Unutulmaya yüz tutmuş el sanatları Ankara Kalesi’nde kurulan stantlarla Başkentlilere tanıtılmaya devam ediyor. Bastonları ile ünlenen Zonguldak’ın Devrek ilçesi de baston ustası Çetin Karabaş’ın el sanatı ürünleri ile göz dolduruyor. Karabaş, bastonlara işçiliğine göre fiyat biçildiğini belirterek, işçilik oranının fazla olduğu bastonun fiyatının ise 4 bin 500 liraları bulabildiğini söylüyor. Altındağ Belediyesi ve Ankara Ticaret Odası’nın işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş Geleneksel Türk El Sanatları Şöleni’ Ankara Kalesi’nde başladı. Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelerek ustalara ev sahipliği yapan Altındağ Belediyesi, unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını Başkentliler ile buluşturmaya 20 Ekim’e kadar devam edecek. “ESKİSİ KADAR OLMASA DA GÜNÜMÜZDE DE HALA BASTONA İLGİ VAR” Zonguldak’ın Devrek ilçesinden, Altındağ Belediyesi ve ATO tarafından düzenlenen etkinlik için Ankara’ya geldiğini söyleyen baston ustası Çetin Karabaş “Ben baston yapmaya 1988 yılında, Devrek’te hatta Türkiye’nin her yerinde adı bilinen Çelebi ustanın yanında çıraklık yaparak başladım. Yaklaşık 30 yıldan bu yana da bu işle uğraşıyorum” dedi. “Eskisi kadar olmasa da günümüzde de hala bastona ilgi var” ifadelerini kullanan Karabaş şunları söyledi: “1980’li yıllarda Devrek’te Baston Festivali başlatılmıştı ve o dönemde bastona çok ilgi vardı. Festival sayesinde de Devrek bastonunun ünü bir hayli yayılmıştı. Sonrasında da ilgi yavaş yavaş düşmeye başladı. İlginin düşüşündeki nedeni ise bu konuda çok fazla reklam yapamıyor olmamıza, festivallere çok sık katılamıyor olmamıza bağlıyorum. Çünkü tanıtımı yapılmadıkça insanların da Devrek bastonundan haberi olmuyor. El sanatları ile ilgili olan fuarlara katıldıkça, daha fazla insanla tanıştıkça onlar da haliyle Devrek bastonunu öğrenmiş olacaklar ve kaybolan ilgi yavaş yavaş yeniden artmaya başlayacaktır.” DEVREK BASTONLARI KIZILCIK AĞACINDAN YAPILIYOR Türkiye’nin birçok yerinde baston yapıldığını belirten Karabaş, Devrek bastonunu diğer bastonlardan ayıran faktörün kızılcık ağacından yapılıyor olması olarak ifade etti. Karabaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Kızılcık ağacının özelliği ise diplerinin kökten başlayıp dalın bir ucuna kadar devam ediyor olmasıdır. Bundan dolayı da baston ne kadar ince olursa olsun kırılması da o kadar zordur ve uzun yıllar kullanılabilir. Baston eğilir ama asla kırılmaz. Bizim yaptığımız bastonların bir diğer özelliği ise hem sapında hem de gövdesinde ayrı ayrı işçilik olmasıdır. Ahlat’ın da örneğin bastonları meşhurdur ama Ahlat bastonları ceviz ağacından yapılır ve daha çok sapında işlemesi vardır. Bizim gibi pek işleme yapmazlar.” BASTON YAPIMI 20 GÜNÜ BULABİLİYOR Baston yapımına ilişkin bilgiler veren Karabaş her işin zor olduğunu, baston yapmanın da kendine göre zorlukları olduğunu ifade ederek şunlardan bahsetti: “Ben çıraklıktan geldiğim için pek zorlanmıyorum. Çünkü çocukluğumdan bu yana bu işle uğraşıyorum. Tek sorun ise işçiliğin bir hayli vakit alması. En basit bastonu düşünelim mesela. Bastonun verniğini sürmek, verniğin kurumasını beklemek derken 2 günümüzü alabiliyor. Bunun dışında işçiliğinin fazla olduğu bastonlarda ise 20 günümüzü harcadığımız bastonlar olabiliyor” dedi. Yaptığı bastonların hepsini aynı değerde gördüğünü ifade eden Karabaş, “Hepsi benim için aynı değerde olsa da işçilikten dolayı her birinin fiyatı birbiriyle farklılık göstermekte. Örneğin işçilik oranın bir hayli fazla olduğu bir bastonumuz var. Kızılcık ağacı kullanıldığı kadar, tutulacak yer için manda boynuzu kullanılmıştır. Hemen alt tarafında ise büyükbaş hayvanın ayak bileği kemiğine yer verilmiştir. Bu bastonumuzun dünyada eşi benzeri yoktur. El yapımı ürün olduğu için çok yakınını yapabiliyorken birebir aynısını yapmak da mümkün değildir. Bundan dolayı da bu bastonun hak ettiği fiyat 4 bin 500 liradır” diye konuştu. “BASTONLARIMIZDA KİMYASAL ÜRÜN YOK” Yaptığı bastonlarda kimyasal ürün kullanmadığını ve bütün ürünlerin doğaya uygun ürünler olduğunu ifade eden Karabaş baston yapımına ilişkin şunları anlatmaya devam etti: “Baston üzerinde kullanılan boyaların hepsi doğal boyalardır. Bununla beraber boyayla birlikte asit de kullanıyoruz. Asidin özelliği ise baston yapımında kullanılan ağacın üzerinde ağaca zarar verecek varlık var ise onu yok etmek oluyor. Yani bir nevi bastonumuzu böceklenmeye karşı koruyor. Renk verirken de kezzap kullanıyoruz. Kezzap ise rengin korunmasına ve doğal durmasına yardımcı oluyor. Bu aynı zamanda bastonun uzun yıllar kullanılmasını, bastona hiçbir zarar gelmemesini sağlıyor. Çünkü kezzap ağacın özüne kadar işlediğinden bastonun renginde dökülme ya da renginin solması gibi durumların da yaşanmasını engelliyor.” En uygun bastonun 50 liradan başladığını söyleyen Karabaş, “Her fiyata ve her kaliteye göre bizde baston bulmak mümkün. Zaten baston meraklıları genelde fiyatına bakmıyorlar, işçiliğine bakarak baston alıyorlar” dedi. “ÇIRAK YETİŞTİRMEK BİTTİ” Devrek’te bastonculuğun hala birçok kişi tarafından yapılmaya devam ettiğine vurgu yapan Karabaş, “30 yıl öncesinde Devrek’te kaç tane atölye varsa hepsi hala işlerini yapmaya devam ediyor. Ama çırak yetiştirmenin bittiğini söylemek mümkün. Kendi atölyemde ben olmamış olsam benim atölyem kapanacak, çünkü benim yerime atölyeye geçecek birisi ne yazık ki yok” dedi. Birkaç yıl öncesine kadar çok fazla çırak olduğunu ama zamanla çırak geleneğinin yok olduğunu ifade eden Karabaş şunlardan bahsetti: “Yaşanan ekonomik krizden dolayı atölyelerin fazla para kazanamaması ile çıraklar da istedikleri ücretleri alamamaya başladılar. Hal böyle olunca çıraklar da başka sektörlerde, fabrikalarda kendilerine iş aramaya başladılar. Böylelikle çıraklık geleneği de en azından baston yapımında bitmiş oldu.” “BAŞKENTLİLERİ ŞÖLEN ALANINA BEKLİYORUZ” Baston yapımının devam etmesi için Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın henüz yaptığı bir projenin olmadığını söyleyen Karabaş, “1980’li yılların Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy idi ve kendisi Devrekliydi. Bakanın katkıları ve Çelebi ustanın girişimleri o dönem Devrek’te baston festivalleri başlatılmıştı. O dönem ise festivallere bakanlar, milletvekilleri katılıyorlardı. Bugün festival yapılıyor olsa devlet tarafından aynı ilgiyi bulmak zor olacaktır ve artık festival de Devrek’te yapılmıyor” ifadelerini kullandı. Altındağ Belediyesi ve ATO’ya ustaları birleştiren bir etkinlik yaptığı için teşekkür eden Karabaş, “Burası oldukça güzel geçiyor. Özellikle hafta sonları çok kalabalık oluyor. 20 Ekim’e kadar Ankara Kalesi’nin yakınına kurulan stantta olmaya devam edeceğiz. Ankaralıların hepsini stantlarımıza bekliyoruz. Gelsinler el emeği ürünlerimizi görsünler” diyerek sözlerini sonlandırdı. (Türkan ÇATAL YILDIZ)
Editör: TE Bilisim