Şuan dünyanın tek konusu var, o da pandemi. Maalesef bütün dünyayı örümcek ağı gibi sardı. Herkes 4 gözle aşıyı bekler durumda.

Bu süreçte haliyle her ülke de kendi şartlarını düşünerek çeşitli önlemler alıyor. Türkiye de öyle. Özellikle eğitim alanında birçok önlem alındı. 

Kreşler ile anaokulları eğitim veriyordu en son. Yakın zamanda ise anaokulları da uzaktan eğitime geçti. Sadece kreşler açık şuan. Zaten kreşler de Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı. MEB ile de koordinasyon halinde çalışıyorlar. Şuan için kreşler eğitime devam edecek gibi gözüküyor.

Konumuz eğitimken okul öncesi eğitimden biraz bahsetmek istiyorum.

Okul öncesi eğitim son yılarda ülkemizde dahil olmak üzere bir çok ülkede önem kazanmaya başladı. Öyle ki bu önem dolayısıyla okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildi.

Çünkü  araştırmacılar bu dönemi, çocuğun yüksek öğrenme potansiyeline sahip olduğu bir dönem olduğunu açıkladı. Uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocukların, daha hızlı ve başarılı bir gelişim gösterdikleri vurgulandı.

Gerekçe olarak ise, okul öncesi eğitim süresince çocuklar ilköğretime hazırlanırken, paylaşmayı, dayanışmayı, sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrendikleri, okul öncesi eğitimin çocuklarda öğrenmeye ilgi uyandırdığı ve çocuğun var olan yeteneklerini görünür kıldığı  sunuldu.

Yani okul öncesi eğitimi alan çocuk, ileriki yaşlarında hem sosyal hem de eğitimsel olarak bir adım önde olacak.

E tabi hal böyle olunca bu alan başlı başına bir sektör haline dönüştü. Anne babaların yoğun ilgisi ve devlet politikalarının bu yönde ilerlemesi adım başı özel kreş ve anaokullarının açılmasına ortam yarattı.

İşte tam da bu noktada özel okullar, kar etmekle eğitim vermek arasında sıkışıp kaldılar. Şimdi siz "E tabi ki kar edecekler" diyebilirsiniz. Ayakta durabilmek için elbette ki edecekler. Bunda bir sıkıntı yok.

Sıkıntı daha fazla kar amacıyla daha fazla öğrenci alabilmek için yapılan yanlışlar ve buna inanan veliler...(İşini iyi yapan kurumları tenzih ediyorum)

Mesela Ankara'da yaşayan ve çocuğu olan kişiler bilirler. Bu okulların çoğunda İngilizce eğitim furyası başladı. Hem de öyle bir başladı ki birçoğu anadili derecesinde öğrenme garantisi verdi.

Tabi bu garantiyi verirken de karşılığında çok yüksek ücretler istediler ve de aldılar. Aldılar ama sonuç hüsran! Çevremde İngilizce hevesiyle gönderilen çocukların, hiçbirinde bırakın anadili gibi İngilizce konuşmayı renkler ve sayılardan başka öğrendikleri hiçbir şey yok.

Anlayacağınız büyük bir kandırmaca var. Hem çocuğun eğitim hakkına hem de ailenin maddi durumuna bir darbe var aslında.

Yazımın başında verdiğim okul öncesi eğitimin önem içeriğini hiç önemsemeyen ve tek amaçları para kazanmak olan bu işletmeler, göstermelik özelliklerini şişirmekten başka hiçbir şey yapmıyorlar.

Çünkü onları denetleyen hiçbir mekanizma yok. Bu durumda bu para avcılarını denetleme görevi ailelere düşüyor. Tek çözüm tüm anne ve babaların bu kurumları irdelemesinden geçiyor.

Editör: TE Bilisim