Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Dilber Sünnetçioğlu, “Pandemi süresince hem kadına şiddette hem de kadın cinayetlerinde sayıca artış oldu. Şiddete uğrayan kadınlar virüsten dolayı hastaneye gidip darp raporu almaya bile çekiniyorlar. Kadınlar karakollara gidip şikayetçi olmakta dahi zorluk çekiyorlar. Pandemi süreci kadınları çok zor durumda bıraktı” dedi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Dilber Sünnetçioğlu ile pandemi sürecinde kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve çocuk istismarı üzerine konuştuk. 2020 yılı boyunca 297 kadının öldürüldüğüne dikkat çeken Sünnetçioğlu, mahkemelerce verilen ceza indirimlerinin bir sonraki cinayete, istismara, şiddete zemin hazırladığını ifade etti.

Dilber Sünnetçioğlu

“PANDEMİ SÜRECİ KADINLARI ÇOK ZOR DURUMDA BIRAKTI”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Dilber Sünnetçioğlu, pandemi boyunca bir dizi olumsuzlukların yaşandığını belirtti. Yaşanan olumsuzlardan en önemlisinin hem kadın cinayetlerinde hem de çocuk istismarında sayıca artış olmasına dikkat çeken Sünnetçioğlu,  “Kadınlar ve erkekler mart ayından bu yana ya işsizlikten ya da ücretsiz izne ayrıldıklarından dolayı evde. Bu süreç içerisinde ise kadınlar şiddete daha çok maruz kaldılar/kalıyorlar. Daha da kötüsü şiddete uğrayan kadınlar virüsten dolayı hastaneye gidip darp raporu almaya bile çekiniyorlar. Kadınlar karakollara gidip şikayetçi olmakta dahi zorluk çekiyorlar. Pandemi süreci kadınları çok zor durumda bıraktı” diye konuştu.

“CEZA İNDİRİMLERİ BİR SONRAKİ CİNAYETE ZEMİN HAZIRLIYOR”

Pandemi sürecinde kadınlara yönelik şiddetin arttığına vurgu yapan Sünnetçioğlu, platform olarak kendilerinin de acil destek hattının yanında birde whatsapp hattı kurduklarını söyledi. Şiddet gören kadınların korkularından dolayı telefondan dahi konuşamadıklarını, bundan dolayı da kendilerine yazmaları için whatsapp hattı kurduklarını beliren Sünnetçioğlu, “Bakanlığın kurduğu KADES diye bir telefon uygulaması var ona ne kadar şikayet geliyor bilmiyorum fakat bize gelen şikayetler o kadar fazla ki. Destek hatlarımızı arayan sayısız kişi, whatsapp hattımıza gelen sayısız mesaj var ne yazık ki.” dedi.

Pandemiden dolayı cezaevinden çıkarılanların olduğunu söyleyen Sünnetçioğlu, “Bu kişiler cezaevinden çıkarıldıkları zaman kadınlara haber verilmedi, o kadınları korumak için hiçbir şey yapılmadı. Bundan dolayı da onların tabiri ile ‘yarım bıraktıkları işi’ gidip tamamlayanlar oldu.”

Sünnetçioğlu, mahkemelerde verilen ceza indirimlerinin katilleri cesaretlendirdiğine dikkat çekerek, “Bundan dolayı şiddete yönelen kişide birkaç ay yatar çıkarım algısı oluşturuluyor. Bir insana şiddet uygulamanın, bir insanı öldürmenin cezasının indirimi olamaz. Birde mahkemedeki iyi hal nedeniyle cezada indirim veriliyor mesela. Suçlu, mahkemede ne kadar iyi halde bulunabilir ki? Çocuk istismarına ceza indirimi veriliyor örneğin. Bir çocuğun istismarının nasıl ceza indirimi olabilir? Verilen ceza indirimlerin hepsi bir sonraki cinayete, istismara, şiddete zemin hazırlıyor” dedi.

Kadın cinayetlerinde bireysel silahlanmanın rolünün büyük olduğunu ifade eden Sünnetçioğlu, “İnsanlar silahı internetten 250-300 liraya alabiliyorlar. Bireysel silahlanma korkunç boyutta. 17 yaşındaki Helin isimli genç kadın reddedildiği kişi tarafından öldürüldü. Helin’in babası ise bireysel silahlanmaya hayır diye bir kampanya başlattı. Biz de bu kampanyaya herkesten destek bekliyoruz.” dedi.   

“PANDEMİDE İŞTEN İLK ÇIKARILANLAR KADINLAR OLDU”

Türkiye’deki çalışma şartlarının toplumsal cinsiyet eşitliğine göre olmadığını ifade eden Sünnetçioğlu şunları söyledi: “Pandemi sürecinde işten çıkarmalar çok fazla olurken işten ilk çıkarılanlar ise kadınlar oluyor. Çocuklu ailelere izin verileceği zaman yine izin verilen kişiler kadınlar oluyor. Fakat o çocukların babalarının olduğu, baların da çocuklara bakabilecekleri unutuluyor. Sadece kadınlara izin vermekle kadınlar sosyal hayattan koparılmış oluyor, işten geri çektiriliyor. Birde o durumdaki kadınların eşlerinden boşandıkları düşünüldüğü zaman nafaka istemeleri bile mesele haline getiriliyor.”

“İşyerinde fazla çalıştırılan, mobbinge uğrayan genelde kadınlar oluyor. Bir işyerinde kriz çıktığı anda işveren tarafından gözden çıkarılan ilk kişi kadınlar oluyor. Esasında bütün sorunların temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatıyor. Eğer ki bu sorun çözülse ortada mesele de kalmayacak.”  

“Pandemi örgütlenmeyi bir araya gelmeyi de engeller duruma geldi. Biz platform olarak gene toplantılarımızı internet üzerinden yapıyoruz, platform olarak mücadeleye son hız devam ediyoruz. Fakat yüz yüze kurulan iletişimin yerini tutmuyor ne yazık ki. Bununla birlikte davalarımızı takip ediyoruz, adliyelere gidiyoruz, gönüllülerimiz ile büyük bir özveri ile çalışmaya devam ediyoruz.”

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINLARIN CAN SİMİDİ”

Son zamanlarda sıkça konuşulan İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin konuşan Sünnetçioğlu şunları ifade etti: “İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanların birçoğu sözleşmeyi okumuş dahi değil. Duydukları yarım yamalak bilgilerle sözleşmeye karşı çıkıyorlar. Kadın cinayetleri her yıl üstüne koyarak artıyor. Bir tek 2011 yılında kadın cinayetlerinde azalma oldu. O yıl sadece sözleşmenin konuşulması, imzalanması bile kadın cinayetleri sayısını düşürdü.  İşte bundan dolayı İstanbul Sözleşmesi kadınların can simididir.”

İstanbul Sözleşmesi’nin 4 temel hususu olduğuna ve bu 4 temel hususun kadınları yaşattığına değinen Sünnetçioğlu şöyle konuştu: “Kısaca bahsetmek gerekirse birincisi şiddetin ortaya çıkmasına cesaret edilemeyecek bir toplumun yaratılması. İkincisi korunmanın etkin uygulanmasının gerektiği… Üçüncüsü etkin kovuşturma yaparak adaletin sağlanması. Üçüncü husus ile ilgili konuşmak gerekirse bazı cinayet vakalarında etkin kovuşturma yapılmadığından dolayı intihar ya da şüpheli ölüm olduğu söyleniyor. Son zamanların cinayet şekli de bu olmaya başladı. Kadın öldürülüyor, bir yerden atılıyor ve intihar ettiği iddia ediliyor. Şule Çet, Aysun Yıldırım davaları intihar süsü verilen davalardır örneğin. Dördüncüsü ise kadınları geleceğe yönelik güçlendirme politikasının somut olarak gösterilmesinin hedeflenmesi. Çünkü kadın ekonomik olarak güçsüzleşirse şiddet biçimlerinin devamı sağlanır.”

“İstanbul Sözleşmesi anlattığım maddeleri barındıran bir sözleşme. Buna rağmen bu sözleşmenin örfe, adetlere uygun olmadığı nasıl ifade edilebilir ki? İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar kadının güçlenmesini, kadının kendi hayatı hakkında kendisinin karar vermesini istemeyenlerdir. Kadını köle yapmak isteyenlerdir. Biz platform olarak İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini tek tek sadeleştirerek web sitemize de ekledik. Dileyen girip bakabilir.”

“Şöyle bir gerçek de var ki Türkiye’de ve dünyada kadınlar eski kadınlar değil. Bundan dolayı da kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına izin verilmeyecektir. Siyasetçiler şunu iyi bilmeliler ki seçimlerde kadınlar da oy kullanıyorlar ve kendileri için verilen kararları unutmayacaklardır.”

“KADINLAR ACİL DESTEK HATTIMIZDAN BİZE ULAŞABİLİRLER”

Son olarak, “Hiçbir kadın asla yalnız yürümeyecek ve saat kaç olursa olsun bizi mutlaka numaralarımızdan arasınlar” diyen Sünnetçioğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Acil destek hattımızın numarası; 0212 912 42 43 ya da şiddete uğrayan kişi bizi arayamayacak durumdaysa whatsapp üzerinden ulaşılacak numaramız ise 0505 004 11 98. Kadınlar şiddete karşı ses çıkarsınlar. Bizi ya da kolluk güçlerini arasınlar ve şiddete uğradıklarını mutlaka anlatsınlar.”

“Türkiye’de 81 ile kadına yönelik şiddet konusuyla ilgili genelge gönderildi. Bu kadınların örgütlü mücadelesi ile gerçekleşti ve hafife alınacak bir şey değil. Kadınlar birbirlerinin elini tuttukça, mücadele ettikçe kazanacaklar. Şuan ki verilen mücadele olmasa öldürülen kadın sayısı daha çok olacak belki. Unutulmasın ki mücadele kadınları yaşatıyor.”

(Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim