarının ve konuşmalarının, Fransa’nın Türk Kurtuluş Savaşı’na karşı olan tavrını etkilediği kabul edilmektedir. Ama her şeyden farklı olarak Kurtuluş Savaşı Ankarası’nı dünyaya değişik bir biçimde anlatmayı başarmıştır. Bu hikâyeyi nereden aldım? Geçenlerde elime bir kitap geçti: “Seyyahların Gözüyle Ankara”... Oldukça ilginç, bir o kadar da değerli bir hazine. Proje Yöneticiliğini Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık’ın yaptığı ve Ş. Nezih Kuleyin’in hazırladığı kitap, geçmişten günümüze tam bir Ankara şöleni olarak karşımıza çıkıyor. Ş. Nezih Kuleyin, Ankara’nın beş bin yıllık öyküsünü, yolu Ankara’ya düşen değişik ülkelerden seyyah, büyükelçi, casus, tüccar, asker, gazeteci, grafik sanatçısı, yazar, Türkolog, mimar olmak üzere yirmi iki konuğun gözüyle aktarıyor. Basım tarihi 2017 olan “Seyyahların Gözüyle Ankara”, beş bölümden oluşuyor ve tarih boyunca Ankara’da kurulmuş olan uygarlıkların arkeolojik izdüşümlerini, Ankara ekonomisini, Birinci Dünya Savaşı yılları Ankara’sını, Kurtuluş Mücadelesi yıllarında Ankara ve modern Ankara dönemlerini yakından tanımamızı sağlıyor. Ankara’ya yolu düşen bu seyyahların önemini anlatmak için bazılarının geçmişinden söz edeyim. Bunlardan biri, Ogier Ghiselin de Busbecq’tir. Bu seyyah, Kanuni Sultan Süleyman’la görüşmek üzere Avusturya İmparatoru I. Ferdinand tarafından görevlendirilen büyükelçidir. Diplomat, seyyah, dil bilimci ve eski eser meraklısı olan Ogier Ghislain de Busbecq, Ankara’daki Augustus Tapınağı’nda yer alan ve Latince olan Momentum Ancyronum yazıtını ilk kez yayınlayarak Batı literatürüne girmesini sağlamıştır. Ankara keçisiyle leylağın yanı sıra laleyi de Avrupalılara tanıtmıştır. Bir başka seyyahımız ise Joseph Pitton De Tournefort. Avrupa’da olmayan bitki türlerini Avrupa’ya taşıyarak bitki örtüsünün zenginliğini arttırmak amacıyla Ege ve Anadolu’yu karış karış gezen Tournefort, Ankara’da da beklediğinden değişik üzüm türlerine rastlamıştır. 1701 yılında bir ay boyunca Ankara ve çevresini gezerken, padişahın sarayında giyilen elbiselerin Ankara’da üretilen softan yapıldığını fark eder. Makaleye, kitapta yer alan Fransız bir seyyahın alıntısıyla başladık, bir başka Fransız’dan alıntıyla sonlandıralım. Kitapta geçen bu Fransız, Félix Marie Charles Texier’dir. Fransız hükümeti tarafından 1833 ve 1843’te iki kez Anadolu’ya gönderilmiştir. Hattuşaş’ı ve Yazılıkaya’yı bulan kişidir. Anadolu’da yürüttüğü çalışmalar, “Küçük Asya” başlığıyla üç cilt halinde yayımlamıştır. Eser, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile Türkçeye de kazandırılmıştır: “Burası kadar hırsızı az bir memleket yoktur. Evlerin kapıları şöylece kapanmış olduğu halde, burada uzun süre ikametim sırasında, bu tür olaylardan söz edildiğini hiç duymadım. Burada sanayinin gelişmesine engel olan en büyük zorluk, memleketi yönetenlerin de idare edilenlerin de yeni bir tarzı kabulden korkmalarıdır.”
Editör: TE Bilisim