Dünya hızla değişime uğruyor. Teknoloji, bilim, sanayi aklınıza gelebilecek her şey hızla ilerlerken bizler de bir o kadar geriye gidiyoruz. Makineler üretiyor, her şey otomatikleşiyor hayat rutine bağlıyor bizler de donuk, tepkisiz, doyuma ulaşmış bireyler olarak ne yönde duracağımızı ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bilsek bile hazıra konmaya bayılıyoruz. ‘’Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen..?” Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar.’’ İşte bu tek satırlık alıntı anlatıyor halimizi. Hazıra konmayı çok seviyoruz. Bunda gelişen teknolojinin mi payı var yoksa iş yükünün giderek artmasının mı ya da en kötü ihtimalle tembelliğin, uyuşukluğun ve hazıra konmanın o geçici hevesinin mi payı var bilinmez. Hele ki insanın içini ego kaplıyorsa vay haline.. Bu tarz insanları gözümde ‘’balon’’ olarak canlandırıyorum. İlk alındığında içi boş, adeta birbirine yapışmış halde olan balonlar havayı verdikçe şişiyor. Balonun havası insanın egosu misali.  Ego’da aslında içi boş olan insanı git gide şişiriyor, şişiriyor bir bakmışsın havalanmış, uçuyor. En tepe noktaya kadar ulaşmaya çalışıyor. Bilmiyor ki en ufak bir temasta sönüp gidecek. İşte, çoğu insanı gözümde böyle canlandırıyorum. Bilgisizliklik, cahillik ve kendini ispatlama iç güdüsü egoyu tavan noktasına getiriyor. İşte bu ego ve kibir insanların içinde bulunduğu ezilmişlik ve aşağılık duygusunu gizleme yönteminden başka bir şey değil. Bir noktadan sonra egoyu  kontrol altına almadığınızda , o sizi kontrol etmeye başlıyor. İşin rengi işte o zaman yavaş yavaş değişiyor. Tevazu ve alçakgönüllükten şaşmamak gerek. Ne derler  ‘’yüksek zatın yüksekliği alçaldığı, alçağın alçaklığı ise yükseldiği zaman artarmış.’’ Mesleğim gereği her gün yeni insanlarla tanışıyorum, yeni yeni fikirlerin kapısını aralayıp, farklı farklı insanların hayatlarına değiyorum. Farkında olmadan çok şey öğreniyorum. Mütevazı ve kendini bilen insanların hayat hikayelerinde kendime çıkaracak ders olduğunu gördükçe umutlanıyorum. Naif,  zekasıyla doğru orantıda bilgi birikimi olan, kibrinden arınmış, gayesi kendini geliştirmek olan ve bana bir şeyler katacak olan insanlarla sohbet etmek için can atıyorum. Hayat, bu tarz insanlarla daha güzel ve çekilir halde.  O halde, hayata ve kendine karşı şu cümleyi kurmak gerek ‘’görеvin sеvgiyi аrаmаk dеğildir, аsıl görеv sеvgiyе kаrşı kеndi içindе kеndinin oluşturmuş olduğu bütün еngеllеri аrаmаk vе bulmаktır.’’
Editör: TE Bilisim