Türkiye’de Koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı her geçen gün artarken, gazeteciler tehlikeye rağmen haber yaparak halka gerçekleri aktarmaya devam ediyor.  Gazeteci örgütleri yayımladıkları açıklamalarla gazetecilerin sahadaki durumlarına dikkat çekse de,  haber kaynağına ulaşma zorluğu devam etmekte ve bu durum gazetecilerin can güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. Koronavirüsün gazetecilik mesleğine yeni bir boyut kazandırdığının altını çizen sahadaki Gazeteciler, online ortamda yapılan görüşmelerin meslekte niteliği düşürdüğüne işaret etti. Salgının, sağlık çalışanlarından sonra en çok kendilerini etkilediğini belirten Gazeteciler, kamuoyuna hızlı ve doğru biçimde anlık haber aktarmak için kendi aldıkları tedbirlerle virüse karşı koymaya çalıştıklarını söyledi. Haberi daha yakından takip edebilmek için çoğu zaman sosyal mesafe kurallarını ihlal ettiklerine dikkat çeken Gazeteciler, eylem ve etkinliklerin azalmasıyla birlikte haber sıkıntısı çektiklerini kaydetti.  Ankara’daki muhabirler salgın döneminde gazetecilik mesleğinin nasıl bir boyut kazandığını, sahada yaşadıkları sıkıntıları, deneyimleri ve karşılaştıkları zorlukları bizlerle paylaştı. “SALGIN, GAZETECİLİK MESLEĞİNDE BİR TAKIM DÖNÜŞÜMLERE YOL AÇTI” Seda Tolmaç/Ticari Hayat Gazetesi Muhabiri Gazetecilik her dönem ve koşulda zor, özveri gerektiren bir meslek olmuştur. Gazeteciler, her toplumsal, siyasal veya olağanüstü olaylarda herkesin uzaklaşmak istediği yerlere hep ilk giden olmak için mücadele etmiş, “haber alma” ve “haber verme” görevini yerine getirmek için uzun süren bekleyişlerini sürdürmüştür. Tüm dünyaya yayılan ve etkisi devam etmekte olan “yüzyılın salgını” olarak adlandırabileceğim koronavirüs salgını da gazetecilik mesleğinin ortaya koyduğu özveri, sabır ve emeği bir kez daha göstermiştir. Hem dünyanın birçok ülkesinde hem de Türkiye’de görev yapan gazeteciler, COVİD-19 hastalığının boyutunu kamuoyuna göstermek için gerek koronavirüs hastalarının tedavi gördüğü yoğun bakım servislerinden yayınlar yapmış gerekse hastalığı atlatan insanlarla röportajlar yaparak yine kimsenin bulunmak istemediği yerlere “ilk giden” olmak için mücadele vermiştir. Bu anlamda gazetecinin bu süreçte fiziki çalışma koşulları aslında her toplumsal, siyasal veya olağanüstü olayda olduğu gibi önce kendi güvenliğini sağlama sonrasında ise kamuoyunu bilgilendirme görevini en iyi şekilde yerine getirme mücadelesiyle sürmüş ve sürmektedir. Bunun yanında koronavirüs salgını, gazetecilik mesleğinde bir takım dönüşümlere yol açmıştır. Bu dönüşüm aslında mesleğin ileriki yıllarda nasıl şekilleneceğini de göstermiştir. Salgınla birlikte birçok sektörde çalışmaların, çeşitli görüntülü ve sesli uygulamalar üzerinden gerçekleşmesi, gazetecilik mesleğinde de kendini göstermiştir. Bu süreçte gazetecilerin fiziki şartlara gerek duymadan yaptığı röportajlar veya mesleki birikimleriyle ortaya çıkardığı yayınlar, ileriki yıllarda geleneksel medyanın yerini, internet gazeteciliğine daha çok bırakacağını bizlere göstermiştir. İnternet uygulamaları veya sosyal medya platformları üzerinden yapılan yorum, röportaj ve kişisel değerlendirmelerin bu süreçte kamuoyu tarafından sıklıkla takip edilmesi aslında ifade özgürlüğünün, eleştirinin medyada, gazetecilikte ihtiyaç duyulan ve aranan özellikler olduğunu yeniden ortaya koymuştur. Geleneksel medyanın son yıllarda en çok eleştirilen boyutu olan “İfade özgürlüğünün kısıtlanması”, “Tek seslilik”, “sansür” gibi yaklaşımlarını terk etmediği sürece, yerini sosyal medya platformlarına, internet gazeteciliğine bırakmasının kaçınılmaz olduğu da yine bu süreçte görünür olmuştur. “İLERİ DERECEDE TEDBİR ALMASI GEREKEN MESLEK GRUPLARINDAN BİRİYİZ” Tolga Alca/Başkent Gazetesi Muhabiri Koronavirüs tehlikesinin ülkemizde görülmesiyle birlikte yaşam koşulları her meslek grubunu etkilediği gibi biz gazetecileri de etkisi altına aldı. Özellikle sahada çalışan gazeteciler olarak ileri derecede tedbir alması gereken meslek gruplarından biriydik. Pandemi nedeniyle ülke çapında alınan önlemler kapsamında 'evden çalışma' yöntemine geçildi. Bizler de esnek çalışma yöntemine geçsek de sahada olmaya ve haberi okuyucumuza doğru bir şekilde ulaştırmaya devam ettik. Sokağa çıkma yasağının başlamasıyla özel haber konusunda sıkıntı yaşasak da normalleşme sürecine geçilmesiyle bu konuya daha fazla ağırlık gösterme imkanı bulduk. Pandemi bizler açısından, özellikle internet ortamında toplantı ya da röportaj yapma şeklinde devam eden bir sürecin başlangıcı oldu. Özellikle üzerinde durmak istediğimiz konunun uzmanı ile internet ortamında ya da doğrudan telefonla görüşerek bilgi aldık. Şu anda da özel haberlerimizi sosyal mesafeyi koruyarak ve maskelerimizi takarak takip ediyoruz. Umarım bu salgın kısa sürede ortadan kalkar ve hayat tamamen normale döner. “HABER KAYNAKLARINA ULAŞMADA BÜYÜK SIKINTILAR YAŞAMAYA BAŞLADIK” Osman Akdoğan/İlksayfa Gazetesi Muhabiri Pandemi diğer meslekler gibi gazetecilerin de çalışma koşullarını olumsuz etkiledi. Özellikle sahada çalışan basın görevlilerinin büyük bir kısmı, koronavirüs tedbirleri kapsamında bürodan ya da evden çalışmaya başladı. Haber kaynaklarıyla görüşmeler yüz yüze değil, çeşitli iletişim kanalları üzerinden sağlandı ve sağlanmaya da devam ediyor.  Masa basında çalışan editör, tasarımcı, dizgici gibi basın emekçileri de tedbirler kapsamında geçici süreliğine evden çalışmaya başladı. Yöneticiler ise haftanın belli günleri ve saatlerinde bürolara uğrayarak iş ve işlemleri hızlı bir şekilde yapıyor.  Pandemi gazetecilik mesleğini olumsuz etkiledi. Gazeteciler, haber kaynaklarına ulaşmada büyük sıkıntılar yaşamaya başladı. Diğer sektörlerde de evden çalışma ya da esnek mesaiye geçilmesinden dolayı çoğu zaman görüşmek ya da bilgi almak istediği kurum kuruluşlarla bağlantı kurmada büyük zorluklar yaşıyor. “SALGINLA BİRLİKTE DEZAVANTAJLI GRUPLAR MEDYADA İYİCE GÖRÜNMEZ OLDU” Sultan Yavuz/24 Saat Gazetesi Muhabiri Pandemi koşulları herkes gibi basını da etkiledi ancak sağlık çalışanları, kargo görevlileri ve market çalışanları gibi bu süreçte basın mensupları da hep alanda olmak durumundaydı, belki online toplantılar, internet üzerinden haber ve röportaj da yaptık ama günün sonunda dışarıda olduk. Ben de korona atlattım ve bunu da çok fazla toplu taşıma aracı kullanmak zorunda olmama bağlıyorum. Süreçte kaç gazeteci COVID-19'a yakalandı bilmiyorum ama işimiz kolay değildi. Aynı şekilde özellikle yerelde gazeteciler için uygun çalışma koşulları sağlandı mı, yeterli koruma oluşturuldu mu ya da kaç kişi işten çıkarıldı bilmiyorum. Bunun yanında bu süreçte koronaya yakalananlar için bence gereken sağlık masraflarını iş yerleri karşılamalıydı. Öte yandan özellikle ilk ortaya çıktığı zamanlarda ana akım medya da tıpkı devlet yönetimi gibi "normal" insanlar için haber yaptı. Engelli STK’larıyla görüşmemden yola çıkarak medya da engelli grupları ve yaşlıları ya da gençleri yok saydı. Daha çok olumsuz imajlarla verildiler oysa özellikle yaşlılar ve engelliler bu süreçte hem haber yapılmalı ve yaşadıkları zorluklar ele alınmalıydı hem de onları aydınlatmak için medya daha fazla özen göstermeliydi. Özellikle engellilerin medyada yer almaması ve medya kanalıyla yeterli bilinçlenme yapılmaması bu grupların şikayetçi olduğu durumlar arasında yer alıyor. Basına yeniden dönersek eylem ve etkinliklerin azalmasıyla haber sıkıntısı da çekiliyor. Belki yerel gazeteler bir kaç ay daha haftada 2-3 gün çıkabilirdi. Ancak aynı sebeple özel habere daha fazla yoğunlaşmak da olumlu olarak nitelendirilebilir diye düşünüyorum. “ONLİNE BASIN TOPLANTILARI YÜZ YÜZE YAPILAN TOPLANTILAR KADAR ETKİLİ OLMUYOR” Mert Salih Kaplan/Anayurt Gazetesi Muhabiri Düzenlenen online basın toplantıları yüz yüze yapılan toplantılar kadar etkili olmuyor. Bu durum habercinin manipülasyona daha kolay sürüklenmesine de yol açabiliyor. Oysa konuyu daha iyi anlamak ve aktarabilmek için mekanı ve insanları birlikte görmek ve göstermek daha etkili bir yöntem. Gazeteciler, sağlık çalışanları ve kolluk kuvvetlerinden sonra virüs riskine en yakın konumdaki meslek gurubu ve haberlerde muhabirler, foto-muhabirler ve kameramanlar için konuya yakın olmak önemli. Haberi işitebilmek, görebilmek ve aktarabilmek için gazeteciler çoğu zaman sosyal mesafe kurallarını görmezden gelmek zorunda kalıyor. Halkın haber alabilmesi için her gün gazetelerin kesintisiz bir şekilde yayına devam etmesi gerekiyor. Pandemi döneminde kendi sağlığından ve toplum sağlığından endişe duyan çalışanlar evden çalışmaya başladığında diğer çalışanlar üzerindeki iş yükü de artıyor. “EVDEN ÇALIŞMA SİSTEMİ HEM İŞ HEM DE MADDİ YÜKÜMÜZÜ ARTIRDI” Müzeyyen Yüce/Gazete Duvar Muhabiri Pandemi, öncelikle muhabirin çalışma koşullarını saha araştırması hususunda oldukça etkiledi. Artan vaka sayıları ile getirilen günlük hayatı kısıtlayıcı tedbirler, bir muhabirin sahada edindiği bilgileri, deneyimleri ve araştırmaları evde telefon üzerinden bilgi almak suretiyle yapılmasına dönüştürdü. Bu da bazı durumlarda öznelliğin ve niteliğin düşmesine yol açtı. Öte yandan bir muhabirin evden çalışma sistemine geçmesiyle de hem iş hem de maddi yükü artı. Öncelikle mesai kavramı dediğimiz çalışma düzeni sınırsız bir hal aldı. Her an, her dakika haber yapma potansiyeli çalışma planı yapma kontrolünü de kaybettirdi. Ayrıca evde geçen zaman, bu zamanda harcanan elektrik, yeme içme gibi ihtiyaçları da artırdı. Bu da muhabirin maddi yükünü de artırdı. Pandemi, gazeteciliğin dijital çağa ayak uydurmasını, dönüşmesini de hızlandırdı. Zoom gibi yayınlar üzerinden yapılmaya devam etti. Habere ulaşım dijital medyanın getirdiği internet üzerinden daha fazla sağlanmaya başlandı. Burada da devreye hız girdi. Özellikle internet gazeteciliğinde bilgisayarların yerini telefonlar aldı. En hızlı ve güncel haber sunma yarışına pandemi önemli bir etki sundu. Haber/Kadir GÜRHAN
Editör: TE Bilisim