"Maalesef doğru İslâm’ı, milli duruşu ve şuurda birlikteliği tam olarak öğretemiyoruz" diyen Darbe Girişişimi Meclis Araştırma Komisyonu’nun Başkanvekili Selçuk Özdağ, sadece güvenlik tedbirleri ile terörü önlemenin mümkün olmadığını, İdeolojik ve fikri tedbirin de en az güvenlik tedbirleri kadar önemli olduğunu belirtti. Son zamanlarda meydana gelen ve Türkiye’yi yasa boğan terör eylemlerinin kirletilmiş zihinlerin, vicdanların bir eylemi olduğunu belirten AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, “Maalesef doğru İslâm’ı, milli duruşu ve şuurda birlikteliği tam olarak öğretemiyoruz. Vicdanlarda, ruhlarda teröre karşı setler, barikatlar kuramıyoruz. Bırakın başkalarını, birbirimize karşı bile tahammül gösteremiyoruz. Siyaseti de dini de kavga mantığı ile yorumluyoruz. Hepimiz tek tipçiyiz. Ya bendensin ya düşmansın mantığı, bulaşıcı bir hastalık gibi hepimizi kuşatmış durumda” dedi. TERÖRÜ ÖNCELİKLE FİKREN YOK ETMELİYİZ Demokrasinin farklı fikirlere tahammül gösterme ve hoşgörü sanatı olduğunu vurgulayan Özdağ, “Farklıysan yaşamaya hakkın yoktur mantığı, gittikçe toplumu esir alıyor. Teröre karşı azim ve kararlılık mesajlarından önce din ve siyaset algımızı sorgulamamız gerekiyor. Bir insan, kendisinden farklı yaşıyor diye bir başkasını öldürme hakkını kendinde nasıl görür? Bu sorunun cevabını bulursak hem İslâm’ı istismar edilmekten kurtarır hem de terörle ideolojik mücadelede önemli bir adım atmış oluruz. Zira ideolojik olarak yok edilemeyen hiçbir örgüt, gerçek anlamda yok edilemez! Cumhuriyet, demokrasi, hukuk, adalet, liyakat, ehliyet. Bu 6 sihirli kelime vazgeçilmezimiz olmalı. Bu 6 kelimeden ayrılmadan çalışmalarımızı aynı gayretle sürdürürsek Türkiye’yi selamete götürürüz, Türkiye’nin güçlü ülke olma hedefinin temelinde bu 6 sihirli kelime yatıyor” şeklinde konuştu. TÜRKİYE’NİN GÜÇLÜ MUHALEFETE İHTİYACI VAR Türkiye’de hiç kimsenin vesayetçiliğe soyunmaması gerektiğini vurgulayan Özdağ, “İktidarların sandıkla gelip sandıkla gitmeleri gerekiyor. Türkiye’de muhalefet olması gerekiyor. Muhalefet demokrasilerde olan rejimin adı. Muhalefet varsa o zaman rejimin adı demorkasi olur. Muhalefetin olmadığı yerler diktatörlükle yönetilir. 15 Temmuz’dan sonra arkadaşlarıma hep şunu söyledim; "Özellikle CHP bize lazım", niye lazım, çünkü şu an Tükiye’de 15 Temmuz gecesi hain bir darbe girişimi yaşandı. Bu darbe ile ilgili birilerinin kafasında istifhamlar var. Özellikle Batılılar uzun süre sessiz kaldılar. Bizde Sosyalist Enternasyonel'e üye olan tek parti CHP. CHP’nin buraya giderek bu darbeyi anlatmasına vesile olmamız lazım” ifadesinde bulundu. GAZETECİLER ARASINDA AYRIM YAPMIYORUM “Özgür basına ihtiyacımız var. Ama basında darbelerin, terörün tetikçiliğini yapmamalı. Emperyalist egemen güçlerin menfaatine hür düşünceden, milli duruşundan asla taviz vermemeli. Türkiye’de herkes her şeyi yazabilmeli iftira olmamak şartıyla. Hakaret olmamak şartıyla” diyen Özdağ sözlerini şöyle sürdürdü; “Keşke herkes yazabilse, herkes söyleyebilse... Türkiye’de gazete çıkartılıyor, dergi çıkarılıyor, her fikre her düşünceye ait. Muhalefetin daha güçlü olması lazım. Güçlü muhalefet basını da aykırı farklı seslerin iktidarın lehinedir. Ben bunu Manisa’da gözlemliyorum. Hiç gazeteciler arasında ayrım yapmıyorum. Kim mikrofon uzatırsa ya da ararsa geri dönüyorum konuşuyorum. Sözün özü şu; Türkiye demokratikleştikçe zenginleşir. İnsan hak ve özgürlüklerine saygılı oldukça zenginleşir ve özgürleşir. Daha zengin ve daha özgür Türkiye için şu an öncelikli işimiz bir an önce Yeni Anayasa’yı çıkarmak. Türkiye 12 Eylül 1980 darbesinin ürünü 82 Anayasası ile çok şeyler kaybetti. Darbeci Anayasayı geride bırakıp sivil Anayasayı yapmamız gerekiyor. 1921-1924 Anayasası İstiklal Anayasasıydı. Şimdi darbecilerin çıkardığı anayasayı askıya alıp sivillerin oluşturduğu bir istikbal Anayasası’nı yapmamız lazım. Türkiye’ye ve Meclisimize yeni Anayasa yakışır.” (Güçlü ANADOLU)

Editör: TE Bilisim