Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (Öv-Der) Başkanı Enver Önder, “Ben bir veli olarak, aşı olmamış öğretmene 40 tane çocuğun emanet edilmesini doğru bulmuyorum. Öğretmenin aşı olmayı reddetmesini de demokratik hakla bağdaştırmıyorum. Ben bunu dünyanın en ilkel, en duyarsız politikası olarak görüyorum. Birey olarak aşılanma tercih edilebilir fakat öğretmen bir sınıfta 40 öğrencinin sorumluluğunu üstleniyorsa onun için de aşı zorunluluğunun getirilmesi gerekiyor” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemiyle mücadele etmek için yüz yüze eğitime bir süre ara verilmişti. Yeni dönemin başlaması ile yüz yüze eğitime tekrar geçildi. Türkiye’de covid-19 günlük vaka sayılarının 30 binlere çıkması ile yüz yüze eğitim de tekrar konuşulmaya başlandı. Yüz yüze eğitime tekrar ara verilmesinin çocuklar için büyük felaket olacağını ifade eden Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (Öv-Der) Başkanı Enver Önder, eğitime ara vermek yerine daha kalıcı çözümlerin üretilmesi gerektiğini belirtti.  

“DUYDUĞUMUZ SEVİNCİN KURSAĞIMIZDA BIRAKILMASINI İSTEMİYORUZ”

Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (Öv-Der) Başkanı Enver Önder, artan vaka sayılarını konuşurken sadece eğitim alanının konuşulmaması gerektiğini ifade etti. Vaka sayılarının artışının nedeninin toplumun tamamında vaktinde alınması gereken önlemlerin alınmaması olduğunu belirten Önder konuşmasını şöyle sürdürdü: “Toplumsal bağışıklığa geçilmesinden dolayı vakaların arttığını düşünüyorum. Fakat bu noktada sadece okullarda artan vaka sayılarının öne çıkarılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü çocuklarımız 2 öğretim yılının büyük çoğunluğunu eğitim almadan geçirdiler, toplumsal bağışıklığın sağlanması için de nihayet okullarda eğitim öğretim başlamış oldu.

Bana göre okullar ailelerden de sokaktan da karantinadan da daha güvenli. Bu nedenle okulların açılması ile duyduğumuz sevincin kursağımızda bırakılmasını istemiyoruz. Okullar kapatıldığı takdirde çocuklar daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaklar. 18 milyon öğrencimiz var yaklaşık, küçük bir devlet nüfusuna eşdeğer bir öğrenci sayısı diyebiliriz. Okullar kapatılırsa 18 milyon öğrenci sokaklarda vakit geçirmeye başlayacak. Ülkenin tamamının bile aşılanmadığını düşünürsek sokaklar çocuklar için daha tehlikeli hale gelecek.”

“ÇOCUKLAR OKULDAN DAHA ÇOK SOKAKLARDA BİRBİRLERİNE COVİD-19’U BULAŞTIRACAKLAR”

Önder, Ben gerek kimi sınıfların karantinaya alınmasını gerekse birçok çocuğumuzun pozitif çıkmasını okulların kapatılmasına teşvik olarak yorumluyorum” ifadelerini kullanarak konuşmasına şöyle devam etti: “80 milyonluk nüfusu düşünecek olursak günde on binlerce hasta çıkıyor ise 18 milyonun eğitim öğretim gördüğü okullarda binlerce öğrencinin pozitif çıkmasından daha doğal ne olabilir ki? Kim bize okulları kapatıp, çocukları sokağa saldığımız durumda vaka sayılarının azalmasının teminatını verebilir? Bunun güvencesini vermek mümkün değil. Böyle bir şey gerçekleştiğinde ise çocuklar okuldan daha çok sokaklarda birbirlerine covid-19’u bulaştıracaklar, hem de ihmallerden kaynaklanan ve bundan dolayı meydana çıkan bulaşla yüz yüze geleceklerdir.”

Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (Öv-Der) Başkanı Enver Önder

“ÖĞRETMENLERİN AŞI OLMAMASINI DOĞRU BULMUYORUM”

“Okullardaki karantinanın çoğalması, öğrencilerin pozitif çıkmalarının çözümü okulların kapatılmasından değil, daha yararlı önlemlerin alınmasından geçmektedir” diyen Önder sözlerine şöyle devam etti: “Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının kesinlikle aşılanması gerekmektedir. Ben bir veli olarak, aşı olmamış öğretmene 40 tane çocuğun emanet edilmesini doğru bulmuyorum. Öğretmenin aşı olmayı reddetmesini de demokratik hakla bağdaştırmıyorum. Ben bunu dünyanın en ilkel, en duyarsız politikası olarak görüyorum. Birey olarak aşılanma tercih edilebilir fakat öğretmen bir sınıfta 40 öğrencinin sorumluluğunu üstleniyorsa onun için de aşı zorunluluğunun getirilmesi gerekiyor. Çocukların eğitim özgürlüğüne zarar verilmeden bilimsel yöntemlerle önlemler alınmalıdır. Çünkü o okullarda bizim yarınlarımız var ve okullar her kapatıldığında bizim yarınlarımız bitirilmeye çalışılmış oluyor. Okullar, çocuklar için ailelerinden bile daha güvenli yerlerdir.”

“OKULLARIN KAPATILMASI KESİNLİKLE ÇÖZÜM DEĞİL”

Önder, okullardaki vaka sayılarına ilişkin basına yansıyan sayının dışında ellerinde bir sayının olmadığını belirterek, “Çünkü bu bile sır olarak görülüyor. Sayı verilirse velilerin okullara çocuklarını göndermekte çekineceklerini düşündükleri için net sayıların açıklanmadığını düşünüyorum. Şu da bir gerçek ki pandeminin başından bu yana bütün verilerin manipüle edilerek açıklandığını düşünüyorum. Aşı konusunda bile halkımızın kafası karışık. Halbuki yapılacak şey aşı politikasını devlet politikası haline getirerek aşılanma oranını artırmaktır. Aşılanma sayısı ne kadar az olursa okulların açık kalıp kalmama durumu da o kadar çok konuşulacaktır. Bu yönetimsizliğin bedeli çocuklarımıza ve yarınlarımıza ödetilmemelidir. Her ne olursa olsun okullar kapalı kalmamalıdır” dedi.

“Salgının başlarında dahi tüm dünya kolları sıvayıp aşı çalışmalarına giriştiği halde biz uzun süre buna sessiz kaldık” diyen Önder şunları söyledi: “Tüm dünyanın etkilendiği bir konuda bizi ilgilendirmez koşullarına sahip değiliz. Fakat okulların da bu kadar uzun süre kapalı tutulması gerekmiyordu. O dönem sırf köylerimizde 20 bin okul kapatılmış. Olağanüstü önlemlerle, yeni okulların açılması ile sınıf mevcutlarının düşürülerek bu okulların tekrar açılması ve bu kadar uzun süre eğitim öğretime ara verilmemesi gerekiyordu. Dünyayı düşünecek olursak toplumsal bağışıklığı hemen hemen sağlayan ülkelerin çoğunda nüfusun yüzde 60’ı aşılanmış durumda. Bu gibi eksiklerden dolayı okullar uzun süre kapalı tutuldu. Çocuklarımızı okullar kapatıldı, kafamız rahat mantığıyla Allah’a emanet ettiler. Bu büyük bir yanlıştı ve bugünkü korkumuz da bu yanlışa tekrar düşülmesidir. Okulların kapatılması kesinlikle çözüm değildir. Tam tersine yerinde önlemlerle devletin gözetimi ve denetimi altında olmalıdır çocuklar.”

Editör: TE Bilisim