Bir haftayı geride bıraktık. Ramazan 2019 serin ve yağışlı olarak başladı. Oruç İslam’ın beş şartından biri. Ülkemizde yerine getirilen en önemli ibadetlerden biri. 21 Mart ile 21 Haziran arasındaki dönemde olduğu için oruç 15, 16 saat sürüyor. Sahur ve iftar arasında tatlı bir telaş. Sahur genellikle kahvaltılık türü yiyecekler ile hazırlanıyor. Yöresel alışkanlıklar etkili oluyor. Örneğin bizim Van için kavut (buğday kavurması) ve murtuğa(yumurta ve un kavurması) sahurun vazgeçilmezidir. Uzmanlar sahur yapmadan oruç tutmayın diyor. Aslında 3 öğünü iki öğüne çeviriyoruz. Belki de hayatımızda günlük olarak 2 öğün olarak yemek yenmeliyiz. Günlük hayat koşuşturmasında sabah kahvaltısını poğaça ile geçiştiriyoruz. Öğlen yemek fırsatını bulamayan çok insan var. Ya işyeri yemek vermiyor ya da iş yoğunluğu nedeniyle yemek yenilmiyor. Akşam ise özellikle 8 ve 9 civarında mideye aşırı yük veriyoruz. Oysa tam aksi sabah güçlü, öğlen orta, akşam ise hafif yenilemeli. Ramazan aslında bize bir beslenme disiplini vermeli. İftar sofrası bizde aşırı abartılıyor. Hem maddi olarak bir israf, hem de vücut olarak büyük zarar veriyor. Toplu iftarlar belediyeler tarafından iyi düzenleniyor. Herkese hesaplanmış porsiyon kepçe ile veriliyor. Özel iftarlar ise biraz lükse kaçıyor. Çok yemek israf ediliyor. Masalara ve hatta açık büfelere çok fazla yiyecek konuyor. Katılanlar da sanki açlıktan çıkmış gibi davranıyor. Bazıları oruçta aç kaldım diyerek; adeta Allah karşısında intikam alır gibi yemeklere saldırıyor. Dünyada genellikle iftariyelik ile oruç açılıyor. Ara veriliyor, genellikle akşam namazı kalıyor. Sonra yemek yeniliyor. Böylelikle vücut yorulmuyor. İnsan masa başında hareketsiz kalmıyor. İftar sakın ve sağlıklı geçiyor. Çay ve sigara ramazan akşamlarında çok tercih ediliyor. Bu kadar aşırı ve sık tüketilmesi vücuda büyük zarar. Sigara oruç bahanesiyle bırakılması gerekir. Yeşilay başta bu konuda biraz daha fazla çaba sarf edilmeli. Kampanyalar düzenlenmeli. Teravih namazı ramazan gecelerinin olmazsa olmazı. Camiler en görkemli zamanını yaşıyor. Çoluk çocuk, ihtiyar genç, kadın erkek maaile teravihler capcanlı. Hatta çoğu yerde Enderun tercihleri yaygınlaşıyor. Tabi ki limonata ikramları ile birlikte. Lakin şunu da unutmayalım teravih sünnet. 8 rekat aslında yeterli olmalı. Amaç camide buluşup hem hal olmak. Fakiri fukarayı, garibanı, hastayı bilmek ve karınca kararınca yardımcı olmak. Ahmet Özhan Muzaffer Özak Efendi ile irtibatlı olunca, teravih namazı kılmaya başlar. Konsere geç kalmasın diye vitir namazını kılmasın diye kararlaştırmışlardı. Dinde zorlama yoktur dersinin örneği. İnsan bazen üzülüyor; çocukluğumuzda cami jandarması büyükler vardı. Herkesin her şeyine karışırlardı. Ayağını böyle tut. Böyle otur, böyle kalk. Cem Karaca ayağını uzattı diyerek dövmüşler ve camiden soğutmuşlar. Şimdi ise bakıyoruz tabureler camileri doldurmuş. Genç yaşlı herkes taburece özgürce namaz kılıyor. Yusuf Akçura camilere sıra konulmasını istemişti. Herhalde yakında sıra ona geliyor. Ramazan aslında manevi yönü ağır bir ay. İnsanı kamil olma yolunda önemli bir motivasyon kaynağı. Bir ben vardır bende benden içeri sözünün gerçekleşmesi için önemli bir ortam. Gece ile gündüz buluşması mükemmel. Akşama ve imsak vaktine ulaşma döngüsü. İftara doğru yoğun bir teravih oluyor. Tatlı bir telaş. Bu zaman diliminde herkes saygılı ve hoş görülü olmalı. Kornalar, bağırmalar ve kavgalar asla olmamalı. Burada kazanılan tecrübe tüm hayata aktarılmalı. Oruç sadece sahur ve iftar arası aç kalmak değildir. Önce kalbi temizlemeli. Dünyevi hırslardan, kin ve intikamdan uzağa gitmeliyiz. Allah bize sen ne yaptın diye soracak. Başkalarının tavrı değil kendimizin davranışı önemli. İyiliğe iyilik her kişinin karı, kötülüğe iyilik er kişinin karı. Dil güzel söylemeli, kötü ve kem sözden arınmalı. Gıybet etmemeli. Göz güzeli görmeli, haramdan sakınmalı. El iyi işler yapmalı, kavgadan kaçmalı. Kulak kimseyi gizli dinlememeli, sır peşine düşmemeli. Ayak hep hayır işler için yürümeli. Haramdan uzak durmak hep helal peşinde koşmak lazım. Kötüyü yok edip güzeli ön plana çıkarmak elzem. Hep bana Rab bana yerine hayır ve infak içinde olmalı. İnsanlara hayırlı olmak için çaba sarf etmeliyiz. En önemlisi bu dünyada niçin var olduk, onun cevabını aramalıyız. Niye bu hayattayım ve Allah rızasını kazanmak için ne yapmalıyım. Hakkın rahmetine kavuşmak için çaba sarf etmeliyiz. Ramazan dünya hayatında maneviyatınız için bir şanstır. Kullanmak için dikkatli olalım. NOT Diyanet işlerinin yaptığı geleneksel Türkiye kitap fuarı için kimse engel olmasın. Bu artık bu ülkenin bir gerçeğidir. Bu yıl 15 Mayıs tarihinde açılacak.  Daha yoğun ilgi gösterelim. İslam dünyasında önemli düşünür ve yazarları halkımızla buluşturalım. Mukabele yine yapalım. Ama her Ramazan bir sürenin meal ve tefsirine ağırlık verelim. Allah'ım bana taşıyamayacağım yük verme. Allah kimsenin omzuna taşıyamayacağı yükü vermez.

Editör: TE Bilisim