Ankara Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın talepli başvurusunu reddetmesine ilişkin Mülkiyeliler Birliği’nde basın açıklaması yaptı. Açlık grevlerinin 148. gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce dün verilen kararın ve söz konusu sürece dair basın toplantısı düzenlendi. KİMSE TIBBI KULLANAMAZ Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Metin Bakkalcı, “9 Kasım 2016 yaklaşık 9 aydır Yüksel Caddesi’nde sadece ve sadece hiç bir soruşturma süreci yaşanmaksızın tüm Türkiye’nin ve dünyanın tanıklığında hukuksuzluğu bir şekilde işten atılan on binlerce insandan bir kaçı işimi geri istiyorum diye kendini ifade etmek istedi. Bu bir hukuku süreç değil, bu bir tıbbı süreç değil bunu da tartışacağız dünyanın vicdanı olan sevgili Nuriye ve Semih işlerini geri istiyoruz. Bulaştırmaya çalışıyorlar bulaşmaz. O kadar berrak gözlerindeki muhteşem güzellik gibi berrak. Bu sürecin içerinde hukuki denilen bir süreç yaşanıyor ben bu masaya bu ülkede ya da dünyada kimse tıbbı kullanamaz, tıbbı araçsallaştıramaz” diye konuştu. AİHM’in tutumunun son birkaç yıldır bu yönde olduğunu belirten İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Gerçekten yasalara uygun bir noktadan hareket edilmeli. Avrupa Konseyin politik tutumunu kendi meclisi ortaya koyar bir mahkeme kendine ait tutum sergileyemez. Bu mahkemenin tutumu sorgulanmalı. İş yükü kavramı insan haklarının önüne geçemez. Bu kararda ise hayati risk var diyeceksiniz sonra verdiğiniz kararın dışına çıkacaksınız, yargıç kişisel karar verecek. Elbette adalet duygusu kazanacak. Bir Avrupa mahkemesinin bu hale gelmesi üzücü. ” şeklinde konuştu. AÇLIK GREVİ BİR HASTALIK DEĞİLDİR Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi  Üyesi Selma Güngör , “Ne yazık ki kabul edilmedi ancak Nuriye Gülmen’in ve Semih Özakça bir kişinin gözetiminde muayene edildi. Şebnem Korur Fidancı’nın gözetiminde oldu. Açlık grevlerine devam ediyorlar. Zorla yapılan her şey uzamış açlık nedeniyle kırılgan narin hale gelmiş bedenlerde geri dönülemez sonuçlara yol açar. Bu nedenlerde özellikle zorla götürme, zorla muayene gibi uygulamalardan kaçınmalarını söyledik. İkna edilmelini söyledik. Açlık grevi bir hastalık değildir. Kişiler uğradıkları haksızlık nedeniyle büyük bir mücadele benimsemişlerdir. Bu durum tıbbileştirilemez. Çözümü tıp değildir. Hastanesi bulunan bir kampüs cezaevinde muayene ve tedavileri mümkündür denmesi. Yaptığımız uyarılarda ne derece haklı olduğumuzu göstermiştir. Nuriye ve Semih’in kendi iradeleri olmadan tedavileri mümkün değildir. Kendi beyanlarına bağlı olarak muayene olmaları son derece önemlidir. Aç olabilirler ama ölmeyi seçmiş değiller” dedi. KOŞULLAR YAŞAMLARINI RİSK ALTINA SOKUYOR Nuriye ve Semih’in avukatı Selçuk Kozağaçlı ise açlık grevine son verme gerekçesi sadece işlerine iadesi olduğunu belirterek,  “Tutuk meselesiyle sanki çok fazla ilgilenmiyormuşuz gibi görünmesin yapılması gereken tüm hukuksal koşulları yerine getirmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’sine gittik. Ama maalesef tutukluluk koşulları yaşamlarını çok ağır bir risk altına sokuyor” açıklamalarında bulundu. (Zeynep NAMLI)

Editör: TE Bilisim