Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Kitap yazarı ve resim sanatçısı Berensu Berivan Çelik ile sanat üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Devam eden Ankara Kitap Fuarı’nda okurları ile buluşan Çelik, Biz Sanat İnsanıyız Zamanda Yolculuk isimli ilk kitabında bizi nelerin beklediğine ilişkin konuşarak, “Atalarımızın yaptığı çanak çömlek aslında bir ihtiyaçtı, zaman içerisinde ise çanak çömleğe sanat demeye başladık. Aslında sanat ihtiyaçtan doğmuştur. Önceleri yazı sanatı yoktu örneğin fakat resim sanatı vardı hep. O dönem buna resim sanatı denilmiyordu, resim o dönem ihtiyacı karşılayan bir şeydi” dedi.

Kitap yazarı ve resim sanatçısı Berensu Berivan Çelik ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sanat ile insanların eksik bir yaşamdan bütün bir yaşama sahip olmak istediklerini ifade eden Çelik, “Okyanusun derinliklerine iniyoruz, gökyüzüne uçuyoruz, uzayın derinliklerine gidiyoruz. Çünkü sürekli bir şeyleri keşfetmek istiyoruz. Sürekli bir buluş gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.

“EKSİK BİR YAŞAMDAN BÜTÜN BİR YAŞAMA SAHİP OLMAK İSTİYORUZ”

27 yıldır sanatla iç içe yaşadığını ifade eden sanatçı, yazar Berensu Berivan Çelik, “Ressamım, sanat eğitmeniyim, aynı zamanda da yazarım. Çeşitli gazeteler ver dergilerde de yazılar yazıyorum. Yurtiçi ve yurtdışı sata etkinlikleri düzenliyorum, bununla birlikte sergiler düzenliyorum” dedi.

Şu an yayımlanmış iki kitabı olduğunu ifade eden Çelik, “Toplamda 6 kitabım var ve diğerleri de yayımlanmayı bekliyor. Biz Sanat İnsanıyız Zamanda Yolculuk kitabı benim ilk kitabım. Kitabın konusunu ise mağara döneminden yani ilk insanlardan itibaren sanat nasıl geçti, hayatımıza nasıl girdi, neden biz sanat insanıyız gibi sorulara cevap aramak oluşturuyor. Aynı zamanda resim sanatçılarının hayatları, yapmış olduğu resimleri, hayata dair çekmiş olduğu sıkıntılar anlatılıyor. Sanatsal anlamda aklınıza gelecek her alanda sanatın tarihsel sürecinden bahsediyor diyebiliriz. Bunun yanı sıra ressamların yaptığı resimler ve hayatlarına da değindim” diye konuştu.

Biz Sanat İnsanıyız Zamanda Yolculuk kitabını anlatmaya devam eden Çelik şunları söyledi:

“İnsanlar sanat etkinliklerine, tiyatroya, sinemaya neden giderler, bir kitabın sayfasında zamanı neden unutuyoruz, her şeyin oyun olduğunu bildiğimiz halde karanlık bir salonda soluğumuz kesilircesine neden dikkat kesiliyoruz, bir resmin karşısında neden büyülenmişçesine dona kalabiliyoruz, neden bütün olgu bizi etkiliyor? Vakit geçirmek istiyoruz, eğlenmek istiyoruz gibi cevaplar hep lafta kalan şeyler. Aslında biz eksik bir yaşamdan bütün bir yaşama sahip olmak istiyoruz. Okyanusun derinliklerine iniyoruz, gökyüzüne uçuyoruz, uzayın derinliklerine gidiyoruz. Çünkü sürekli bir şeyleri keşfetmek istiyoruz. Sürekli bir buluş gerçekleştirmek istiyoruz. Peki bir yeri keşfettiğimiz zaman, bir resim yaptığımız zaman ya da bir sahneye çıkıp tiyatro gösterisi yaptığımız zaman buna neden gereksinim duyuyoruz? İşte kitabım bütün bunları karşılayabilecek soruları ve aynı zamanda cevapları da kapsayabiliyor.”

“SANATIN DOĞUŞUNU SAĞLAYAN KİŞİ BİR KADINDI”

Çelik, kendisine göre kitap ya da yazı yazmanın bir tutku, aşk olduğunu belirterek konuşmasında şunlara değindi: “Bir insanı ilk gördüğümüzde ruh ikizi ya da aşk deriz ya işte sanat da benim için öyle. Ben sanatla karşı karşıya kaldığım zaman ya da bir kitabın sayfasında zamanı unuttuğum zaman bende bu duygular gerçekleşiyor.”

Okurlarından aldığı tepkilere değinen Çelik, “Okurlarım genelde evet, ben bunu neden böyle düşünmedim, benim atalarım sanat insanıymış ama ben bunu neden fark etmedim gibi sorularla karşılaştıklarını ifade ediyorlar. Ya da atalarımız tekerleği bulmuş fakat o zaman tekerlek bir araçken bugün müzeye konulmuş ve biz buna sanat diyoruz dediklerine şahit oldum. Aslında okur o tekerleğin de bir tasarım olduğunun farkına varıyor. Atalarımızın yaptığı çanak çömleği düşünelim, bunlar aslında ilk yapıldığında bir ihtiyaçtı, zaman içerisinde günümüze doğru geldikçe ilk yapılan çanak çömleğe ise sanat demeye başladık. Aslında sanat ihtiyaçtan doğmuştur. Önceleri yazı sanatı yoktu örneğin fakat resim sanatı vardı hep. O dönem buna resim sanatı denilmiyordu, resim o dönem ihtiyacı karşılayan bir şeydi. İlk başlarda sanat büyüydü, mağara duvarına bir kadın duvara artı işaretini çizdi ve onu yuvarlak içerisine aldı. Evet bu bir büyüydü ve büyünün tuttuğunu anlattı, sonrasında da çizimler devam etti. Aynı zamanda da sanatın doğuşunu sağlayan kişi bir kadındı” ifadelerini kullandı.”

“Kitabımı okuyup bana geri dönen okurum ‘ben sanki oradaydım, bana o dönemi yaşattınız’ yorumunu yapıyor. Mağara dönemi ele alındığında orada olduğunu, Leonardo Da Vinci’yi anlatırken sanki o dönemi yaşadığını, Van Gogh’un anlatısında onun acısını yaşadığını diyen çok okurum oldu.”

“KADINLARIN BAŞARISI ERKEKLER TARAFINDAN BERTARAF EDİLİYOR”

Kadının sanatın içerisindeki yerini anlatmaya devam eden Çelik, kadının eskisi kadar güçlü olmadığını belirterek şöyle konuştu:

“Kadından bahsettik az önce, kadın sanatın özüdür. Günümüzde ise bu çok değişti kadın artık günümüzde hiçleşti gibi geliyor bana. Kadın şiddete uğruyor, görmezden geliniyor, kadının çektiği sıkıntılar görünmüyor. Erkek ise kadının başarısını hazmedemediğinden sürekli önüne çıkmaya çalışıyor. Bunu ise kadın sanatçılar daha çok yaşıyor. Erkekler sürekli ön planda gözüktüğünden sanatçıların çoğu aslında erkeklermiş gibi görünüyor. Çünkü kadınların başarısı erkekler tarafından bertaraf ediliyor. Bunun önüne geçilmeli. Kadınlar sanatsal yönüyle daha çok ön plana çıkmalı. Bir dönem kadınlar çok ön plana çıkarıldı, Yeşilçam artistleri konuşuldu fakat günümüzde ben buna biraz daha ket vurulduğunu düşünüyorum.”

Pandeminin sanatçıları nasıl etkilediğine ilişkin de konuşan Çelik son olarak şunları söyledi:

“Pandemi biz sanatçıları kötü anlamda fazlasıyla etkiledi. Biz ressamlar üretim yapmaya devam ediyoruz, çünkü sanat hiçbir zaman ölmez. Ama pandemi sürecinde her şey çevrimiçi ortama taşındı. Bu bizler için üzücü. Özellikle resim sanatını gidip yerinde görmek gerekiyor. Çevrimiçi sergiler insanlara doyum veremiyor. Çünkü o doku hissedilmeli. Bir fotoğrafı düşünecek olursak telefon, bilgisayar gibi çeşitli mecralardan izlenebilir. Fakat resim öyle değil ne yazık ki çevrimiçinin resim alanı için bir anlamı yok. Resme bir sergi salonunda bakarak karşısında hayaller kurmak, hayallerimizin bizi alıp götürmesi gerekiyor. Tabi şunu da eklemek gerekiyor ki pandemi ressamları manevi anlamda etkilediği kadar maddi anlamda da çok etkiledi. Biz resim sanatçılarının umudu da bir an önce bu süresin biterek, herkesin normal yaşamına kavuşması.”

Editör: TE Bilisim