İktidar  ve muhalefet milletvekillerinin tartışmalarına sahne olan TBMM Anayasa Komisyonu çalışmalarının sonuna yaklaştı. Anayasalar tüm toplumun, bireylerin ve devletin işleyiş mekanizmalarını oluşturduğunu, kurumların yapılarını, görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyen, çok ama çok önemli, bağlayıcı, kalıcı sözleşmeler olduğun hatırlatan CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, Meclisin devre dışı bırakıldığını ve nihayetinde Türkiye’nin AB sürecini tıkayan yeni bir açmaz getireceği uyarısında bulundu.

TBMM'de Anayasa Değişiklik Teklifinin görüşülmeye başlandığı ilk gününden itibaren komisyon çalışmalarına aralıksız katılan CHP’li Özdemir, " Resmi üyelik sürecinde devam ettiği Avrupa Birliği müktesebatının temeli de bağımsız yargı ve güçler ayrılığı ilkesidir. Bu nedenle, değişiklik toplumsal bir mutabakatla yapılmalıydı.” dedi.

Görüşmeler ve tartışmalarla geçen dokuz gün boyunca Anayasaların toplumsal mutabakat belgeleri olduğunu ve kuvvetli denge-denetim mekanizmasının mutlaka olması gerektiğini ısrarla dile getirmeye çalıştıklarını gazetemiz Güçlü Anadolu'ya anlatan Sibel Özdemir şöyle konuştu:

KOMİSYONUN İRADESİ YOK SAYILIYOR

“Toplumsal ve geniş tabanlı bir zeminde tartışılmadan bir Anayasa değişiklik teklifi Meclis gündemine getirildi. Milliyetçi Hareket Partili ve Adalet ve Kalkınma Partili iki hukukçu milletvekilinin ve iki parti genel başkanının, Komisyon görüşmelerinin devam ettiği, hatta geneli üzerinde konuşmaların devam ettiği günlerde dahi bir görüşme trafiği içerisinde oldukları, Komisyonun iradesini yok sayarak hâlâ düzeltme sürecinde oldukları Anayasa tartışmalarını izliyoruz bizler de.” diye konuştu.

AB DEĞERLERİ YOK SAYILACAK

Uzmanlık ve çalışma alanının Avrupa Birliği (AB) olduğunu belirten Özdemir, “Çalışma alanım olan Avrupa Birliğinden bir örnek vermek istiyorum. AB, 2007 yıllarında kurumsal anlamda ve özellikle uluslararası temsiliyet ve yetki karmaşası yaşadı. Sorun, AB Komisyonu Başkanı, AB Konsey Başkanı ve yüksek temsilcisi fiilî durumlar yaratılmasından kaynaklanıyordu. Bu yetki ve görev karmaşasından kurtulmak için AB anayasaları gibi olan Lizbon Antlaşmasında bir düzenlemeye gittiler. Ama alıp da bütün bu yetkileri tek bir makama devretmediler. Bu üç makamın da görev ve yetki alanlarını belirginleştirerek denge, denetim mekanizmalarını güçlendirdiler. İç hukukumuzu AB hukuksal mevzuatına uyumlaştırma sürecinde olan bir ülke olarak, görüşmeleri devam eden bu Anayasa değişikliği kabul edildiğinde AB değerleri de yok sayılmış olacaktır. Böylelikle, zor süreçten geçen AB ile ilişkilerimizin önündeki engellere bir yenisi daha eklenmiş olacaktır. Ve daha sonra, ‘Ey AB’ denilerek, sorunun kaynağının ‘dış mihraklar’ ‘gavurlar’ ‘İslam düşmanlığı’ ‘ülkemizin yükselmesini çekemeyenler’ olduğu bahanesi gündeme getirilecektir. Dikta rejimine geçişin Anayasal taşlarını AKP döşeyecek, ama ‘suçlu’ yine AB olacaktır.” şeklinde konuştu.

HUKUKSAL MEVZUATIMIZDA UYUM AB KRİTERLERİ

Demokratik kurumsal yapılar ve güçler ayrılığının güvence altına alınmasının altını çizen Özdemir, “ Resmî aday ülkesi olduğumuz AB’nin müktesebatına ve hukuksal mevzuatına uyum sağlama kriteri yerine getireceğimiz temel taahhütlerimiz arasındadır. Bu süreçte yine AB müktesebatında yer alan ve üyeliğimizin temel kriterleri olan Kopenhag Siyasal Kriterlerinden bağımsız yargı, işleyen demokratik kurumsal yapılar ve güçler ayrılığının güvence altına alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir. İşte bu Anayasal değişiklikle resmî aday olduğumuz AB’nin iç hukukumuzu uyumlaştırma sürecinde yaratacağı büyük sorunlar acaba bu taslağı hazırlayanlar tarafından değerlendirildi mi? Dikkate alındı mı?” diye sordu.

MUTLAK GÜÇ YARATILIYOR

Türkiye’nin temel ve öncelikli ihtiyacının güçlü, sağlıklı ve tutarlı işleyen bir parlamenter sistem ve kuvvetler ayrılığı olduğunu söyleyen Özdemir, “Ancak bu düzenleme, ülkemizi AB üyesi olmanın yegane ve değişmez kuralı olan demokratik hukuk devletinden ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinden uzaklaştırarak yönetimi tek kişiye teslim ediyor, güçler birliğini oluşturuyor, mutlak güç yaratılıyor, Meclisi devre dışı bırakıyor ve nihayetinde Türkiye’nin AB sürecini tıkayan yeni bir açmaz getirecektir” dedi.

ETTİĞİMİZ YEMİNE SAHİP ÇIKALIM

Halkın ve milletvekillerinin Cumhuriyet rejimine sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Özdemir, “Tıpkı yüce Meclisin huzurunda ve yüce milletimizin önünde ettiğimiz yemin gibi, tam demokratik, hukukun egemen olduğu, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletine ve cumhuriyet rejimine hep birlikte sahip çıkalım.” diye konuştu.

(Cengiz ALDEMİR)

Editör: TE Bilisim