TRT Gaziantep Radyosu’nda 20 yıl yayın yapım elemanlığını yaptıktan sonra Ankara TRT Radyosu’na geçen ve şuan emekliliğe ayrılan Turan Özdemir, TRT Radyosu’nu ve Türk Halk Müziği’ni anlattı. TRT’de 1986 yılında çalışmaya başlayan Özdemir, “TRT Ankara Radyosu, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, çok sesli, tiyatro ve alt yapı eğitimi ile bir okuldur. Bütün gençlerimiz müziği seviyorlarsa; Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve çok sesliye alt yapı eğitimi olarak orada başlarlar” ifadelerini kullandı. “TRT RADYOLARI HEM OKULUMUZ HEM DE DEVLETİMİZİN KURULUŞUDUR” TRT Ankara, İzmir ve İstanbul radyolarının hem okul hem de devletin kuruluşu olduğunu dile getiren Özdemir, “Gençlerimiz oralarda, ses ve saz eğitimi duruş, sahne her şeyi dört dörtlük olarak öğreniyorlar. Bir çocuk sekiz yaşında girer, 25 yaşına kadar orada kalabilir. Çocuk korosuna girer, gençlik korosuna girer. Konservatuara giderse, konservatuardan sonra da açılacak olan sınavlarımızla gelir. Benim tanıdığım insanların çoğu bu şekilde gelip, TRT’de kadro almıştır. Şu anda çalışan gençlerimizin çoğu okuldan çıkmışlardır. Hakkıyla bu işi yapan insanlardır” diye konuştu. “TÜRKÜLERİMİZİ YOZLAŞTIRIYORLAR” Ankara Radyosu yani Türkiye radyolarının bazı şartları olduğunu vurgulayan Özdemir, “Giyim halk müziği, sanat müziği ve çok sesli alanlarında farklı farklıdır. Benim ilgi alanım Türk halk müziğidir. Halk müziğinde Ankara Radyosu sanatçıları dışında, Türkiye’de bazı türkülerimizi yozlaştırıyorlar, ben buna eminim. Sözlerini değiştiriyorlar, başka bir hale sokuyorlar. O hakikaten güzel olmuyor, renk vermiyor. Sanatçılar bilinçli, eğitimli olmalı, önce eğitimini almalı. Sıradan, alafranga söylemenin bir anlamı yok. Alaylı olmak güzel, konservatuardan gelmek daha bambaşka. Eğitimli olmak çok güzel. Bilinçli, derleyen, yazan, türküyü notaya alan kimdir diye bakarak okumak daha anlamlıdır. TRT’de bunların hepsinin olduğu binlerce sayfa dokümanlarımız var” şeklinde konuştu. “DİNLEYİCİ SAYISI ORANINI KORUYOR” Türk Halk müziğini notaya alan en büyük üstatların Muzaffer Sarısözen ve Nida Tüfekçi olduğuna dikkat çeken Özdemir, “Okunan eserlerin %99’u onlara aittir. Hepsi onların eserleri. Şu an halen TRT Radyosu’nun dinleyicileri var. Biz tahminen 2009’da bir türkü radyosu açtık Ankara radyosunda. Bir de Nağme adlı Türk Sanat Müziği radyosu açtık. Bunlar şu anda yayında. Çok yüksek dinleyici sayısı var. Kent radyolarını açtık. Şu anda da kent radyoları görev yapıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, diğer büyükşehirler hepsinde dinleyici var” dedi. “TÜRKÜ RADYOYU EN ÇOK DİNLEYENLERDEN BİRİYİM” Bir TRT Ankara Radyosu emekçisi olarak halen TRT Ankara Radyosu’nu dinlediğini kaydeden Özdemir konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Oradakilerin hepsi benim mesai arkadaşlarım, o sesleri özlüyorum. Ben Türkü Radyo’yu en çok dinleyenlerden biriyim. Orada arkadaşlarım çıkıyor, türküleri doğru okudukları için dinliyorum. Bir başkasından dinlemek zevk vermiyor ama orada o işi yapan insanlar daha güzel okuyorlar. Türkünün insana verdiği zevki hissediyorsun, bazen hüzünleniyorsun dinlerken. İstanbul Radyosu’nda da sayamayacağım kadar isim var, çok güzel sesler var.” GENÇLİK TÜRK HALK MÜZİĞİ’NE İLGİ GÖSTERİYOR “Şu andaki gençlik geriye döndü. Yine Türk Halk Müziğine ilgi gösteriyorlar. Gençlerimiz halk müziği dinliyorlar. Ben kendi oğlumdan örnek göstereyim: Benim oğlum 28 yaşında. Sürekli halk müziği dinler. Onun gibi çok genç var. Kızım da sanatçı. O da pop müzik söylüyor. Ben ona karşı değilim ama halkımızın tek dinlediği kültürel şey türkü. Düğünlerimiz hep halk müziği ile olur.” “TRT, DEVLETİN RADYOSU VE BİR OKULDUR” “TRT Radyosu’nda 20 yılda teknoloji değişti. Bugün bizim Türkiye’nin her yerinde radyolarımız vardı. Teknoloji çıkınca çok sayıda özel radyolar çıktı. İçlerinde Türk Halk Müziği yayını yapanlar da var. Bazı radyolar ise kapandı. Maddi yönü de var. Ama bugün TRT devletin radyosu ve bir okuldur. Şu anda emekli olan sanatçılarımız, Ankara Rdyosu’na gelip giderler, yayınlara çıkarlar. Hiçbir zaman oradan kopamazlar, ölünceye kadar ordalardır. Dinleyicilere, Türk Halk müziğini yozlaştıran kişilerden değil, hakiki söyleyen kişilerden dinlemelerini, derleyeni, notaya alanı, düzenleyeni kim diye bakmalarını öneriyorum” (Kadir Gürhan)

Editör: TE Bilisim