Tüm dünyada nisan ayı Birleşmiş Milletler tarafından Otizm Farkındalık Ayı olarak belirlenmiş, 2 Nisan ise Otizm Farkındalık Günü olarak ilân edilmiş. Otizmi tüm insanlara anlatmak için ise dünyanın her yerinde Nisan ayı boyunca otizm konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.

Otizm dünyanın her yerinde her geçen hızla artarken bir ay boyunca ise tüm dünya otizmi gündemine almış durumda. Doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen gelişimsel bir farklılık olan otizm tanısı 1985 yılında her 2.500 çocuktan 1’ine konulurken, bugün doğan her 59 çocuktan 1’i otizm riski ile dünyaya gelmektedir. Nüfusa projeksiyon yaptığımızda ülkemizde yaklaşık 1.387.580 otizmli birey olduğu ve bu durumdan etkilenen 5.550.320 aile ferdi bulunduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde 0-19 yaş grubu arasında 434.010 otizmli çocuk ve gencimizden, okullaşabilen ve eğitime erişebilenlerin sayısı sadece 30.050’dir. Eğitim her çocuğun anayasal hakkıdır ama otizmli çocuklar için eğitim haktan da öte tek çaredir.

Otizmin temel belirtileri arasında; başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gözlenmekte.

Aşırı hassasiyete sahip otizmli bireyler, etraflarında ses ararlar ve elektronik cihazlara eğilip en tiz sesi dahi duymak isterler. Evin en gürültülü yerlerinden hoşlanırlar. Kapıyı çalmak, kâğıdı yırtarak veya sıkıştırarak ses çıkarmak gibi işitme duyularını artıracak hareketlerde bulunurlar. Aşırı hassasiyete sahip otizmli bireyler her şeyi çiğnemek ve koklamak isterler. Aşırı hassasiyete sahip bireyler ağrı veya sıcaklık hissetmemektedir. Keskin bir cismin neden olduğu yarayı fark etmeyebilir veya kırılmış bir kemiğin farkında değildir. Kendine zarar verme eğilimindedir ve ellerini ısırıp başını duvara vurarak sadece yaşadıklarını hissederler.

Otizm de gelişimin ve ilerlemenin birinci şartı erken tanıdır. Erken tanı ile otizmde ilerlemenin ve gelişmenin kaçınılmazlığı bilimsel verilerle doğrulanmıştır. Hatta erken tanı ile çocuk ergenlik yaşına girdiğinde diğer çocuklardan hiçbir farkı olmayacak şekilde bir gelişim gösterebiliyor.

Otizm farkındalığı aslında sadece ailelerin farkındalığı anlamında değil, kamu kurumları, üniversiteler ve sağlık kurumlarının da farkındalığı olması gereken bir durum. Bu anlamda toplumun farkındalığını arttırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmek şüphesiz çok önemli. Burada kamu kuruluşlarımızın, kurumlarımızın, kreşlerimizin, anaokullarımızın, aile hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın bilinçlendirilmesi çok önemli. Bu anlamda anne babaların bilmesinin dışında çocuklarla etkileşimi olan hekimlerden eğitimcilere kadar farklı meslek gruplarının da bu konu hakkındaki farkındalık yararlı olacak.

Editör: TE Bilisim