Reklamlarla markaların ön plana çıkartıldığını ve çocukların algısının nasıl yönlendirildiğine yazımızın birinci bölümünde yer vermiştik. Ülkemizdeki reklam mevzuatına göre, aldatıcı, yanıltıcı ve istismar edici reklam yapılamaz. Mevzuattaki bu hükmün varlığı, tüm firmalar bu hükme uygun davranmış olsalar da çocukların algısının yönlendirilmesini engelleyemiyor. Reklamlar ve reklamlarla markaların ön plana çıkartılmasının çocukların üzerindeki etkileri çok boyutludur. Bu etkiler, yalnızca çocuklar ve gençler üzerinde değildir. Dolaylı olarak, çocukların ailelerinin ve tüm toplum kesimlerinin de üzerindeki bu etkiler çok boyutludur. Aldatıcı, yanıltıcı, istismar edici reklam yapılmazsa sorun çözülür mü? Aldatıcı, yanıltıcı, istismar edici reklamların yasak olması, çocukların reklamlar ve markaların etkisinde kalmasını ve algılarının yönlendirilmesini tek başına önlemede yeterli olmuyor. Çünkü başta gıda reklamları olmak üzere, çocuklara ve gençlere yönelik olarak yapılan tüm reklamların amacı, çocukları ve gençleri etkilemek ve yönlendirmektir. Özellikle de, çocukların ve gençlerin reklamlarda oynatılması bu etkiyi daha da arttırmaktadır. Ebeveynlerin Televizyon Reklam İçeriklerinin Çocuklar Üzerindeki Etkilerini Etik Açıdan Algılanmasına Yönelik Yusuf Karaca, Asuman Pekyaman ve Hatice Güney’in yapmış oldukları bir araştırmada önemli olgulara yer verilmiştir. 4-13 yaş aralığındaki çocukların çoğunluğunun reklamları sevdiği, inandırıcı bulduğu ve reklamlarda oynayan çocukların yerinde olmayı istedikleri belirtilmektedir. Televizyonlarda çoğunlukla, çocukların kendi harçlıkları ile alabilecekleri şekerleme, sakız, içecek, dondurma, bisküvi, çikolata, gofret ve fast food gibi ürünlerin reklamlarına yer verilmektedir. 7-9 yaş arasındaki çocuklar harçlıklarını en çok bu tür ürünlere harcamaktadırlar. Özellikle de şekerleme ve çikolata gibi ürünlerinin reklamları çocukların tercihlerinde belirleyici olmaktadır. Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre, çocuklar ve gençler ekonominin itici gücü konumundadırlar. Pazarlama ve reklam açısından çocuklar hedef grup olarak seçilmiştir. Türkiye’de çocuklar ve gençlerin en çok sevdiği çikolata, cips, ayakkabı, pantolon, gömlek ve diğer ürün markalarının büyük bir çoğunluğu yabancı ve dünyanın hemen her ülkesinde yer alan emperyalist firmaların ürün markalarıdır. Reklam ve markaların çocuklar üzerindeki etkileri Televizyon reklam içeriklerinin çocuklar üzerindeki etkilerini etik açıdan ebeveynlerin çoğunluğunun nasıl algıladığına ilişkin göstergeler:

  • Çocukların tüketim alışkanlıklarını olumsuz yönde etkiler. Çocukları yanlış beslenmeye özendirir.
  • Çocukları savurganlaştırır.
  • Çocukların algılama sürecini bozar. Çocukların psikolojik gelişim sürecini olumsuz etkiler.
  • Dilde bozulmalara yol açar.
  • Çocuklara yönelik olmayan reklamlar çocukları daha olumsuz etkiler.
  • Ahlaki gelişime zarar verir. Fiziksel gelişime zarar verir. Zihinsel gelişime zarar verir.
  • İhtiyaç dışı ürün almaya yönlendirir.
  • Saldırgan özellikleri özendirir.
  • Marka bağımlılığı yaratır. Her gördüğünü almaya özendirir.
  • TV reklamlarının içerikleri etik açıdan uygun değildir.
Görüldüğü gibi, araştırmada televizyon reklamlarının çocuklara çok yönlü zarar verdiği konusunda ebeveynlerin algısı ortaya konulmuştur. Özellikle de, Türkiye’de televizyonlarda çocuklara yönelik olarak yapılan çocukların oynadığı ya da oynamadığı reklamlarda ön plana çıkartılan yabancı marka reklamlarının çocuklara ve gençlere vermiş olduğu zararların yanı sıra, aile ve ülke ekonomisine de büyük zararlar vermektedir. Sonuç ve Çözüm Televizyonlarda yapılan reklamlar başta olmak üzere, her reklamda abartı vardır.  Reklamlarda algı yönetimi vardır. Satın almaya ve tüketime özendirme vardır. Özellikle de, çocuklarda ve gençlerde, yabancı markalar belirleyici olmak üzere, markalara bağımlılık yaratma anlayışı egemendir. Çocuklar ve gençlerin markalara olan bağımlılığı ve tüketim eğilimleri ailelerini de etkilemektedir. Kapitalist – emperyalist firmaların kendi çıkarları doğrultusunda ve belirleyiciliğinde, çocuklar ve gençler başta olmak üzere tüm toplumda yaratılan tüketim eğilimleri ve alışkanlıkları ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel ve hemen her yönden topluma zarar vermektedir. Mevcut reklam mevzuatı bu sorunlara ve sonuca çözüm bulacak içerikte değildir. Özellikle de, çocukların ve gençlerin algısını yöneten, tüketim eğilimlerini belirleyen, psikolojilerini etkileyen reklamların bu etkilerini sıfırlayacak düzeye getirilmesine bilimsel çözüm aranmalıdır. Sağlığa zararlı gıda reklamları yasaklanmalıdır. Reklamlarda hiçbir abartıya yer verilmemelidir. Çocukların reklamlarda oynatılması yasaklanmalıdır. Reklam mevzuatı bu doğrultuda yeniden düzenlenmelidir.  
Editör: TE Bilisim