Yaz gelince bizim dağlarımız, tepelerimiz ağlaşmaya başlarlar… Zira üstlerinde barındırdıkları ormanlar küle dönecek, orman içerisindeki mahlûkat da teleflerin en acısını yaşayacaklardır. Açıkçası öleceklerdir. Bir ormanın meydana gelmesi yıllar almaktadır. 1994 yılında başladığım ağaç dikimleri 2020 de ancak üçer metre boylarına ulaşmışlardır. Naçizane, Ankara’da yaptığım orman sayısı 43’tür. Hiçbir sosyal aktiviteyi, vergiden düşmeden Türkiye genelinde diktiğim ağaç sayısını bilmiyorum! “Yaktılar, biçtiler’’ demek kolaydır. Karşı soru; “Sen ne yaptın, kaç ağaç diktin?’’ Her bir vatandaşın dünyaya 9 ağaç borcu vardır; sigara içiyor, arabası da varsa bu borç yirmi iki ağaçtır. Bu bağlamda gelelim işin özüne; ormanlarda parklarda mangal yakmayı yasaklamak o kadar zor mudur? “Yasaktır’’ kelimesi işi bitirir. Mangalı yakıyor, etleri yiyor, keyfine bakıyor… “Zıkkımın kökünü yesin’’ diyeceğim ama biraz ayıp kaçacak! Mangalı söndürmeden içini döküp gidiyor… Yahu sizlerde hiç mi vicdan, insanlık yoktur! İnsan suretinde adamlarsınız, hektarlarca ormanların yanmasına sebep oluyorsunuz. İnsanlardan utanmayı bırakın, Allah sevginiz, korkunuz da mı yok? Sizlerin casuslardan ne farkınız vardır? Sözüm siyasilere; orman ve parklarda mangal yakmayı yasaklamak sizlere oy kaybettirmez, bilakis daha çok oy alırsınız. Zürriyetimizin geleceği yanıyor. Alo! Sesimi duyuyor musunuz? Ey siyasiler! Sizler anız yakılmasını bile önleyemediniz, ormanların yakılmasını mı önleyeceksiniz? Eh benimki de kuru hayal işte! Anız yakmak, toprağı öldürmektir. Ya sizlerin ellerinizdeki otoriteyi nasıl harekete geçirmezsiniz? Ne olur gelin, vicdanlarınızın sesini dinleyin de benim yazdıklarıma boş verin! Son sözüm de sigarasını söndürmeden arabasının camından dışarı atanlara; sizler insan familyasının hangi türüsünüz acaba..?

Editör: TE Bilisim