Uzun bir zamandır etkinliklerine gittiğimiz ve haberlerine gazetemizde yer verdiğimiz Altındağ Belediyesi ile uzun bir süreçten sonra haber bağlamında karşı karşıya geldik. Bir buçuk yılın ardından ilk defa bu şeyi yaşadık. Belki belediyenin bir eksikliğini, kusurunu dile getirdiğimiz bir haberi dört ay önce yazmış olsaydık, bundan tam dört ay önce karşı karşıya gelmiş olacaktık. Bir buçuk yıldır niçin karşı karşıya gelmediğimizi de aşağıda yaptığım değerlendirmeyi okuduğunuzda görmüş olacaksınız. Ulusal ve yerel medya ayrımını, yerelde çalışan basın emekçileri dostlarım çok iyi bilir. Hatta hem sahada hem de gittikleri kurumların haberlerinde bu duruma bu ayrımcılığa sayısız kere maruz kaldıklarını hem onlar hem de ben çok iyi biliyoruz. Bahsettiğim ayrımcılık Altındağ Belediyesi ile ilgili bir durum değildir, genel ve dile getirilmesi gereken bir durumdur.  Birçok kurumda bu ayrımcılığa maruz kalan biz yereldeki gazeteciler, son olarak maruz kaldığımız ayrımcılığı dile getirmek istedik. Bu ayrımcılık ise, Altındağ Belediyesi’nin bir etkinliğine denk geldi. Gittiğimiz etkinlik için Altındağ Belediyesi’nin sosyal medya hesabından ulusal basına bir bir teşekkür ediliyordu. Yerel ise, her zamanki gibi yoktu, yok sayılmıştı. Haklı olarak gösterdiğimiz tepkimizi haberimize yansıttık. Altındağ Belediyesi’nden gazetecilere ayrımcı tutum başlığı ile bir haber yazdık. Bu konuda kendimize yönelttiğimiz bir eleştiri varsa o da haber dilinin sert olması ile ilgiliydi. Yaptığımız haber sonrası Belediye’de yapılan ayrımcılığın farkına varmış olmalı ki sosyal medya hesaplarından yerel medyaya teşekkür edildi. Yerel bir gazetecilik örneği sonucunda ve uzun bir aradan sonra yerel medya görünür oldu. Gazetelerimizin isimleri okunur oldu. Bunun üzerine Whatsap ‘tan kurmuş olduğumuz yerel medya gurubundaki bir gazeteci arkadaşımız herkesten yaşanan gelişme üzerine yorum yapmasını istedi. Hatta belki Belediye’ye teşekkür niteliğinde bir karşı dönüş yapılabileceğini de dile getirdi. Bunun üzerine gazeteci arkadaşlarıma 1,5 yıldır yaşadığımız süreci şu şekilde yorumladım: Aslında bir buçuk yıldır gittiğimiz Altındağ Belediyesi’nin haberlerini onlarca manşet yüzlerce sürmanşet şeklinde verdik. Altındağ’dan ‘altın’, Altındağ’dan ‘gümüş’  proje ya da etkinlik şeklinde haberler yaptık. Ya da çoğu zaman bize gelen hazır metinlerin başlıklarını ve girişlerini değiştirerek verdik. Her seferinde sadece habere ihtiyacı olan ‘metalar’ olarak görüldük. Bu belediyeyi ve aradaki ajansın bize bakışını pekiştirdi. Bu süreç ise bizi tam anlamıyla olmasa da görünmez kıldı ya da değersileştirdi diyebiliriz. Belediye’nin denetimindeki kurslardan mezun olan ve gayet güzel bir şekilde Türkçe konuşan Suriyeli kız çocuğu ile haber yapmaya çalıştığımızda ve bu kız çocuğu bize değil de TRT’ye haber kaynağı olarak sunulduğu anda o zaman derin uykumuzdan uyanmış olduk. Dolayısıyla bu süreci Altınköy’de yaşanan ayrımcı tutum süreci olarak okursak eksik okumuş oluruz. Bu süreç hep vardı ve sadece Altındağ Belediyesi ile ilgili olan bir durum değildi. Uzun bir aradan sonra belediyeyi eleştiren bir haber yazmış olduk. Haberden sonra belediye de kendine eleştiri sunmuş oldu.  Tüm bunlar bir haber sayesinde olmuş oldu. Bize karşı işlenen bir ayrımcılığı dile getirdiğimiz için ve farkındalık yarattığımız için oldukça mutlu olduğumuzu söyleyebilirim. Çünkü sonuç alıcı bir şeydi. Gazetecilik tam da budur. Gazetecilikte motive olmak çok önemlidir. Bunu yaşamış olduk. Bu bir gazetecilik örneği mi? Elbette ki evet. Yerel’de çalışan dostlarım bilir ki her zaman dile getirdiğim bir söz vardır: ‘Yerel gazetecilik eşittir belediye haberciliğidir.’Bizler bir nevi belediye haberciliği yapıyoruz diyebilirim. İlk defa bir eleştiri yaptık bu eleştiri haklı sebeplerle Belediye tarafından dikkate alındı. Zaten önemli ve başarılı olmak için eleştirileri dikkate alıp ve bu çizgide yol almak değil midir?
Editör: TE Bilisim