Özel Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Müslüman alemi için büyük önem taşıyan Ramazan ayı başladı. Gıda ürünleri gibi temel tüketim ürünlerine gelen zamlardan dolayı ise tüketiciler buruk bir Ramazan ayı geçiriyor. Ramazan sofralarının eskisi gibi olmayacağını ifade eden tüketiciler ise özellikle gıda ürünlerine yapılan zamların geri alınmasını istiyor. Konuya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulunan Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı ve Tüketici Dernekleri Fedarasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, Ramazan ayının buruk geçtiğini ifade ederek, “Çünkü tüketicinin mutlu bir Ramazan ayı geçirmesi Ramazan ayının sağlıklı geçmesi ile mümkün olur” dedi. 

Tüketiciyi Koruma Derneği (Tükoder) Genel Başkanı ve Tüketici Dernekleri Fedarasyonu (Tüdef) Genel Başkanı Aziz Koçal, “Özellikle sanayinin kullandığı ürünlere gelen zamların tüketiciye etkisi olmayacakmış gibi etki oluşturulsa da sanayiye gelen zamların ürün maliyetine yansıyacağını hepimiz biliyoruz. İlerleyen günlerde raflara bu zamların etkisi yansıyacak” dedi.

“RAFLARA ZAMLARIN ETKİSİ YANSIYACAK”

Aziz Koçal, gıda ürünlerine gelen zamlar karşısında tüketicinin bu yıl bir sağlıklı ramazan geçirmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, “Çünkü tüketicinin mutlu bir Ramazan ayı geçirmesi Ramazan ayının sağlıklı geçmesi ile mümkün olur. Sağlıklı beslenebilmek için de besin değeri yüksek, ekonomik, sağlıklı gıda ile mümkündür. Özellikle yılbaşından bu güne gıdaya gelen aşırı zam sonucu bunun mümkün olmadığı kesin. Aşırı fiyatlar nedeni ile piyasaya daha uygun fiyatlı ürünlerin sürüldüğünü gözlemlemekteyiz fakat bu ürünler merdiven altı ürünlerdir. Bu ürünler de tüketicinin sağlığını bozan ürünlerdir, bu tür ürünler ileride kalıcı sağlık sorunları yaratacaktır. Bunun önüne geçecek tedbirlerin de biran önce alınması gerekiyor” dedi. 

Marketlerde, bakkallarda raf fiyatlarını gördüğümüzde tüketicinin alım gücünün sağlıklı beslenmesine engel olduğunu ifade eden Koçal, “1 Nisan şakası gibi doğalgaza, ete, elektriğe gelen zamlar sonucu bunun daha da zorlaştığını görüyoruz. Özellikle sanayinin kullandığı ürünlere gelen zamların tüketiciye etkisi olmayacakmış gibi etki oluşturulsa da sanayiye gelen zamların ürün maliyetine yansıyacağını hepimiz biliyoruz. İlerleyen günlerde raflara bu zamların etkisi yansıyacak” ifadelerini kullandı.

“DOYUYORUZ AMA SAĞLIKLI BESLENEMİYORUZ”

“Tüketici doyuyoruz ama sağlıklı beslenemiyoruz diyor” ifadelerini kullanan Koçal şöyle devam etti: “Önceden 500 gram ve katları alışveriş yaparken şuan tüketici marketlerde 100 gram ve katlarını alıyor. Fiyatlarda bazı marketler 100 gramlık paketler çıkarmaya başladı. Bu da tüketicici zamlardan ne kadar etkilendiğini gösteriyor. Önceden yılda iki kez değişen market fiyatlarının neredeyse her gün değiştiğine şahit oluyoruz. Sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşmanın yolunu bulabilmek, bu konuda politika oluşturabilmek gerekir. Bu yollardan bir tanesi de tarım politikalarını değiştirmekte yatıyor. Gıdanın en büyük bileşenlerinden birisi çünkü tarım ürünleri. Samanı bile ithal eden bir ülkeyiz ve yem fiyatları da aldı başını gidiyor. Et ve süt ürünleri de bundan dolayı büyük oranda zamlandı. Et ve Süt Kurumu’nun zam yapması maliyetlerinin aslında ne kadar da yükseldiğinin göstergesi. Bu acı gerçek karşısında bir politika üretememek daha da acı bir gerçektir. Biz yedi ürünle kendi kendine yeten bir ülke iken artık yedi ürün üretemeyen ülke konumuna gelmiş olmamamızın arkasındaki gerçek sorgulanmalıdır. Biz zeytin ağaçlarını sökerek ya da çiftçiyi üremeye küstürerek bu sorunu çözemeyiz. Çiftçiyi sübvanse edecek, girdilerdeki maliyetler düşürülerek fiyatlar aşağıya çekilebilir. Çünkü diğer ürünler gibi et yemek de hayal oldu. İnsanlar sadece tadımlık ya da gramlık et almaya başlıyor.”

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı ve Tüketici Dernekleri Fedarasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal

“AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETİN ÜZERİNDE”

Koçal konuşmasına şöyle devam etti:

“Tüketicinin temel ihtiyaçlarının karşılanması hakkı evrensel bir haktır. Evrensel Tüketici Haklarının birinci maddesidir bu haktır ve Türkiye’nin de altına imza attığı uluslar arası bir sözleşmedir. Türk-İş’in hesaplamış olduğu açlık ve yoksulluk sınırı evrensel tüketici hakları olarak temel ihtiyaçların karşılanma hakkı içerisinde bulunan tüm haklar bugün yoksulluk sınırındaki kalemleri içermekte. Mart ayındaki yoksulluk sınırına bakıldığında 4 kişilik bir ailenin evine girmesi gereken ücret 16 bin küsurlarda. Bu gelir eğer bu haneye girmiyorsa bu aile yoksul kalıyor demektir. Açlık sınırının ise asgari ücretin üzerine çıktığını görüyoruz. Türkiye’de uzun yıllar sonra yılın ilk yılında açlık sınırı ile asgari ücret kafa kafaya geldi. Geriye kalan 11 ayda ise 4 kişilik bir aileyi düşünecek olursak ve bu ailede sadece baba çalışıyorsa bu 4 kişilik aile açlık sınırın altında yaşam mücadelesi veriyor demektir. Bunların önüne geçecek tedbirlerin alınması gerekir. Bir ailede tek asgari ücretli çalışıyorsa o aile için elektrik faturası, kira desteği, gıda desteği gibi konularda destek sağlanmalıdır.”

Koçal, tüketicinin yaşam kalitesinin gittikçe düştüğüne, Türkiye’de yoksul ve aç sayısının gün geçtikçe arttığına dikkat çekerek, “Bugün kaynak yok deniliyor fakat kaynaklar var ve kaynaklar güçlü olan şirketler için kullanılıyor. Güçsüz olan tüketici için bu kaynaklar kullanılamıyor. Aç insan karnını doyurmak için çok farklı yollara başvurabilir ve bu da toplumsal ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Boşanan ailelerin, intihar, icra gibi konuların basına yansıdığını görüyoruz. Ücretlerin zamların gerisinde kalması sağlıksız bir nesil yetişmesine neden olacaktır ve bu önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ciddi sorunları haline gelecektir” dedi.

“KÖYLERDE ZİRAAT MÜHENDİSLERİ GÖREVLENDİRİLMELİ”

Tüketicinin sağlıklı, besin değeri yüksek gıdaya ulaşması için tarım politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Koçal şunları ifade etti: “Tohum şirketlerin mülkiyetine verilir, tarım alanları imara açılırsa tarımda üretim olmayacaktır. Böyle olunca da halkın ne yiyeceğine az önce bahsettiğim şirketler karar verecektir. Tarımda bağımsızlık korunmadığı sürece ülkenin bağımsızlığını da korumak mümkün değil. Bu işin bilimini bilen, eğitimini alan kişilerle tarım politikaları üretilmelidir. Artık çiftçinin tarlada olması gerekir ve bunun yolu bulunmalıdır. Çiftçinin planlı ve sağlıklı bir üretim yapılması gerekir. Bunun için de köylerde ziraat mühendislerini görevlendirmenin zamanı gelmiştir. Nasıl ki öğretmenler ve imamlar köylerde görevlendirme yapıyorsa ziraat mühendislerinin de köylerde sağlıklı üretimin temelini oluşturan tarım ürünleri için görevlendirilmesi gerekir. Özellikle gıdanın bileşenleri olan ürünlerin ithalatına ağırlık vermek yerine Türkiye’deki üretimine ağırlık verilmelidir. Böylelikle gıdada dışa bağımlılık da sona erecektir. Öyle bir sürece doğru gidiliyor ki sağlıklı beslenmek için tüketiciler kendi gıdalarını üretmeye başlayacaklar. Bu da eskisi gibi mümkün değil.”

Koçal son olarak şunları belirtti:

“Önemli sorunlardan bir tanesi de tüketicinin alım gücünü yükseltecek politikalar devreye sokulmalıdır. Alım gücünü yükseltmek ve tüketicilerin zamlarla mücadele edebilmesi için maaşların yeniden güncellenmesi gerekiyor. Aynı zamanda da elektrik gibi ürünlere yapılan fahiş zamlar geri alınmalıdır. Kaynakların halkın menfaatine kullanılacak çözümlerin üretilmesi gerekmektedir.”

Editör: TE Bilisim