Pandemi nedeniyle pek çok çift bu yıl Sevgililer Günü’nü birbirinden uzakta kutladı. Bu günü sadece sevgililere özgüymüş gibi düşünmek yanlış geliyor bana. İnsan, hayatındaki birçok şeye koşulsuz sevgi besleyebilir bir sokak hayvanına, balkonda gözü gibi baktığı ilk tomurcuğunu veren çiçeğine, annesine, babasına, kardeşine, dostuna.. Bu liste uzar gider. Sevgiyi sadece bir güne sıkıştırmak ne derece doğru tartışılır. Birbirini seven iki kişi için gerçek aşkı tanımlayan Halil Cibran bakın ne demiş “Dünya kuruldu kurulalı bilinir aşk: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır” Aslında bu da çoğu şey için geçerlidir insan ne zaman kıymet bilir ne zaman aklı başına gelir? Kaybetmeye başladığında.. Sağlığını,işini, ailesini,dostunu,aşkını, hayatının fırsatını..

O yüzden sembolik olsa da bu günü fırsat bilip kaybetmeden sevgisini hissettirmeli insan . Sevgi eksikliği tüm yoksulluğun en büyüğüdür.. Benim gibi merak edenler için 14 Şubat’ın ne zaman ortaya çıktığını araştırdım. Okuduğum bir haber sitesinde 14 Şubat’ın çıkış noktasını ve kökenini aktarmışlar, alıntıladığım metni sizlerle de paylaşmak isterim.

“Şubat ayının aşk ile ilişkilendirilmesi Antik Çağlara kadar dayanmaktadır. Antik Yunan'da Ocak ayı ile Şubat ortasında kalan zaman Gamelyon olarak adlandırılırdı ve bu dönem Zeus ile Hera'nın kutsal evliliğine adanmıştı. Antik Roma'da ise 15 Şubat bereket tanrısı Lupercus'un onuruna Lupercalia olarak kutlanırdı.

Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan 14 Şubat, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır. Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir.”

Editör: TE Bilisim