1.Dünya Savaşı sonunda Devleti Aliye topraklarını, insanlarını ve en önemlisi bağımsızlığını kaybetti. Biz imparatorluk değil devleti aliye olarak kendimizi tanımlamalıyız. İmparatorluklar çağı sona erdi diye anlatıyor batı. Biz onların kavramları ile bakarsak hata yaparız. Kendimizi tanımlayamayız. Kimseye meselelerimizi anlatamayız. Tarihe yön vereceğimize bir takım mihrakların oyuncağı oluruz. Kamçılı adam Indiana Johns film serileri bizde de rağbet gördü. Bizim hinterlandımızda bize tere sattılar. Oysa bizim Osman Hamdi beyimiz vardı. Gülhane parkında İstanbul Arkeoloji Müzeleri gezmekle, kulaklıkla dinlemekle bitmiyor. Batıcı tipler doğru dürüst bilmiyor. Muhafazakar tiplerde sabetay diye yaftalamış. Osman Hamdi beyin babası 2.Abdülhamid tarafından yurt dışına eğitim için gönderilmiş. Kendisi Sanayi Nefise mektebini sarayın desteği ile açmış ve arkeoloji çalışmalarını başlatmış. Coğrafyanın birçok yerinde kazı çalışmaları yapmış ve bulduğu eserleri İstanbul müzelerine getirmiş. Kaybettiğimiz coğrafyadan insanlar bugün hala Türkiye orijinli düşünüyor. Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Afrika, Asya her yerden teveccüh bugünde sürüyor. Sırbistan, Ermenistan, İsrail benzeri sorunlar yaşadığımız devletlerin vatandaşları dahi bu toprakların suyunu içiyor, ekmeğini yiyiyor, havasını soluyor. Kafkasya bugün hala birçok sorunla dolu. Bölgede sürekli çatışma ortamı var. Çözüm yine bizden çıkacak. Sokullu Mehmet Paşa projesi Do ve Volga ırmakları birleştirme işi bugün sağlanmış ve ticari gemi seferleri bir Türk firması tarafından organize ediliyor. İşin veri tarafını hal etmeliyiz. Kafkas üniversitemiz var. Ama bu üniversite Kafkas dilleri ve kültürleri konusunda araştırma yapma, veri toplama, geleceğe projeksiyon tutma açısından fonksiyonel özelliği yok. Oysa biz bölgeyi adım adım bilmeliyiz. Maddi ve manevi değerlerini değerlendirmeliyiz. Avantajları ve dezavantajları ortaya koymalıyız. Ortadoğu içinde bulunduğumuz en zorlu durum. Fırat ve Dicle havzası oluk dolusu kan akıyor. Soğan doğrar rahatlığında insan kesiliyor. Kimin ne olduğu belli değil. Mezhep, etnik, ideoloji, uyuşturucu, petrol, maden her biri ayrı çatışma sebebi. Savaş değil kıyım yaşanıyor. Acı olanda bizim dışımızda kimsenin umurunda değil. Fransız Cumhurbaşkanı Macron misali bizden izin almadan gittiniz, size yardımı lütfedemeyiz mantığı var. Çünkü İngiliz, Fransız, Amerikan, Sovyet hepsi bölgeye demokrasi getirmeyi vazife edindi. Nedense bu demokrasi zulüm, gözyaşı, acı ve ölüm getirdi. Prof. Dr. Yasin AKTAY hoca çok iyi bir Arapça bilgi seviyesi ile Arap dünyası ve Arapça ile ilgili alt yapısı kuvvetli, bugünü irdeleyen, geleceğe yön verecek ve hayatın içinde gerçeklerle iç içe olacak bir akademik yapıya sahip üniversite ve bilim merkezi oluşturmalı. Bu çaba milletvekilliği ve danışmanlıktan çok daha kıymetlidir. Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU hoca Stratejik Derinlik kitabını hayata uygulayamadı. Üniversite ve bürokrasi koridorları bölge halkları ve siyasi güç odaklarının planları karşısında resmen çuvalladı. Sayın Yaşar YAKIŞ dışında Arapça bilen dış işleri personelimiz yoktu. Mesleki ömrünü buraya adayacak hariciye çalışanları yetiştirmeliyiz.. Balkanlar daha doğrusu Rumeli İstanbul şehrinden çok daha önce fethedildi. Her yerde Fethiye camisi vardır. Bu kadar sahipsizliğe, zorluğa ve yok etme çabasına rağmen insan yapısı, eserleri ile devam ediyor. Turizm açısından vatandaşlarımız yoğun ilgi gösteriyor. Sırp’ı, Romen’i, Bulgar’ı, Yunanı da başta Edirne bize alışverişe geliyor. Rumeli göçmenleri daha organize olarak örgütleniyor. O bölgelerde iş yapan birçok iş insanlarımız var. Sanayiden turizme, üniversiteden tarıma ciddi yatırımlar var. Rumeli dillerini ve kültürlerini ele alacak bir tematik üniversiteye ihtiyaç var. Arama çalışmaları yaparak bu konuda gerekirse bu coğrafyada bir oluşuma gitmeliyiz. Rumeli göçmenleri atalarını ve topraklarını bilmeli. NOT Bizim artık tematik üniversite, kütüphane ve araştırma merkezlerine ihtiyacımız var. Bu konuda kararlılık ve örgütlenmeye ihtiyacımız var. Bilgi ve belge üzerinden konuşmalıyız. Veri ve içerik üretmeliyiz. Yoksa bu coğrafyada konuşlanamayız ve yok oluruz.

Editör: TE Bilisim